"Açıklayabilirim anne yemin ederim. Öneri Ahmmetten çıktı senin oğlun yapar mı öyle şeyler."
Bir anda burnumun ucundan geçen tüylü yumurta topuklu ev terliği ile yutkunmadan edemedim. Arkamda ise az önce suç attığım Ahmet tikime dokunmuştu, eve geldiğimde sessizce içeri girecek iken annelerin en Mortal Kombatı elinden eksik etmediği oklavası ile beni yakalamıştı.
"Yav oklava attın kafam yarılıyordu. Şimdi topukluya mı geçtin anne, bak orada şemsiye var at saplansın bir yerimize de ölek."
Tam şemsiyeye yönelecekken Ahmet ona değil bana vur dercesine içeri dalmış şemsiyeyi tutmuştu. Annem onu kenara savurduğunda ellerimi açıp dua etmeye başlamıştım, iyi çocuktum ama ortam kötüydü işte.
"Aynı babansın aynı, her gün okulda ayrı bir tantana çıkarır gelir yanıma pişkin pişkin anlatırdı. Ben ise ona bağırır çağrırdım, al birini vur ötekine."
Eve inleten sesi ile bağırırken babam salondan kafasını uzatmış bana doğru bakmıştı. Gözlerimdeki ışıltıyı nasa görse yeni gezegen keşfettik diye sevinirdi, ancak babam annemin sinir kat sayısını hesaplamış olacak ki hemen sessizce çekmişti kafasını.
"Babam at yarışı oynamış."
Annem topuklusunun diğer tekini anlımın çatına dikecek iken söylediğim söz ile menzil değiştirip görüşünü salona çevirmiş ve babamın adı altında evi inletmiş içeriye koşmuştu. Ahmete dönüp kaç kaç yaptığımda hemen koridorun sonundaki odama koştuk.
"Bak sırtım morarmış, Hediye abla eski FBI ajanı falan mıydı? "
Götünü aynaya dönmüş eksik gedik bir şey var mı diye kontrol yapan Ahmete gelişine güzel bir tane geçirdim. Tamam bende şüpheleniyordum öyle bir şeyin olmasından ama yani adı Hediye olan bir kadın ne kadar yüksek seviyeye çıkabilir. Kadın resmen çocuklarının anası, kocasının karısı, evinin dişi kuşu adıyla doğmuş.
"Şimdi ne yapacağız hadi bu temizleme olayından kurtulduk. Abinin kulağına giderse bitirir bizi, içimizden biri hamile kalır ki bu sen oluyorsun. Beni anneme söyler, he hamile kalmışım he anneme söylemiş aynı şey, Fevziye bir şey olmaz o rahat."
İçimizde en şanslı olan Fevziydi çünkü annesi tam anlamıyla bir deliydi. Yaptıklarımız hoşuna gidiyor hatta bizi çoğu zaman kurtaranlardan birisi o oluyordu. Kader abla çok deli bir kadınmış gençken de okuldaki bütün erkeklere bulaşır ve kaçarmış, her gün farklı bir olay yaratırmış okulda. En azından anlattığından bunları biliyorduk.
"Geçen gün İsmail abi gelmiş Fevziyle beraber sinemaya gitmişler adam her şeyi ödemiş. Rahata bakar mısın biz anca gidelim içerideki televizyondan Esra Erol izleyelim."
Yatağa uzanıp tavanı izlemeye başladım, yıl sonu olayı canımı sıkıyordu. Okulumuz da guruplaşma olayı çok fazla vardı, 9.sınıfın koridorundu 11.sınıf birinin rahat rahat oturduğunu görebiliyorduk uyarınca da bir çok kişi toplanıyor biz toplanınca ise dağılıyorlardı.
"Muratlar gene okul çıkışında kızlara laf söylemiş. Bu adamlar kendilerini ne sanıyorlar bir çözebilsem."
Okul sorunlarını sonra düşünebilirdim sanırım, 1 sene kalmıştı okulun bitmesine ve ayrılmamıza ki ben bunu istediğimi düşünmüyordum. Pekala buluşabilir ve aramızdaki bağ tutabilirdik ama hiç bir şey lisede olduğu gibi olmazdı farklıydı. Gittiğimiz yerde bir Cimri Cabbar olmazdı, boş derslerde koridorda oturup türkü söyleyen olmazdı, eline bir hortum alıp tüm okulu sulayan hiç olmazdı.
Lise adı üstünde liseydi ve sadece 4 seneden ibaret olan koca bir hayattı bizim için, büyümemekti ancak ölmeyen büyüyordu ve biz bunu istemiyorduk. Sıkıntı ile iç çekip telefonu çıkardım, mesajlar kısmındaki 1 işaretine bakıp bastım. Mert abi mesaj atmıştı, akşam onlarda bir yemek vardı ve bizi de çağırıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafa Jüpiter
HumorBizim okulun müdürü cabbar yok mu bir şey uzattı bir çektim kafa jüpiter. Ben nerden bileyim adamın depresyon ilacı olduğunu.