2

25 5 1
                                    

Otobüsün içinde yavaşça ilerlemeye çalıştığım sırada yaşlı bir teyzeye çarptım.Teyze "aman evladım dikkat et bir dahakine" diye seslendi kalın sesiyle."tamam teyzeciğim özür dilerim" dedim."Teyze senin anandır"deyince yavaştan şalterlerim atmaya başladı tabii. Kadın resmen bunamıştı 60-70 yaşındaydı hala teyze kelimesindeydi aklı.Duymazdan geldim.'Ya sabır' diye geçirdim içimden.20-25 dakika süren sıkıcı ve uzun bir yolculuğun sonunda site girişine gelmiştim.

Eve vardığımda annem de çalıştığı için kimsecikler yoktu.Tek kardeştim ben, hep bir kardeşim olsun istemiştim.

Evde sıkıntıdan yapacak bir şey bulamadım ve hava almaya çıktım. Bizim evin tam önünde sayılmasada biraz çarprazında kalan parka yöneldim. Yürürken aynı zamanda saçlarımla oynuyor ve kaldırım taşlarının en kenarından çocuk gibi renk renk seçip zıplıyordum. Parka gelmemle beraber arkamda bir kol hissettim 'bakarmısın?" dedi. Tiz ve tatlı bir ses tonuyla konuşan genç
Arkamı döndüm. Orta derecede yakışıklı biriydi seslenen "efendim" dedim kibar olmaya çalışarak. Basketbol sahasını gösterdi işaret parmağıyla.Elinin gösterdiği yere baktım. Sahanın en köşesini gösteriyordu. Yerde küçük bir kutu vardı. Kalbim nedensiz bir şekilde küt küt atıyordu.
Kutuya doğru yürümeye başladım. Yaklaştım sahanın kapısına doğru.
Arkamdan yine seslendi çocuk"sahanın içnine girme"diye. Ne olduğunu anlayamadım. Sordum "niye girmeyeyim?"diye. "Çünkü montun dışarıda kalmış sahanın içinde değil"dedi yanıma gelip.Aklıma onlarca soru takılmıştı; "Bu çocuk beni nerden tanıyor? Montumu nerden biliyor? Kim bu çocuk ? Nerede yaşıyor? Sapık mı yoksa?" yok daha neler diye geçirdim içimden,tanımadığım birini böyle yargıladığım için.İçimde büyük bir burukluk oluştu tamam kabul ediyorum ama hiç birşey söyleyemedim." tamam saol" dedim. Sahanın kenarındaki banka iyice yaklaşınca yaklaşık iki uç haftadır evde arayıp durduğum fakat bulamadığım montumu gördüm. Sırf bu montum yok diye, soğukta iyiyce bastırınca mecburi olarak bir mont almıştı bana bizimkiler.çok sevindim lacivert montumu orada görünce. Bu sevincimi arkamda tanımadığım çocuğa borçluydum. Arkamı döndüm tekrar teşekkür etmek için fakat orada yoktu. Gitmiş dedim hüzünlü bir şekilde.

Birden telefonum cebimde titrmeye başladı. Titreyen telefonumu elime aldım .Arayan Doğa'ydı. Doğa bizim kurduğumuz kız grubunda en zeki ve en güzel olanımızdı arası en çok benimle iyiydi. Zaten sonradan öğrensekte anaokulunu beraber okumuştuk . Bu bizi mutlu etmiş,ve birbirimizden hiç ayrılmayacağımıza  getiren olaydı.

Telefonu açtım."Nerdesin ikiz?"diye sordu."Parktayım niye sordun?"dedim ."hiiç öylesine "dedi. "Fizikten proje ödevi aldık farkındasındır!" diye cırladı birden. "Tamam ikizlerin en tatlısı"diye kuzu yatışına geçtim hemen. " Ödev yarın bununda farkındasındır ikizlerin en salağıı "diye dalga geçti." Evde misin?"diye sorduğumda evet cevabını alınca ,koşar adımlarla Doğanın evine ilerledim.Geldiğimde Selma teyze-Doğa'nın annesi-balkondan seslendi ."Nasılsın Bahar kuzum? ." İyiyim Selma teyzem size geliyorum bekle " dedim.Selma teyze beni çok severdi.Doğa kadar da bana önem verirdi. Doğa'nın bazen kıskandığını da hissediyordum ama yine de mutlu oluyordum.
Merdivenleri üçerli üçerli çıktım.Vurdum kapıya tak tak.Kapıyı açan Doğa idi."Selam" dedim neşeli ve mahcup bir bakışla.Selam dedi kızgın bir şekilde.İçeri girdim.montumu çıkarıp Doğa 'nın kucağına attım.
     Doğa diğer inek zekilerden değildi.Yani sadece oturup ineklik etmezdi. Hem zeki hem de içten ve şen şakraktı dışarıya pek göstermesede.Bu şen şakraklık kısmını sadece bizim kızların yanında gösterirdi.

Doğa beni odasına doğru sürüklerken ben de ne olduğunu anlamaya çalışıyordum .Odaya geldiğimizde kapıyı sessizce kapattı ve kilitledi. Doğa ne oluyor diye sordum. Sabırsızlanma diye cevap verdi. Korkmaya başlamıştım."Bahar" dedi.
"Efendim" diyebildim sadece. Hayat sana bir oyun oynuyor galiba .Bizim üst sınıftan Cenk ,Tarık ile konuşmuş"  Tarık Doğa'ya ilgi gösteren içten içe Doğa'yı sevdiğini belli etmemeye çalışsa da. Yani biz hepimiz anlamıştık Tarık'ın Doğa'ya olan ilgisini. "Ne konuşmuş?" diye sordum.
"Seninle ilgili " dedi ve kıkırdamaya başladı. "Ben de az önce öğrendim Cenk senden hoşlanıyormuş" diye sessiz bir çığlık patlattı annesi duymasın diye. "Bu muydu?"dedim. "Ben de sevinirsin sanmıştım, sen ruhsuzsun galiba" diye dürttü beni. Hiç sevinmemiştim Doğa'ya nazaran.
Proje ödevini yaparken beni yola getirmeye çalışsa da ben sessizce ödevi yapmaya devam ettim. Ödev bitince de Doğa nın annesi Selma teyzenin  bize yaptığı patates püresini yemeye koyulduk. Tadı çok güzeldi yedikçe yedim yedikçe yedim .Doğa boğulacaksın artık dese de vazgeçmedim sevgili patates püremden. Eve gittim yemek bitince .Annemle babamın gelmesine daha vakit olduğu için ders çalışmaya karar verdim.En sevdiğim ders İngilizce olduğu için biraz kelime ezberi yapmayı düşündüm kitabı açtım ama üstüme bir ağırlık çökünce kitabın kapağını geri çevirip masanın üstüne kollarını koydum. Kollarının üstüne de başımı.Tam anlamıyla uyku pozisyonuna geçmişken birden kapı çaldı.

Bahar kapıya doğru ilerlerken kapının ardındaki kişi zili çalmaya devam ediyordu patlama patlama dedi sessiz bir şekilde. Kapıyı açınca parktaki çocuk olduğunu gördü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 25, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Vazgeç BendenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin