1.BÖLÜM

140 12 3
                                    


Her Sabah göz kapaklarımı delmek istercesine yüzüme vuran güneş ışığıyla uyanmak yerine soğuk terler dökerek uyanmam yine kabus gördüğümün garantisiydi. Ama benim anlayamadığım kim o her seferinde öldürmek istemezliği ama canımı acıtma isteğiyle boynumu saran kuvvetli elleriyle nefessiz kalmamı sağlayan kişi? O kahve tonlarının en yoğununu gözlerinde taşıyan adam kimdi? Sanırım asla öğrenemeyeceğim bir merak içerisindeyim.


1.bölüm

Şanlı Urfa heybetli görüntüsüyle korkutucu gelirken, samimi insanlarıyla iç ısıtır, acı isotuyla ağız yakarken şıllık tatlısıyla damaklarda şöylen yaratır. Balıklı gölüyle gönül açarken, töresiyle ciğer dağlatır.
İşin içine töre karışınca o şen sokaklara sesizlik karabasan gibi çöker, eller toprak yerine kan kokar. Evlerde yemekler yerine helvalar kavrulur. Bir anda tüm şehre kara bulutlar iner ve sesizlik kol gezer.

Rıha aşiretlerden oluşur ve tüm aşiretler birbiriyle bağlantılıdır. Ama bütün bu aşiretlerin başında 5 has aşiret bulunur. Rıha'nın sahipliğini yapan 5 büyük aşiret. Hepsinin ayrı gelir kaynağı olmasına rağmen tümü dolaylı yoldan ve ya direkt olarak tepedeki ZUKARİ aşiretine bağlıdırlar.
KIZILKAN'lar başlarındaki yaşını başını alan Nebi ağayla suların, koca Fırat'ın ve barajın sahibiyken,
KUŞAT'lar başlarındaki Celal ağayla hayvanların sahibidir.
KARAALTIN'lar başlarındaki Müslüm ağayla madenlerin sahibiyken,
BASKİ'ler başlarındaki Musa ağayla rıhadaki tüm mülklerin asıl sahipleridir. Ve bu aşiretlerin en tepesinde olan  ZUKARİ'ler ve başındaki sözü üstüne söz söylenemeyen Şiyar ağayla bolca toprak sahibi olup toprakla ilgilenirler , aynı zamanda Şiyar ağadan sonra ağa olması beklenen oğlu Bager ağa sayesinde İstanbul, Antalya, İzmir ve daha birçok şehirde şirketleri olup orada da geniş topraklara sahiplerdir.

Gelgelelim ki bana...
Adım Berfin Ariya namı değer buzlar kraliçesi arkadaşlarım öyle olduğumu söyler, soğukluğum, dik duruşum, karşımdaki kim olursa olsun asla boyun eğmeyişim ve her ortama kolay uyum sağlayışım,  kalçalarımın birkaç parmak üstünde  biten saçlarımla ne iri nede küçük olan ela ve mavi arsında kalıp her ikisinide içeren gözlerle ve çoğunlukla yakınlarımın görebildiği bana çok yakıştığı söylenen gülüşümle dikkatleri hep üstüme çeken biriydim.

Rıha' nın Saygın aşiretlerinden ZUKARİ aşiretinin gözbebeği olduğumu herkesin üzerime titreyişinden biliyorum, asla normal kızlar gibi olmadım. Onlar annelerinin öğrettiği el işini işlerken, ben babamın tutmayı öğrettiği silahla avlara çıkar, onlar ev temizliği yaparken, ben atımın üstünde ormanları talan ederdim. Bunun sebebi belkide annemi küçük yaşta kaybetmemdi, belkide babamın yetiştiriş yöntemi, yada önümde örnek alacak bir idolümün olmaması yüzündendi.

Yengem Zuhal (hanım ağa) bana her zaman annelik etmeye çalıştı, kendi oğullarından ayırmadı hatta kızı olmasını çok istediği için beni onlardan daha çok önemsedi. Amcam Şiyar ağa aşiretimizin ağasıydı herkes ondan çekinirken ben onu canından bezdirirdim. Babam Camer ağa amcamdan sonra sözünün üstüne söz söylenemeyen amcamdan daha sert daha dik başlı olmasına rağmen konu ben olunca benim sözümün üstüne söz söylemez isteklerimi ikiletmezdi, beni erkek gibi yeriştirdi. Zuhal yengemle amcam Şiyar Ağa'nın 3 oğlu var aşireti devir alacak 3 aslanı ne kadar kız isteselerde üçüde erkek olduğu için onlarda beni kızları saydı. En büyük oğuları Bager ağabeydi daha 25 Yaşında olmasına rağmen heybetiyle, kıvrak zekası, sivri dili ve adaletli davranışlarıyla Aşiretin gelecekteki ağalık sıfatını hakıyla taşıyabiliyordu. Siyabend ağabey 20 Yaşında nazik, oturmasını kalkmasını bilen, mantıklı ve çözüm odaklı konuşmalarıyla insanları kendine hayran bırakan biridir. Ve Bager' den sonra uyuzluğu ve herşeyime karışmasıyla beni delirten yaşıt olmamıza rağmen daha 19 Yaşında olmasına rağmen 30 yaşındaymış gibi ağırlığı olan Fırat ağa.

TÖRE ( BENİMSİN )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin