....
Her zamanki gibi balkonda yerimi almış Bir yandan kahvemi içip bir yandan da yıldızlara bakıyordum. Yıldızlardan biri o kadar parlaktı ki “Aman Allahım bu yıldız benim olmalı , ne kadar da parlak.” Demekten alıkoyamadım kendimi o sırada karşıdan gelen bir sesle kafamı aşağı doğru çevirip sesin geldiği yöne doğru baktım.”Hayatının en parlak yıldızı benim “ bu ses iki yıldır sevdiğim çocuğun sesiydi.o an onu geçiştirsem de içimde uçuşan kelebeklere engel olamadım.her ne kadar onun beni kardeşi gibi sevdiğini bilsem de heyecanlanmıştım işte. Kolay değildi onun karşısında kalbimin sesini bastırmak , kolay değildi o bana kardeş gözüyle bakarken onu her an düşlemek.
“Yarın yedi de kapıda seni bekliyor olacağım.”
“Yediii mi?”
“evet . Yedi”
Dalga mı geçiyor bu çocuk benle ya da kanser olmamı istiyordur.
“Ben on ikiden önce uyanamam biliyosun uyku benim herşeyim.”
Sert bir tavırla “yarın yedi de kapıda bekliyor olacağım iyi geceler” der demez içeri girdi.
Öküz ya bu çocuk dinlemeden gitti. Yarın yedide uyanmam imkansız gibi birşeydi. Uykum geldi bir an ve odama doğru gittim. Yatağa uzandıktan sonra onu düşünmeye başladım.onu düşünürken çoktan uykuya dalmıştım.
Güneş doğmuş ve odam güneş ışınlarıyla haps olmuştu. Gelen mesaj sesiyle irkildim. Hangi öküz bu saatte mesaj atar bana. Bir güzel söylendikten sonra telefonu elime aldım.saat 06.25 inanabiliyor musunuz . sinirlendim ve tekrar söylenmeye başladım ki mesaja baktım. Söylediklerimi geri alıyorum biricik aşkımdan dı mesaj.
“günaydın papatya ”
Şaşkınlıktan defalarca mesajı okudum ve cevap vermeye çalışıyordum. Ellerim titriyordu . Sonunda kendime gelerek “hayırdır ne günaydını sen uyumayı bilmez misin Ateş ?”
Tabi beni her zaman ki gibi kaale almadı beyefendi.
“Yedi de hazır ol” dedi.
Anlam veremedim bir türlü neden bu kadar ısrarcıydı . Sabahın köründe nereye gidebilirdik ki hem okulda yoktu
Her neyse kurtuluş yoktu biricik aşkımdan , üstümü giyinip kapıya indim.
Biricik aşkım çoktan gelmişti. Elinde papatyalarla karşımda duruyordu. Papatyaları sevdiğimi biliyordu. Aslında benim nelerden mutlu olduğumu çok iyi biliyordu ve mutlu etmeye çalışıyordu. Ona aşık olmamam imkansızdı.
Ani bir hareketle papatyaları aldım.
Hayırdır nereye gidiyoruz ?
Bişey sormasan artık Arzu’cum yürümeye başlasak.
Tam konuşacaktım ki pamuk gibi elleri dudaklarımla birleşti.
Allah’ım bu nasıl bir dokunuştu. İliklerime kadar hissediyordum . Kendimden geçtim ve elini çekerek sadece yürü dedi.
Konuşamadım . Kilitlenmiştim adeta bir rüyanın ortasında
gibiydim. Tamam dercesine salladım kafamı.
Bir saate yakın yürüdük ve hiç konuşmadık.
En sonunda bir cafeye girdik. Küçük şirin bir cafeydi
Cafe balonlarla,mumlarla ve papatyalarla süslüydü. Etrafa bakmamaktan alıkoyamadım kendimi.
Rüya görüyor olmalıyım ki hayatımın aşkı önümde diz çökmüştü.
Hayır hayır bu bir rüya değildi. Biricik aşkım önümde diz çökmüştü. İki yıldır beklediğim an gerçekleşiyordu. Tabi ben o an oracaktı kalp atışlarımın şiddetinden ölmek üzereydim.
Yerde duran papatyalardan bir tanesini alarak gözlerimin içine baktı ve ellerimi tuttu. Allah’ım iliklerime kadar hissediyordum. Kömür gözlerini bir an olsun ayrılmıyordu gözlerimden.
Papatyayı bana uzatarak “çölümün kurak mabedinde yeşeren papatyam seni seviyorum” dedi.
Hayali bile imkansız olan an gerçekleşmişti.
Sarılıp boynundan öpsem hayır hayır yapamazdım onu üzmekten korkuyordum. Bitmesini istemediğim anı ben bitirdim.Elimi çektim bişey demenden çıktım .Bir an bile dönüp arkama bakmadım.Her zaman gittiğim kayalıklara doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.Nefes alamıyordum.Çok kötüydüm yıllardır beklediğim anı mahfetmiştim.Bir süre sonra kendimi kayalıklarda buldum.Duydğum tek şey hıçkırık seslerimdi.Lanet olsun sevdiğimi söylemeye bile korkuyordum.tarifi imkansız bir acıydı bu biricik aşkıma hayır demiştim. En uçtaki kayalıkta oturup saatlerce ağladım. Havanın karardığının farkında bile değildim. Yol tehlikeli oluyordu geceleri sarhoş,ayyaş adamlarla doluyordu. Ben bugün hayalini kurduğum o anı mahvettiğim zaman ölmüştüm. Yolda başıma gelecekler umrumda değil. Eve doğru yürümeye başladım.Tam köşeyi dönerken karşımda elinde bıçakla duran adam pis pis sırıtmaya başladı. Çok çaresizdim ve kendimi düşünecek halim yoktu. Bir anlık refleksle koşmaya başladım. Adam bir yandan koşuyor bir yandan da bişeyler söylüyordu.var gücümle koşuyordum ama adamın nefesi hissediyordum. Bir santim bile yoktu aramızda nefesini hissediyordum boynumda. Birden elimden tuttu ki arkadan gelen sese yöneldik.
Ses Berkay’a aitti. Bağıra bağıra koşuyordu.
Söylediklerinden tek anladığım şey “Rahat bırak onu Şefersiz.” Berkay bize doğru koşarken ben adamın elinde çırpınıyordum. Sevdiğin insan sana dokunamazken bir başkasının dokunması tüm hücrelerimi öldürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYANIN YARASI
Teen Fiction"Çölümün kurak mabedinde yeşeren PAPATYAM seni seviyorum. " diyen hayatımın aşkı gözümün önünde can verirken sadece bakakaldım ... Hayallerimi , umutlarımı, gülüşlerimi de senle defnettim. Mekanın cennet değil "BEN" olsun ... ♡ATEŞ'imm♡ Saçlarımı...