GRİ HAYAT

****

Hafta sonu geç saatte uyanan Burak, uyanıp uyanmamak arasında kalmış bir şekilde yatakta bir sağa bir sola dönüyordu. Sırt üstü yatıp bugün neler yapabileceğinin bir planını yaptı. Telefonunun çalmasıyla komodinin üzerine uzanıp telefonu aldı, kısık gözlerle kimin aradığına baktı. Arayan yakın arkadaşı Emreydi:

-" Efendim emre?"

-" Burak maça geliyorsun değil mi bak 2 saat kaldı."

-" Ne maçı?"

-" Burak seni baban mı doğurdu?"

-" Dalga geçme oğlum. Ben onu tamamen unuttum ya tamam çıkıyorum şimdi." Deyip telefonu kapattı. Bodrumspor klübüne üye olduğu için bugün Kasımpaşa ile maçları vardı.

Hızla yataktan çıkıp duş almak için banyoya yöneldi. Üstünü giydikten sonra annesine haber verip evden çıktı. Sahaya geldiğinde direkt soyunma odasına yöneldi. Takım arkadaşlarıyla selamlaştıktan sonra formalarını giydi ve kramponlarını giymek için sandalyeye oturdu. O sırada başına darbe almasıyla başını kaldırdı:

-" Emre bugün çok şakacı günündesin."

-" Evet canım. Hadi oyalanma son dakikalar."

Emre Burağın hem takım arkadaşı hem de en yakın dostuydu. Emre de en az Burak kadar popüler, esmer,uzun boylu,hafif yapılı,yakışıklı bir çocuktu. Burak' la Emre'yi görenlerin kardeş olduklarını söylemelerine çok sık şahit olurlardı.

Maç başlamıştı. Sol bek olan Burak 30. Dakikada gol atmıştı. Bu takımı destekleyen bütün taraftarların çığlıkları arasında Burak bir şey fark etmişti. Tribünün sol çıkış kapısında bir çocuğun sarışın bir kıza el kaldırıp ona çıkıştığını gördü ve sevinmeyi bırakıp bir anda o tarafa doğru koşmaya başladı. Tellerin üstünden tırmanıp atladı ve bir anda çocuğun kolundan kavrayıp kendisine çevirmesiyle yumruğu suratına geçirmesi bir oldu. Olayı gören birkaç taraftar ve polis olayın olduğu yere akın ettiler ve onları ayırıp sakinleştirdi. Bu sırada Burak bağırarak.

-" Gücün kıza mı yetiyor! Ne yaptığını görmediniz mi!" deyince polis kızla çocuğu ifadelerini almak üzere emniyete götürdü. Maç kaldığı yerden devam etti.