"Çünkü Lordu öldürmeye çalıştım." durdum şok oldum. Birden " Ne!!" diye bağırdım. Ağzımı kapatıp " Manyak mısın kızım sen! Beni öldürtücek misin?" diye fısıldadı. Elini çekti. Bende "Tamam, tamam. Özür dilerim." dedim. Sonra ikimizde sustuk. Bir an bakıştık ve güldük. " Senin adın ne ?" diye sordum. Tam cevap verecekken kapıyı çaldılar. Hemen irkildik. Bana " Sessiz ol. Bunlar muhafızlar." dedi. Bende " Tamam. Gel hadi seni saklayalım. Immm... yatağın altına gir." dedim. " Ne!! Başka bir yer seç." dedi. Bende tersledim. " Haa bak iyi fikir çok vaktimiz varya sana yer beğeneceğiz beyefendi." dedim. O sırada kapı tekrar çaldı. " Kapıyı açın!" Telaşla" Hadi. Yakalanacağız. Öldürmek mi istiyosun bizi? Saklan çabukkkk!" dedim. Hemen yan odadaki yatağın altına girdi. Kapıyı hemen açtım. " Buyrun?" " Hanımefendi, kaçak bir adam arıyoruz. Gördünüz mü?" " Hayır. Görmedim. Neden arıyorsunuz ki?" " Sadece dikkali olun. İyi geceler. " " iyi geceler." diyip kapıyı kapattım. Adama " Tamam gittiler. Çık hadiii." dedim. Çıktı ve " Tamam. Sağol. Bu iyiliğini unutmam" " Aman aman unut. Daha görmiyeceğim seni. Git şimdi." " Aslında ben kalmayı düşünüyorum. " " Oldu canım. İstersen parti de veririz" Dedim. " Valla iyi fikir. Hadi başlayalım. " " Ya sen birşey mi içtin. Yürü git işine. Başımı daha fazla derde sokamam. Hadi kapı orada git. " " İyi tamam sinirlenme cadı. Hee bu arada adım Adam." dedi ve gülerek dışarı çıktı. Sinir bu çocuk Sinirrr! Cadı mı? Acaba kendisi ne merak ettim. Manyak. Bütün belalar beni bulur zaten. Hemen yatağa uzandım. Garip bir rüya görmeye başladım. Rüyamda simsiyah bir yerdeydim. " Kimse var mı?" diye sürekli bağırıyordum. Sonra siyah bir giysi giymiş yüzü kapalı bir adam " Geldin demek." " Evet geldim. Sen kimsin? " " Senin kaderin." " Yani? " " Senin ölümün.. Seni bekliyordum. Artık Palas' ın kapısını açabilirim" " O ne demek. Kimsin sen? Ne istiyorsun benden?!" tam o sırada bir karadelik beni içine çekti. Yataktan kanter içinde, ve korkmuş bir durumda sıçradım. Hemen yataktan çıkıp lavaboya gittim Yüzümü yıkarken avuç içimde bir işaret olduğunu gördüm. Garip bir işaretti. Bir karga resmi ve 2 tane şekil vardı. Anlayamadım. Hemen üstümü giyip Klaus'un yanına gittim. Odasına girip kalumdaki sembolü gösterdim. " Bu ne anlama geliyor Klaus?" " Bu karga sembolü kara büyü anlamına gelir. Şu iki sembolde eski filip harfleri. Şu zikzak olan o " J" harfi. Şu oval olan ise " B " harfi. Ama bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Dur bir dakika bu John Blackwell' in Baş harfleri. " " Yani?" " O bizim ezeli düşmanımız" " Peki bu adam büyücü falan mı?" " Evet ama içinde kara büyü var. Ve bu çok tehlikeli." " Peki bu sembol niye var?" " Bilmiyorum. Ama tahminen senin içindede kara büyü var. Fakat ancak bu onun kanındansan olur. Ama sen..." " Sen ne?" " Üzgünüm ama senin John Blackwell ile bir kan bağın var." sadece sustum. Gözümden yaş gelmişti. " Jade. Sen bir cadısın. Bekle seni bir yere götürücem. Gel benimle." Odadan çıktık. Eski bir eve gittik. İçerde beş kişi vardı. " Bunlar kim ?" dedim. İçlerinden biri " Cadıyız " dedi. Klaus'ta " Jade de cadı. Ayrıca John Blackwell' in kanından." " Vayy! Baya güçlü olmalısın" dedi biri. Ben " Susun! Ben cadı değilim. Öyle birşey yoktur" diyip odadan hızlıca çıktım. Tam arabaya binerken Arkamdan bir ses duydum. Sese doğru ilerledim. O sıra da arkamdan biri gelip beni bayılttı. İşte asıl hikayem şimdi başlıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEZEGEN
FantasyBen Jade. Hayatım çok karışık. Kendi gerçlerim ile boğuşuyorum... Ama bir şeyi unutuyorum. Gerçek her zaman gerçek...