1. Bölüm

61 7 0
                                    

Gürcan BOZKURT
Güne kulaklarımı çınlatan o acı çığlık ile uyanmıştım. Evet yanlış duymamıştım. Bu annemin sesiydi ve korku veren bir çığlık atmıştı. Hemen mutfağa doğru yönelip koşmaya başladım. Merdivenleri üçer beşer inerken annemi kafasını ellerinin arasına almış bir şekilde ağlarken buldum. Hemen boynuna sarılıp sakin olmasını söyledim. "Sakin ol anneciğim, geçti. Bak ben burdayım. Ben hep yanındayım." Bu sözlerim onu biraz olsun sakinleştirmişti.
"Ne oldu canım anneciğim, anlat bana. Seni üzen ne bilmek istiyorum." Annem donuk bakışlarını buzdolabına çevirdi ve tekrar hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Anlayamıyordum. "Annem neden buzdolabı yüzünden ağlıyor olabilir ki? Bunu öğrenmenin tek bir yanı vardı. Buzdolabına doğru ilerlemeye başladım. Annemin "Dur oğlum, gitme. Lütfen dur!" Demelerine aldırmıyordum. Annemi üzen her neyse onu bilmek istiyordum. Sonunda buzdolabı karşımdaydı ve görünürde hiç birşey yoktu. Fare mi gördü diye düşündüm. Evet fare olmalı, başka ne olabilir ki zaten. Tam arkamı dönüp gidiyordum ki içimden bir ses buzdolabını açmamı söyledi. Hemen dönüp hızlı bir hareketle buzdolabının kapısını açtım. "Aman Allah' ım". Bu manzara karşısında adeta kanım çekilmişti. Dehşet verici birşeydi bu. Bir an afallayıp düşecek gibi oldum. Annemin yanına çömelip sırtımı duvara yasladım. Gördüğüm o vahşetin etkisinden kurtulamıyorum. Derin derin nefes alıyordum, kendime gelmem gerekiyordu. Annem hâlâ ağlıyordu ve gözleri buzdolabına kitlenmişti. "Anne" diye seslendim. Hiçbir tepki vermiyordu. Tekrar seslendim ama annem kendinden geçmişti. Bu dünyadan tüm bağlarını koparmış gibiydi. Bişey yapmalıydım ama ne? Aklıma annemin iş arkadaşı Kamil amca geldi. Hemen Kamil amcayı arayıp buraya gelmesini söyledim. Ses tonumdan durumun önemli olduğunu anlamış olacak ki beş dakikaya kapıda belirdi. Kapıyı açtığımda eşofmanlıydı. Üzerini değişmeyi bile unutmuş telaştan. İçeri girip konuşmaya başladı. "Gürcan ne oluyor oğlum? Neden apar topar çağırdın beni. Annene bişey mi oldu, annen nerde?"Kamil amca sorularını ard arda sıralarken ona ardımdan gelmesini söyledim. Mutfağa girdiğimizde annemi yerde oturmuş bir şekilde ağlarken gören Kamil amca hemen yanına giderek boynuna sarıldı. "Elif ne oldu, neden ağlıyorsun? Anlatır mısın lütfen." diyerek endişelendiğini belirtti. Kamil amca annemin sadece iş arkadaşı değil aynı zamanda da çocukluk arkadaşıydı. Otuz yedi yıldır hiç ayrılmamışlardı.
Kamil amca annemi salona, koltuğun üstüne taşıyıp benden battaniye getirmemi istedi. Dediğini yaptıktan sonra annemi salonda yalnız bırakıp beraber mutfağa geçtik. Henüz bende tam olarak kendime gelmemiştim ama durumum anneme göre daha iyiydi. Derken Kamil amca yine klasik sorularını sormaya başladı. "Gürcan ne oluyor burda, annene ne oldu?
Oğlum bişey söyle bana. Bak ben baban sayılırım. Bana anlatabilirsin."
Kolundan tutup dolabın karşısına götürdüm ve dolabı açmasını söyledim. Kamil amca manasızca yüzüme bakınca tekrardan dolabı açmasını söyledim. Tedirgin bir şekilde dolabı açarken gördüğü manzara gözlerinin dolmasına sebep olmuştu. Kapıyı hemen kapatıp bir bardak su aldı. Ne yapacaktık şimdi. Kamil amca polisi arayacağını söylediğinde sadece kafamla onayladım. Anneme bakmak için salona gittiğimde, annem kanepede bağdaş kurmuş oturuyordu. Beni görünce tekrar ağlamaya başladı. Hemen yanına gidip sımsıkı sarıldım. O sırada içeri giren Kamil amca polislerin on dakikaya burda olacağını söyledi. Bu söze ne ben ne de annem bir tepki vermemiştik.
Daha on dakika olmamıştı ki polisler ve ambulans kapıda belirdi. Annemi şok geçirdiği için ambulansa bindirip hastaneye götürdüler. Ben ve Kamil amca da karakola ifade vermeye gidecektik. Polis memuru soru sormayı bitirdikten sonra telsizle amirine durumu bildirdi: "Amirim dolapta kopmuş bir kadın kafası bulunmuş. Kadının yüzü tanınmayacak halde ve kadının alnına - yusuf - kelimesi dağlanmış. Cesedi ilk gören kişi kahvaltı hazırlamak için mutfağa inen evin sahibi Elif Bozkurt oluyor. Kadın cesedi görünce şok geçirmiş ve sinir krizine girmiş, şuan hastaneye sevkedildi. Cesedi daha sonra evin oğlu Gürcan Bozkurt annesinin çığlıkları üzerine mutfağa inerek görmüş. Delikanlı ne yapacağını bilemediği için bir kaç sokak ötede oturan annesinin arkadaşı Kamil Aslan'ı aramış. Kamil Aslan olay yerine gelerek cesedi gören üçüncü kişi oluyor. Kamil Bey eve geldikten kısa bir süre sonra bizi arıyor. Biz geldiğimizde ailenin psikolojik durumu iyi görünmüyordu. Elimizde ise sadece koparılmış bir kadın kafası var. Şuan bizim için önemli olan cesedin aile ile bir ilgisi olup olmadığı ve yeni kurbanların olup olmayacağı. Ayrıca cesedin alnına yazılmış yusuf kelimesini de araştıracağız."
Amiri polis memurundan sıkı bir çalışma yapmasını isteyince memur " Zaman bize yeni deliller verecektir Amirim. Şimdi kadın kafasını otopsiye gönderiyoruz. Olay yeri ekibi de evi en ince şekilde inceliyor." diye ekledi. Karşıdan gelen "Anlaşıldı" sözünden sonra telsiz kesildi.
Polis memuru beni görünce burada ne aradığımı sordu. O an da gelen panikle " Bize ne yapacaksınız, annemi nereye götürdünüz. Biz bişey yapmadık ki." dedim. O sırada içeri giren Kamil amca sakin olmam gerektiğini ve annemin şok geçirdiği için hastaneye götürüldüğünü söyledi. Yapacağım tek şey onlara güvenmekti. Bende öyle yaptım. Yaklaşık dört beş saat sonra polislerin evde işi bitti ve kapıyı kilitleyip ifade vermek için emniyet müdürlüğüne gittik. Beni ve Kamil amcayı ayrı ayrı odalara aldılar. Polis memurları olayla ilgili sorular sorduktan sonra ifademizi onayladığımızı belirten bir belge imzalattılar. Emniyet Müdürlüğünden çıkarken memur her ihtimale karşı şehir dışına çıkmamamızı ve dikkatli olmamızı söyledi. Ordan çıkıp hastaneye, annemin yanına, geçtik. Hastane koridorunda ilerlerken Kamil amca "Sence kim yapmış olabilir. Bir bildiğin yada şüphelendiğin birileri var mı? diye sordu."
"Hayır Kamil amca. Kimseyle bi derdimiz olmaz ki bizim. Sen de biliyorsun kendi halimizde yaşayıp gidiyoruz. "
Kamil amca baya tedirgindi. Aslında benim de ondan pek farkım yoktu. Nihayet annemin kaldığı odaya gelmiştik. Anneme sakinleştirici verilmişti, sabaha göre daha iyi görünüyordu. Beni gördüğü zaman tekrar gözleri doldu. Boynuma sarılarak " Oğlum! Gürcan'ım iyisin değil mi?" diyerek ağlamaya başladı. Annemi öyle görünce bende gözyaşlarımı tutamadım.
"iyiyim annem. Hem daha da iyi olacağız. Sana söz veriyorum. Sen üzülme tamam mı. "
Annem biraz sakinleşince Kamil amcayla beraber doktorun yanına gitmek için odadan çıktık. Hastane koridorları hiç bitmiyor, duvarlar üstüme geliyor gibiydi. Sonunda doktorun odasının önüne gelebilmiştik. Kapıyı tıklayıp içeri girdik. Doktor bize eliyle oturmamızı işaret etti. Bir kaç rapor inceledikten sonra annemin ciddi bir durumu olmadığını ve her ihtimale karşı geceyi hastanede geçirmesi gerektiğini söyledi. On beş dakikalık sohbetin ardından doktora teşekkür edip ordan ayrıldık. Annemin yanına giderken Kamil amcaya dilerse eve gidebileceğini söyledim fakat o bizimle kalmakta ısrar etti. Odaya geçtiğimizde annem ilaçlardan dolayı uyuya kalmıştı.
Saat gece yarısına gidiyordu. Bugün çok yorulmuştuk. Kamil amca uyumamız gerektiğini belirtip oturduğu koltukta sızdı. Bense bir müddet boş boş duvarla bakıştıktan sonra annemin yanına kıvrıldım.o an onunla uyumayı ne kadar çok özlediğimi farkettim. En son on iki yaşında onun kokusunu duyarak uyumuştum. Bugün o kokuyu tekrar hissedince içim huzurla dolmuştu. Annem benim bu hayattaki tek varlığımdı.
Babam ben daha doğmadan ölmüş. Beni bu yaşıma kadar annem tek başına getirmiş, herşeyimle o ilgilenmiş..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 16, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

101. Gün Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin