ATEŞ

129 4 0
                                    

  2014'teyiz. Bir şeyler değişti mi diye soracak olursanız eğer, hayatımda hiçbir şey değişmedi. Ben mi? Değişiyorum. Ha bir de şu son rakam işte. Yaşayarak öğreniyoruz her şeyi. Acı çekmeyi, üzülmeyi, mutlu olmayı, dudakların gülümserken ağlamayı, sevmeyi, çok sevmeyi, bazense sevilmeyi, susmayı, gözyaşlarının akmaması için dua etmeyi, dostluğu, kafanı koyup da ağlayacak bir omuza sahip olduğunu bilmeyi, bazen yalnızlığı, kahkaha atmayı, unutmayı ve pişmanlığı... Sevilmeden sevmeyi öğreniyoruz. Değer vermeyi... Tüm saflığıyla, tüm temizliğiyle ve bütün beyazlığıyla açtığımız kalbimizse ihaneti.

  Bazense gözlerimiz görmek istemiyor işte yalanları. Acılarımızın geçmesi için dua ediyoruz belki de. İnanmayı öğreniyoruz. Güvenmeyi, çok güvenmeyi... Hiç gitmemesini istiyoruz bazılarının. Bazı mutluluklarımızın hiç bitmemesini istiyoruz. Bazı rüyalarımızdan hiç uyanmamayı... Bazen de öfkeyi tadıyoruz, çok fazla öfkeyi...

  Şimdi bu satırlar nerede bitebilir ki? Hangi kelime çok iyi tarif edebilir yaşadıklarımızı? Anladığımızı sandığımız çoğu şeye anlam yükleyemediğimizin farkında mıyız? Ders çıkardığımızı sandığımız hataları tekrar tekrar yaptığımızı? Verdiğimiz sözleri çoğu zaman tutamadığımızı? Hayatın çelişkilerle dolu olduğunu? Aslında hayatın kendisi bir paradoks. Saçma olduğu kadar anlamlı, güzel olduğu kadar kötü. Yaşadıkça akıllandığımız doğru ama bir o kadar da aptallaşıyoruz.

  Derin bir sessizliğin arkasında bir çığlık olabilir. Bir çığlığın arkasında kurtarılmayı bekleyen bir el olabilir. Bu kadar güzel olan şu kelimeler nasıl olur da canımızı böylesine fazla yakabilir? Mutlu olmak için çabalarken nasıl olur da kendimizi daha da ateşe sürükleyebiliriz? Hayat, bir ateştir aslında. İşte benim ateşim de tam burada başlıyor.

ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin