1

46 3 0
                                    

  Cumartesi sabahı erken uyandırılmak denen bir şey var. Hani şu nefret edilecek cinsten. Yastığımı kafama bastırıp homurdandım ve boğulmayı bekledim. Ah, güzel yastığım, seni hiç bırakmak ister miyim ben?

   "Aden! Saat 08:30 ve benim doğumgünü partime geç kalıp saatlerce sürecek azarımı işitmek istemezsin, değil mi? Tabiki hayır, cevabını ben de biliyorum."

  Hadi ama, biraz daha. "Siktir git başımdan Seray."

  "Sen bugünlerde iyice odunlaştın mı ne?" diyip beni gıdıklamaya başladı. Lanet olsun ki bu konuda çok hassastım. "Benimle başa çıkabileceğini mi zannediyorsun civciv?" diyerek direndim. Beni banyoya attı. Evet, resmen tekmeleyerek attı ve 20 dakika içinde duşumu alıp kahvaltıda olmazsam beni geberteceğini de ekleyerek gitti. Seray 10 yıllık arkadaşımdı, inadımla başa çıkabilen tek kişiydi. Cesaretli kişiliği onu daha da çekici kılıyordu. Erkek olsaydım ilk onunla çıkardım. Sarışın olmasından dolayı ona civcivim diyordum. Civcivleri çok severim de ben.

   Saçlarımın bel çukuruma kadar uzanması hoşuma gitmiyor değil. 15 dakikada duştan çıkmayı başarıp kot şortumu ve Iron Maiden tişörtümü üzerime geçirdim. Ellerime krem sürüp, koşarak aşağıya indim.

   "22 dakika oldu uyuz." diyerek beni azarladı. "Ben de seni seviyorum sevgilim" diye dalga geçtim. Semra teyze kahvaltıyı hazırlamıştı ki hemen masaya geçtik. Bu Seray kesinlikle Semra'ma da baskı yapmıştır diye geçirdim içimden. Semra teyzeyi yanaklarından öptüm ve "Günaydın." dedim. "Günaydın bayram şekeri." dedi ve o da beni öptü. Semra teyze sizin hizmetçi diye bildiğiniz ama benim için aileden biri olarak gördüğüm kişi. "Annemle babam uyandı mı?" diye sordum. "Hayır bebeğim." dedi. "Tamam, uyandıklarında Serayla kuaföre gittiğimizi söylersin Semra teyze." dedim.

   Kahvaltıda Serayla uzunca sohbet ettik. Gözlerinden ne kadar heyecanlı olduğunu sezebiliyordum. Seray'ın mutlu olması beni de neşelendiriyordu. Canım arkadaşım benim, ne kadar odun davransam da sana nasıl bir sevgi beslediğimi tahmin bile edemezsin.

   Kahvaltıdan sonra Semra teyzeye bırakmayıp Serayla mutfağı toparlayıp bulaşıkları da yıkadık. Seray Enesle telefonda konuştuktan ve ben de saçlarımı tarayıp kuruttuktan sonra evden çıktık. Taksiyle kuaföre gittik.

  Tanrım, Seray'ın bu detaycı kişiliği beni öldürecekti. Tam 4 saatte saçını anca yaptırdı. Bizim prensesimizin süslenmesi biter mi hiç? Baya bi söylendim gün boyu tabi. Saçlarımı dalgalı yaptırdım ve makyajımı koyu tonlarda tercih ettim. Sonunda kendimi dışarıya atabildim. Derin bir nefes aldıktan sonra evin yolunu tuttuk. Ben bile heyecanlanmaya başlamıştım. Odama geçtik. Straplez, V dekolteli, vücuduma tam oturan, kırmızı mini elbisemi üzerime geçirdim. Elbisemin kenarları siyah dantellerle süslüydü. Tanrım, bu elbise çok iddialıydı.

"Seray ben bunu giyemem."

"Mal mısın? Çok güzel oldun uyuz, sana bu elbiseyi asla çıkarttırmam."

   Seray, siyah zarif elbisesiyle muazzam görünüyordu. Ben bugünlerde çok mu kitap okuyordum acaba lan, ne bu romantiklik? Annemi arayıp detayları haber verdikten sonra Yengeç Bar'a gittik. Seray'a bar olmasın diye tutturmuştum. Tabiki de bu konuda ısrarcıydı. Küçüklüğünden beri hayaliydi bu: 18. yaş gününü barda kutlamak. Hayalini gerçekleştirmek hakkıydı. Siyah ruganlarım ayaklarımı şimdiden acıtmaya başlamıştı. Lanet olsun, bunlarla yürümek ne kadar zordu böyle! Seray nasıl beceriyordu acaba?

   Saat 21.00'da parti başladı. Bir rock müzik grubu geldi. Burası mükemmeldi. Seray, her zamanki gibi her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüştü. Parti kalabalıklaşmaya başlamıştı. Serayla Enes deli gibi eğleniyordu. Sevgili olduklarından bahsetmiş miydim? Şu sizin kıskandığınız, çok mutlu örnek çiftler olur ya, hah işte onlardan. Berk-Alara çifti de pistlerde yerini aldı. Üf, bu ne kalabalık? Seray önüne geleni çağırmış ya. Biz de Cihan kankamla sap sap oturduk, bira içtik. Bir süre sonra dans etmeye başladık. Şimdiden yorulduğumu farkettim ve gözlerim Seray'ı aradı. Oha, yanındaki çocuk da kimdi? Tanrım, çok tatlıydı! Bizim okuldan olması imkansızdı. Seray'ın yanına gittim. Seray, "Aden, bak bu kuzenim Sarp." dedi. "Merhaba." dedi, gülümsedi ve elini uzattı. Ben de "Merhaba" dedim, gülümsedim ve elimi uzattım. Sanki gözlerim onun gözlerine kilitlenmişti. Ellerinin sımsıcak olduğunu farkettim. Benimkilerse buz gibiydi. Bir yandansa terliyordum. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Kalbim göğsümden fırlayacak gibiydi. Titriyordum. Resmen heyecanlanmıştım. Bunu engellemeliydim. Sanki içimi ısıtan bir şeyler vardı.

ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin