1.Bölüm "Karşılaşma"

760 4 0
                                    

Beni olabildiğince kendine çekip nefesimi kesene kadar öptü. Bu o kadar zor olmamıştı. Zaten nefes almakta zorlanıyordum. Onu üzerime çekerken bacaklarımı beline dolayıp bu sefer ben öpmeye başlamıştım. Arada kıkırdamalarla sevişmeye devam ediyorduk. Bir süre sonra yer değiştirdiğimizde beni havaya kaldırmıştı. Terden nemli saçlarım üzerine dökülüyordu. 

Elleri südyenimin askılarını indirirken dudakları boş durmadan devam etti. Südyenimi bir kenara fırlatınca tekrar üste çıktı. Kilodumu kenarlarından kavrayıp aşağı çekti. Hiçbir şeyde yaşamadığım duyguları yaşarken hala kararsızdım. Ama o beni bu çukurdan çekip gökyüzüne taşımayı başarmıştı. Ayaklarım üzerinde kalan buxerı çıkarmaya çalışıyordu. Cem'in de yardımıyla kolaylıkla kurtulduk. Sonunda onu tenimde hissettiğimde ne tepki vereceğimi bilemiyordum.

--seni seviyorum.

--mmm...evet...

--seni seviyorum." söylediklerimi ya duymuyor ya da duymazlıktan geliyordu. Bir anda yüzlerce metre yükseklikten düşüyor gibiydim sonra kendimi yine o çukurun içinde buldum. Beni sevmiyordu. Bu yaptığımız sadece onun iki bacağı arasında sıkışmış olan beynini rahatlatmaktı. Bunu burada bu halde farketmem kendime acımama sebep oluyordu. Onu toplayabildiğim kuvvetle üzerimden itip şaşkın bakışları arasında odanın farklı yerlerine dağılmış olan ve azönce onun çıkardığı kıyafetlerimi toparlayıp giyindim. Fantazi falan yapıyorum mu sanıyordu. Belki giyinip bu sefer bir showla soyunacaktım ha? Gerçekten bunu bekliyor olabilirdi. Daha yerinden oynamamış sadece ne yaptığıma bakıyordu. Sonunda giyinip çantamı da toplamaya başlayınca uyandı. Neredeydi bu lanet telefon? Telefonu yerde cemin pantolonu altında bulduğumda sinir krizi geçirmek üzereydim.

--ne yapıyorsun?" cevap vermeden yerden bağcıklarına lanet ettiğim converselerimi alıp ayağıma geçirdim. Sonunda uyanmıştı ki kalkıp çıplak bedenine bir şeyler giydi. Yüzüne bakmak bile istemiyordum. Kalkıp kapıya döndüm. Elim kapı koluna geldiğinde beni bileğimden yakalamıştı.

--nereye gidiyorsun?

--...

--hey ne oldu?

Aniden beni kolumdan tutup tekrar odanın içine çekti. Içki ve sigara kokan nefesini yüzümde hissettikçe kendimden ve neredeyse yapacak olduğum şeyden nefret ediyordum.

Son gördüğüm kadarıyla pantolonunu yarım ve gömleğini de düğmeleri açık giyebilmişti.. Üzerime eğilip beni tekrar soymaya çalıştı. Elini sertçe itip hızla kapıdan çıktım. O halde arkamdan koşturuyordu. Asansör kapısı açıktı kapanmadan aradan sıkışıp Cem'e bakmamaya özen göstererek içeri geçtim. Kapılar kapanırken Cemin attığı yumruk büyük bir gürültü çıkarmıştı. Dolan gözlerimden seçebildiğim kadarıyla düğmeler üzerinde dolaşan parmaklarım en üst kata bastı. Asansörün boş olmasını dilerdim ama Içeride biri daha vardı. Cinsiyetini bile önemsemediğim lanet olası biri

--Hareketli bir gün ha?" ukalalığın dibine vurarak söylediği bu sözler sinirime dokunmuştu.. Sağıma dönünce 18-19 yaşlarında elinde kitaplar bulunan dağınık açık kumral saçlarının gölgesi düşen sert ve sırıtan yüzüne  sağlam bir tokat  indirmek istediğim çocuğa baktım.. Kendimi ise görememem güzeldi.

Ağlıyordum. Kahretsin neden ağlıyordum. Beni ağlarken gören yoktur demiyorum. Ağlamaktan köşe bucak kaçmam ama abuk olaylara da ağlamazdım. Eskiden yaptığımız aklıma gelince yüzüme bir gülümseme yerleşti. 'zor olmadan kendimizi çıktığımız çocuğun yanında ağlayacak duruma sokup ağlamaya başlardık. Doğru tepki nasıl olmalıydı bilmiyorduk ama o an iyi geliyorsa neden yanlış olsunki. Çoğu kötüydü. Ne yapacağını bilemeyip kaçanlar, bize bir mendil uzatıp kaçanlar, neden ağladığımızla ilgili tartışma başlatıp kaçanlar. Hepsi sonunda kaçıyordu. Durumun ne olduğunu bilip soranlarda bilmeyip soranlarda. Erkeklerin çoğu ağlayan bir kızdan uzak dururdu. O zamanlardan sözüm var kendime. Ağladığımda-oyun olmadan, gerçekten- kim doğru hissettirecek tepkiyi verirse evlilik teklifini ben yapacaktım. Kafamı iki yana sallayıp bu düşüncelerden kurtuldum. Biraz saçma değilmiydi o yanlış tepkiyi veren insan yüzünden ağlarken yalnız kalmak ve evlilik hayallerine dalmak. Hadi ama bundan çok daha fazlasıydım. Kim bilir nasıl bir halim vardı. Dağılmış? Ağlarken gülen? Deli? Hepsi birden olabilirdi. Belki daha da fazlası. Sürtük gibi görünüyor olabilirdim. 

Doğru zaman,doğru asansörHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin