Hepinize merhaba dostlarım. Uzun bir süre yazmadım. Hep içimde biriktirdim ve zaman bana çok şey sundu. Şu an çok mutluyum umarım okuyup beğenirsiniz hikayemi. Şimdiden Teşekkür ederim. Yorumlarınızı merak ediyorum. İyi Okumalar:)
Şiddetli bir kalp çarpıntısıyla uyandım. Sebebini halen anlamamıştım ilk defa oluyordu. Yatağımdan kalktığım gibi elimi yüzümü soğuk suyla hızlıca yıkadım. Boğuk bir gündü şimdiden sıkılmıştım. Mutfağa yöneldim. Annem daha gelmemişti dün geceden beri yoktu.Mutfak camından küçükte olsa uzaktaki evlere baktım.. Kimdim ben? Macide Uludere.. 12sinde babasını kaybetmiş 18inde köpek gibi ucuz giyim mağazasında çalışan, annesiyse Park Gazinosunda şarkı söyleyen acınacak bir halde olan kız..
Nerede bu kadın kafayı yiyeceğim diye düşünürken anahtar sesiyle irkildim. Körkütük sarhoş olan annemi salona oturtturdum.
"Vallaha bıktım senden" dedim.
Hiç oralı bile olmadı. Hiçbir zaman umrunda olmamıştım. Eve çoğu zaman tanımadığım tiplerle gelir, onlara benim bir kere bile oturmadığım şahşalı bir sofra kurar yanında da bir büyük açardı.Bense bu gülüşmelere dayanamaz sigaramı alıp evimize yakın sessiz bir yere gider uzun uzun düşünürdüm.
"Akşama gazinoya geliyorsun haberin olsun Macide."
"Bu nedemek şimdi? Ne işim olur benim o pis yerde be?"
"Ben anlamam Aslan abim seni görmek istedi. Gelmezsen aramız bozulur hadi annecim bişey olmaz al şu 100lüğü güzel bir şeyler bak."
"Ben hiçbir yere gitmiyorum anne? Ne oldu sen yetmedin kızını da mı pazarlamak istiyorlar artık?"
"Macide deli etme beni gerizekalı" diye bağırdı..
İşte buydu benim annem. Songül hanım pek kibardı. Bir şey demedim uzatmakta istemiyordum. Daha fazla direnmeden parayı aldım.
Gidip bir kaç mağaza gezip hiçbir dekoltesi olmayan kırmızı çiçekli bir elbise aldım. Eve donüp iki birşey atıştırıp sigara yaktım annemde pakedimden bir dal alıp yaktı.
"Akşama Seyhan Gazinosundan Mehmet Bey ve arkadaşları gelecek. Aslan abide Macide'yide çağır diye buyurdu. Güzel bir fasıl yapacakmışız." dedi.
Hiç sevmezdim Aslan'ı. kırk kırk beş yaşlarında patavatsız yavşak herifin tekiydi. Çalışanlarının hepsini elinden geçirir, istediği zamanda İzmir'deki karısını ve çocuğunu görmeye gider istediği zaman burdaki kadınlarla gönül eğlendirirdi. Her türlü pislik mevcuttu bu herifte ama bunu yöneten patronu Seyhan Gazinosunun sahibi Mehmet Beydi. İlk defa bu akşam karşılacağım bu adamı hiç merak etmiyordum.
Yeni aldığım elbisemi giydim. Saçlarımı ortadan ikiye ayırıp saldım. Yeşil gözlerimin altında da siyah kalem çekip hazırlığımı tamamladım.
Saat 9'a doğru evden çıktık. Annem mavi tül dekolteli elbisesinin altına rahat 15 santimlik topuklularını giymişti. İç çeke çeke Park Gazinosuna girdik. En son iki sene önce girdiğim bu kapıdan koşa koşa nasıl çıktığımı hatırladım. Ne kadar değişmişti burası. 2 sene önceki mavi loş ışıkların yerini beyaz pembe ışıklar ve koltuklar almıştı.Son ses müzik kulaklarımı acıtmaya şimdiden başlamışı. Her masa neredeyse doluydu ve her masada bir kadınla erkek içki içiyordu. Annemse habitatına geri dönen bir kuş kadar mutluydu.
Biraz ilerleyince bizi annemin Aslan abisi karşıladı. Bana yaklaşıp,
"Ooo Macide'ciğim maşallah ne de büyümüş ne de güzel olmuşsun. Dilim tutuldu vallahi!" diyerek gözlerimin içine gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİSAL GÖZLERİN
ChickLitAh ayrılık... Bana bakıyordun şimdi ise yabancılara.. Misal gözlerin... Aramıyor mu beni uzaklarda? Bu şehir küçücük. Ne olursa olsun karşılaşmayacak mıyız en tenha sokaklarda? Aramayacak mı gözlerin gözlerimi.. Ya saçlarım.. Teker teker öptüğün he...