Okuduğum şiirden kafamı kaldırıp hemen sağımda olan koca camdan dışarıya baktım , işte tek kelime ile ufkum olan gökyüzü gözler önündeydi .Kuşlar uçuşuyordu berrak mavilerin üzerinde , her kanadında umutlarını taşıdığım kuşlar süzülüyordu irislerimden .
Çerçeveleri yuvarlak bir halkayı andıran gözlüğümü burun kemerime indirip şiir kitabımı kapattım .
Şiir okumak benim hayal gücümdü , Özdemir Asaf , Atilla İlhan , Ahmed Arif , Nazım Hikmet Ran , Necip Fazıl Kısakürek , Orhan Veli Kanık , olmadan yaşayabilecek bir halay gücüm olduğunu sanmazdım .
Kafamı cama dayayıp bir süre güneşin bulutlar arkasına saklanmasını izledim , güneş kaybolunca sonsuza dek sürecek olan saklambaç oyunu başladı . Yıldızlar Ay'a itaat edip gecenin karanlığına saklanmış güneşin onları saklandıkları yerde bulmalarını bekliyordu . Ancak güneş hiçbir zaman karanlıkta onları bulamazdı , kimse bu oyunda bir sürerlilik olduğunu sezemiyordu . Güneş aydınlıkta gelir yıldızlar ve ay ise karanlıkta saklanırdı . Asla birbirlerini sobeleyemeyecek olmalarıda cabasıydı , kısacası bu oyun sonsuzluktu .
İşte ben buna saklambaç oyunu diyordum , sonsuz bir aşk hikayeside denilebilirdi . Ne istersek o niteliği verebilirdik bu serüvene .
Çok sevdiğim bir şair tutku ile nitelendiriyordu , "birbirine asla ulaşamayacak olan saf tutku ."
Kirpiklerimi kırpıştırıp parmaklarımı camın üzerinden yıldızlara uzattım , bu hikayede en çok onları severdim . İtaat etmeleri yönünden bana benziyorlardı , bu yüzden saf bir aşkla her gün bıkmadan onları izliyordum .
Ben esiri olduğum plan çerçevesinde itaat ediyordum , eğer benim için bir düzen planlandıysa ona uyardım . Benim hayatımda aslında ipler başkalarının elindeydi , yani bir nevi simülasyonda gibiydim , oyun kurucular hayatımı düzenliyor bende o kurdukları hayatın içinde kendimi yaşayıp galip gelmek istiyordum .
Ama benim istediklerimle onların benim için istedikleri bir türlü birbirini tamamlamıyordu , ben susuyor ve onların istediklerine uyuyordum .
Hayatta bazen kendi serüveninin çalındığını izlemek normal geliyordu , alışınca kendi isteklerinden uzaklaşıyordun .
Bazenleri sokakta yatmayı bile denemiştim , istediğim olmadığında çocuk gibi ağlamak bana göre değildi . Ancak sonucunda katlanmam gereken ceza keşke çocuk gibi ağlasaydım dedirtiyordu .
Arada çıkıp suratlarına "bu benim hayatım , moruk ." diye bağırasım geliyor , ardından bu isteğim üzerine kendi kendime gülüp sürekli hatırlatıyordum . Sabır erdemdir , sabreden Derviş muradına ermiş .
İşte susukunluğumdandı bu denli yıpranışım , hayatta hep özgür olanlara imrenmişimdir . Bu nedenledir şiirlerle dostluğum .
Şiirler benim olmak istediğim hayatı anlatıyordu . Bazen lavinia olmak istiyordum , şairin uğruna mürekkep tükettiği güzel kız . Aşk hikayelerine bakıp gözlerimi kapatıyordum , keşke aşık olmama fırsat verilecek bir yaşamım olsaydı .
Sahi Özdemir de bunun için tüketmemişmiydi bir ömürü . Aşkı adına yazmamışmıydı şiirlerini .
Dudaklarımı birbirine bastırıp ağzımdan kaçacak olan kahkahayı önledim , henüz istediğin okula bile gidemiyorsun , aptal !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşler Gezegeni - Ogedayus -
Novela JuvenilO benim düşlerle dolu gezegenimdi , Ogedayus hayallerime adım attığım saklı cennetimdi. ------------------ "Özdemir Asaf şiiri gibisin , kestane şekerim . Okumaya kıyamıyor , okuyuncada bırakmak istemiyorum ." İşte böylece onun hayatının laviniası o...