Hikayedeki 'Ömer' karakterinin adı; Kutay olarak değişmiştir. İyi okumalar efenim... 😄😄
Hani bazı anlar vardır hayatta, dilinizin ucuna kadar gelen kelimeler ağzınızdan çıkmaya tereddüt eder. Üzerinize büyük bir iftira atılmıştır ama siz kendinizi savunamazsınız, o an sadece bakarsınız. Yapmadığınızı gözlerinizle anlatmaya çalışırsınız ama bu hiçbir şeyi değiştirmez.
"Ben... Ben hırsız değilim. Ben... Ben çalmadım kolyeyi."
"Sen çalmadın zaten ben çalıp senin çantana koydum. Niye? Çünkü bende kişilik bozukluğu var, manyağım ben!"
"İnan ne senin kolyende gözüm var ne de başkasının eşyasında. Ben bu atölyeye sadece resim çizmek ve kendimi geliştirmek için geldim."
"Hocam, atın şu hırsızı atölyeden! Bugün benim kolyemi çalan yarın bir gün sizin eşyalarınıza da göz koyar valla!"
Olayın başından beri sesini çıkarmayan Kutay gözlerini yerden kaldırdı ve Güneş'e baktı. Çok bitkin ve bir o kadar da duygusuz bakıyordu Güneş. Kutay'ın deyimiyle Beşiktaşlı.
Her ne kadar sakin bir yapıya sahip olsa da çok kinci bir insandı Kutay. Ona yapılan iyiliği de kötülüğü de unutmazdı. Dün onu herkesin içinde hırsız olarak göstermişti Güneş ve yaptıklarının cezasını çekiyordu bir nevî fakat Güneş zaten alışkındı bedel ödemeye. 13 sene önce 'deli' damgası yediğinden bu onun icin pek de büyük bir şey değildi ama geçmişi hatırlıyordu Beşiktaşlı. Unutmak için yıllarca ilaç kullandığı o lanet geçmişini.
"Ceylan sakin."
"Hocam kolyemi çaldı ama nasıl sakin ola-"
"Ceylan!" Uyarıcı blr ses tonuyla konuşmuştu Kutay. Ricadan çok emirdi. "Sakin dedim."
Bir müddet daha Ceylan'a baktıktan sonra Güneş'e döndü. Ona bakmaktan ciddi bir şekilde nefret ediyordu. O da geçmişini hatırlıyordu Beşiktaşlı'nın gözlerinde. Bu da Güneş'in haberi olmadan Kutay'dan intikam almasıydı belki de.
"Güneş arkadaşımız hiçbir yere gitmiyor. Anlamadan, dinlemeden insana hırsız denilir mi hiç Ceylan? Böyle mi öğrettim ben size? Güneş ısrarla almadığını söylüyor, yalan söyleyecek hali yok ya!"
"Hocam bu kız daha dün sizi herkesin içinde küçük düşürdü. Siz nasıl onu savunmabiliyorsunuz?"
"İyi olmak bunu gerektiriyor Ceylancığım, n'aparsın?"
Güneş öfkeli bakışlarını Kutay'ın gözlerine dikti. Nasıl bu kadar rahat yalan söyleyebiliyordu? Gerçekten fazlasıyla itici ve uyuz blr insandı.
"Ceylan arkadaşlarına söyle yarınki Muğla gezisi için herkes evine gidip hazırlanmaya başlasın, erken çıkacağız."
"Peki hocam, sağolun."
Ceylan son kez Güneş'e kötü bir bakış atarak odadan çıktı. Güneş başını kapıya çevirmiş Kutay'a bakmamaya çalışıyordu. Çünkü her an üstüne atlayıp saçını yolabilirdi. Kötü şeyler yapmamak için odadan çıkacakken o lanet ses tonu durmasına sebep oldu.
"Çıkmana izin verdiğimi hatırlamıyorum."
"Çıkmak için izin aldığımı hatırlamıyorum."
"Benim atölyemdeysen, benim sözümü dinleyeceksin Beşiktaşlı."
"Dinlemezsem kaç yazar lan?"
"Valla kaç yazar bilemem ama elimden geleni ardıma koymayacağımı anlamışsındır umarım."
"Sen pisliğin tekisin! Herkes seni iyi zannediyor ama gerçek hiç de öyle değil! Keşke seni tanısalar!"
"Zaten tanıyorlar. Fark şu: sen benim intikam alan yüzümü tanıdın, onlar merhametli yüzümü. Çünkü ben onların bana bir kötülüklerinin dokunduğunu görmedim ama sen tanıştığımız ilk dakikadan beri bana sadece bela oldun."
"Ya sen mal falan mısın? Eğer seni o kazada kurtarmasaydım ölecektin, bilmem farkında mısın? Ne yaptım ben sana? Hayatını kurtardığım halde hastaneden kaçtın, teşekkür etmeye bile tenezzül etmedin be! Sana sadece galeri de yanlış yaptım ama bu kadar nefretin bu yüzden olamaz! Bilmeden canını mı yaktım veya kan dâvâlın mıyım anlamadım ki."
Kutay öfkeyle yerinden kalkıp Güneş'in üstüne yürüdü. "Bak uyuz şey! Sen dün benim hayatımı mahvettin! Saygın bir ressam olarak anılırken sayende ismim hırsıza çıktı. Üstüme iftira atman yetmezmiş gibi bir de renklerime laf ettin. Sen benim renklerimle dalga geçecek kadar büyük değilsin. Benim tablolarım senden daha pahalıdır be!"
"Bak ağzını topla, düzgün konuş! Benim kolumdaki bileklik de senden daha pahalı onu n'apcaz?"
"Senin bilekliğin beni zerre ilgilendirmez!"
"Senin tabloların da beni zerre ilgilendirmez!"
"Çok fazla cevap veriyorsun! Senden bu yüzden de nefret ediyorum. Geçmişimden ve yeşilden nefret ediyorum ve sana her baktığımda lanet olası o şeytan kız aklıma geliyor. Anlıyor musun?"
"Şizofren misin acaba? Şeytan kız ne be?"
"Çık dışarı!"
"Bana emir verme!"
"ÇIK DIŞARI!"
"ÇIKMIYORUM!"
"Ne inat şeysin sen ya, ÇIKSANA KIZIM!"
"Emir verdiğin sürece burdayım seni eşek kafalı!"
"Kaba kuvvet kullanmaktan çekinmem haberin olsun."
"Hodri meydan öküzcüm."
Kutay gözlerini devirdi ve Güneş'i bileğinden tuttuğu gibi sürüklemeye başladı. "Ruh hastası manyak piskopat gerizekalı! Bırak ulan beni!" Güneş tüm gücüyle kendini geri çekiyordu ama bu Kutay'ın işine en ufak derecede bile engel olamıyordu. Kapıyı sertçe açıp Güneş'i dışarıya fırlattı, zafer kazanmış bir edayla gülümsedi ve kapıyı kapattı Kutay. Bu kız gerçekten tam bir belaydı. Hem de inatçı bir bela...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Körü
Teen Fiction"Yaptığının bedelini ödediginde, canını almam için yalvaracaksın bana! Şu yüzündeki izler daha başlangıç! Bundan sonra tek hedefim," Ömer, Güneş'in kalbinin üstüne işaret parmağını kullanarak bütün gücüyle bastırdı. "Tek hedefim burası... Pişman ola...