Ben çok severim yağmurlu havaları. Uçsuz bucaksız gökten kopup tenimle buluşan her damlası yüreğimdeki yangını yatıştırır adeta. Yüreğimdeki dinmeyen, doymayan, durmayan yangını... Bu tam olarak nasıl başladı bilmiyorum. Yangınım değil bahsettiğim, yağmurlu havalarla düstüğüm bu sevda. Yağmurlu bir sonbahar günü doğduğumdandır belki. Bilmiyorum ama hissediyorum.. Zaten sevgimi gerçek yapan da bu. İnsan bilemez, açıklayamaz gerçekten hissettiği şeyi. Duyguların en çılgını olan aşkın tanımını bu yüzden yapamıyor nice üstadlar, şairler, yazarlar, bilginler.. Çünkü bir duyguyu gerçekten yaşarsan eğer, onun sarhoşu olursun. Mantığa, düşünceye, plana, programa yer yoktur duyguda. Bu yüzdendir duygusal insanın hep zayıf görülmesi . Bu yüzdendir yuzyillardir erkegin kadindan ustun tutulmasi.
Aslında ben size başka bir şey anlatacaktım. Neyden bahsediyorduk? Ah, yağmurlu havalardan, evet. Ben yağmurlu havaları çok severim.