SESSİZLİĞE DOKUNDUM "1"

325 66 67
                                    

Sessizliğe dokundum.Böylesine rahatlatan,insanın varlığını hissetmesine dair olan susuzluğu gideren mucizevi vaha. Sessizlik dokunduğum en güzel şeydi. Tarafımca,tabirimce "kaygan zeminde sağlam duruş" sessizliğin,sükûnetin en yalın anlamı buydu.

                Fakat fikir sancısı çeken,yetersiz olan aç bir beyin sessizliğin ne demek olduğunu idrak edemez,onun için sadece can sıkıntısı ve yalnızlıktan ibarettir.
Bazen köşemize çekilmeyi bilmeliyiz tefekkür haline geçiş yapıp zamanın gidişatına
daha net bakabilmek için. Zaman; durduramadığımız,giderken bir sol omuz yapıp
alay edercesine göz kırpan mevhum dilimler ...

Genelde hep aynı çerçevede zuhur eden sessizlik ve zaman birer tesadüf mü yoksa doğuştan kardeşmiydiler?
Evet. Zaman ömür ve "ben"lik törpüsüdür .
Nehir yatağı misali ; aktıkça temizlenen temizlendikçe berraklaşan netleşen ...

Sessizliğe gömülüp düşünme haline geçiş yapmak kademe kademe, insanına göre
değişkenlik gösterebilir .
Kimi zaman hayrâ alâmet kimi zaman ise kızılca kıyamet !

Hayrâ alâmettir çünkü; kendimize özümüze ayna tutmamızı sağlar.Kabullenmeler yavaş
yavaş yayılır.Duygularımızı daha derinden hissetmeye başlarız.
Her an'ın değerini daha iyi anlar, endişeye "dur"deriz ve daha düzgün yapıcı kararlar alırız.

İçsel gücümüzü, maneviyatı keşfederek sorunlara daha yumuşak ve çözümcü yaklaşırız.
İsteklerimizi makul bir şekilde frenleyebiliriz ...

Kızılca kıyamettir çünkü; geçmişe duyulan kızgınlık ve pişmanlık haline bürünmüştür kişi. Yaptıklarını sorgulayan kendinden utanç duyan bir ruh hali .
Zaman içerisinde deforme olmuş gençliğinin nerelerde harcandığı ve bu sonuçların
bu alemde tezahür etmese dahi berzah aleminde karşımıza nasıl, hangi cezalarla çıkarılacağı kaygısı.

Edep başlığı altında ruha işleyen sükûnet, vicdanımızı bu sorularla her saniye sorgular
ve devamında beynimizin en ücrâ köşelerinde dahi kızılca kıyametler kopar.

Evet .
Yaşadıklarımızı söz ve fiiller kapsamında gerçekleştirirken oturup düşünmemiz gereken
durumları dahi gençlik ve yaşam tarzımıza kurban edip, geçen her dakikayı buruşturup çöpe attık . Oysa ki ne çok şey kaybettik.

"Düşündükçe sessizlikte boğuldum, çırpındıkça sessizliğe dokundum " ...



SESSİZLİĞE  DOKUNDUM !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin