Her gün yeni bir başlangıçtı onun için. Ne yaşamaktan usanmıştı ne de yaşatmaktan . Oysaki bu sırlı hayatta sadece ve sadece yaşatmak isterdi yaşamaktan ziyade.
Sabahın gün doğumlarıyla renklendirirdi hayatını. Kirpiklerini açar açmaz gün ışığı dolardı kalbine karanlığa inat. Gözü , yüreği beyni aynı anda çalışmaya başlardı . Doğduğu günden beri çalışan organları artık yorgundu ama ölüme inat her gün yeniden dirilirdi o.Çevresinde onu sevenlerde vardı üstelik.Sevmeyenleri de eksik olmazdı.Ama o bunları kafaya takmazdı desek yalan olur.O her şeyi kafaya takardı. Aslında bu bir tezattı. Böylesine yaşamı seven insanları yaşatmayı seven birinin kafasına bir şeyleri takması.Belki de bu da tezat sayılmazdı.Çünkü hayat zaten tezatlar yumağı değil miydi? Hayat varsa ölüm de vardı.Asıl olanda bu değil miydi ? Varlık ve yokluk.O varlık alemindeki yokluktu.O varlık alemindeki yokluktu.Bunun bilincindeydi elbet.
Sadece neyi ne kadar yapacağına karar verememişti bu hayatta.Ne kadar şu anı yaşamalıydı ne kadar geçmişi yaşatmalıydı?Ne kadar dün ne kadar bu gün olmalıydı hayatında. Her gün bu ikilem arasında gel git yaşardı.Ömrünü birileri için tüketmekten kendine kalan artıkların arasında bir gün sivrilip çıkabilecek miydi ? Kasımpatı gibi ben de varım bakın diye etrafındaki insanlara bütün yenilmişliğiyle sesini duyurabilecek miydi ? Neyse dedi kaç bin defa düşündüğü bu kısır döngüyü bir defa daha düşünmekten kendini alıkoyarak.
Hayatında geriye saydığı günlerden bir gün daha bu düşüncelerle başladı.
Gün içinde, o kadar kendisinden uzaklaşırdı ki . Birilerinin iş arkadaşı , birilerinin memuru , birilerinin velisi , birilerinin müşterisi , birilerinin emir vereni, birilerinin emir alanı, birilerinin dinlediği, birilerinin dinlemeye bile tenezzül etmediği farklı kimliklere bürünürdü . Asıl olan acaba hangisiydi ? Onca yıllık hayatında bunu bile anlayamadı . Kendine biçilen kimlikler içinde kendi kimliği eridi , eridi .
Gün bitimlerini hep severdi . Çünkü gecede tekrar cevabını bulamadığı sorusuna dönecek, düşünecek, düşünecekti, düşündükçe büyüyecek, derinleşecek ,bölünecek ,çoğalacaktı .
Evet sizce ne ne kadar ?
Yaşamak ne kadar ölüm ne kadar ? Yaşatmak mı yaşamak mı asıl olan ?