3. Bölüm

1.7K 139 81
                                    

İlk kedi çocuğun nasıl üretildiğini henüz bilmesekte şuan nasıl ürediklerini biliyorduk. Kedi çocuklar üremek için başka bir kedi çocuğa değil bir insanoğluna ihtiyaç duyarlardı. Gri olanlar aralarında ilişkide baskın olan tek kedicik türü olsada aralarında az bir miktarda olsa  pasif olmayı seçen kediciklerde bulunuyordu. Ama onlar malesef hamile kalamıyordu. Peki ya siyah yada pembe olanlara ne demeli, eli eline değince bile hamile kalma potansiyeline sahip olabilirlermiydi yoksa bir evde 6 kediçocukdan  aşağı çocuk bulunmayışının başka bir açıklaması olabilir miydi?
Kai onlarla toplu taşıma araçlarında karşılaşsa bile en az bir metre arada mesafe bırakmadan oturmuyordu. Şimdi ise aynı odada hatta aynı yatakta -baya yakın bir şekilde- yatmak zorunda kalmıştı. Annesinin sözleri elbette tüylerinin diken diken olmasını sağlayacaktı...

Annesinin başka alaylı sözlerine dayanamayacağını bildiği için  kapının önünde kısa bir vedalaşma seansından sonra kapıyı arkalarından kapatmıştı. Annesinin sözlerinden sonra tüyleri ürpermişti. Şuan yukarda odasında duran kediçocuğa benzer minik baş belalarının üzerine tırmanmak için üstünü başını darmadağan ettiği görüntüler gözlerinin önünden kısa bir film şeridi gibi geçtiğinde tiskinerek kafasını salladı.

"Asla! asla!"

O kedi çocuğa fazla yakınlaşmaması gerektiğini aklına not ederek odasına gitmek için merdivenleri çıkmaya başladı. Dün gece ki kedi çocuğun mırlamaları zihnine dolduğunda aslında çokta kötü bir görüntü olmayacağını düşünmüştü. Ama hemen bu fikirden vazgeçti çünkü o rahat ve sakin hayatını seviyordu bir kedi çocuğa bağlanarak bütün hayat amacı oymuş gibi ona hizmet etmek istemiyordu. Daha öncede olmuştu coğu arkadaşı denemek için siyah birer kedi çocuk sipariş etmişti. Kai'yede teklif etmişlerdi ama hemen bu fikri reddetmişti. Onlara göre bir sex kölesi fikri cazipti ama şuan baktığında görünen tek şey sahip-köle ilişkisinin tersine dönmesiydi. Arkadaşları kediçocukları ne derse yapıyor onları üzmemek için ekstra özenli davranıyordu. Kai asla onlardan biri olmayacaktı.

Düşünceler arasında odasına girdiğinde kedi çocuk ortalıkta görünmüyordu. Yatağın yanında ki bir kutunun içi tamamen çıkarılmış ve etrafa dağılmıştı. Siktiğimin kedisi bela olmaktan başka bir işe yaramayacakmıydı.

Kai, dağılan eşyaları toparlamak için sinirle bir kaç adımda ileri gittiğinde Sehun'u karton kutunun içinde, kuyruğunu göğsüne çekerek top gibi kıvrıldığını görmüştü. Kutu uzun vücuduna göre biraz küçük olduğu için iyice büzülmüştü. Bunu duymuştu kedi çocuklar kutu gördüler mi değerli bir mücevher bulmuşlar gibi davranıyorlardı.

İşte yine oluyordu etrafı dağıttığı için sinirle bağırıp çağıracakken kedi çocuk sadece varlığıyla bile bütün sinirini alıp götürebiliyordu. Kai, Sehun'u izlerken hafifçe tebessüm etti.

"Sehun" Sakince adını seslendiğinde kedi çocuk titreyerek gözlerini aralamıştı. Kedi kuyruğuna sıkıca sarılmış baygın gözlerle, başının tepesinde bekleyen Kai'ye bakıyordu.

"Neden bir kutunun içinde yatıyorsun?"

"Huh" Sehun etrafına bakındığında mırıldandı ve yavaşca kutunun içinde oturur pozisyona geldi. Kutulara karşı bir zaafı vardı. Ne kadar kedi-insan da olsa kedi genleri yüzünden bu tarz şeyleri sevebiliyordu.

"Hadi kalk annem sana yemek vermezsem beni öldürebileceğini söyledi"  Kai söylerken Sehun kedi kulaklarını kaşıyordu. İki gündür kedi kulaklarına masaj yapılmadığı için sürekli kaşınıyordu. Sehun yemek kelimesiyle  birlikte birden ayağa fırladı.

"Yemek mi?"

"Evet" Kai mutfağa gitmek için arkasını döndüğünde söyledi. Kedi çocuklar ne yerdi hiç bir fikri yoktu. Her zaman kendine hazırladığı kahvaltıdan yapmaya karar verdi. Çok fazla düşünmesine gerek yoktu o ne yaparsa yemek zorundaydı kedi çocuk diye ayrı muamele yapacak değildi.

CatBae (KaiHun)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin