Bugün hastaneden çıkıyordum. Uzun yıllar hastanede tedavi görmüştüm. Ağır bir hastalığım vardı ve sonunda tedavim olumlu sonuç vermişti, iyileşmiştim. Annem eşyalarımı hazırlıyordu, bende üstümü giyindikten sonra çantamı alıp odadan çıktık. Arabaya doğru giderken birisi hızla bana çarptı daha ne olduğunu anlayamadan kendimi yerde buldum. Bana çarpan çocuk belki milyon kere özür diledi. Kolumdan tutup ayağa kaldırdı ve yine özür diledi. Yüzüne bakmadan "Sorun değil" dedim ve arabaya bindim.
Eve gelmiştik, evimi, odamı çok özlemiştim. O kadar yıl hastane duvarlarından başka bir şey görmemiştim, hastalıktan değil belki ama sıkıntıdan ölebilirdim. Üstümü değiştirip dışarı çıkma kararı aldım. Gezmeye, dolaşmaya ihtiyacım vardı, temiz hava almaya..
Annem "Biraz acele etmiyor musun kızım" diye sordu. "Hastaneden daha yeni çıktın ne bu acele?" dedi. Anneme "Artık özgür olmak istiyorum. Gökyüzünü görmek, arabaların sesini duymak, caddelerde kaybolana kadar yürümek istiyorum. Yaşamak istiyorum anne. Yaşadığımı hissetmek istiyorum. Ve bunu 1 dakika bile geçmeden yapmak istiyorum" dedim ve annemi öpüp dışarı çıktım. Sokakta tek başıma dolaşıyordum. Ne kadar yürüdüğüm hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Evden baya uzaklaşmış olmalıydım. Birden çığlıklar duymaya başladım. Sesin olduğu tarafa ne olduğuna bakmaya gittim. Ortalık savaş alanı gibiydi bir sürü kızlar vardı. Yanlış duymadıysam "Austin Mahone" diye bağırıyorlardı. Austin Mahone, neydi bilmiyordum. Bir tek Justin Timberlake'i biliyorum ben. Merakla bir adım daha attım ve kapıdan bir erkekle korumaları çıktı. İçimden "Bu çocuk için miydi bu kadar çığlık" diye geçirdim.
Kızlar onu parçalayacak gibiydi. Korumaları kızları zor zaptediyordu. Gördüğüm manzara karşısında hayrete düştüm ve yoluma devam ettim.
Yürürken bu ne saçmalık diye düşünüyordum. Sonuçta oda bir insan bu kadar şeye ne gerek var. Tam karşıdan karşıya geçecekken araba geliyordu. Durup geçmesini bekledim. Önümden geçerken arabaya baktığımda pencereden biri bana bakıyordu. Yüzü tanıdık gelmişti. Sanıyorum bu az önceki çocuktu. Ve bana gülümsüyordu. Bana mı gülümsedi gerçekten? Niye gülümsedi ki? Yoksa beni hayran falan mı sandı? Valla üzgünüm tatlım ama ben seni tanımıyorum bile. "Her neyse Selena yürü artık dikildin kazık gibi yolun ortasında" diye içimden geçirerek yoluma devam ettim. Rachell ve Beccayla buluşup bir cafeye gittik. İlk defa hastane dışında bir yerdeydik.
***
Sabah, arkadaşlarımın üstümde depinmeleriyle uyandım. İnsan gibi uyandırsalar olmuyordu sanki! Rachell yatakta zıplayarak "Hadi kalk, hadi kalk, hadi kalk, hadi kalk" diye bağırıyordu, yastığı aldığım gibi kafasına geçirdim ve "Zıplayıp durma şu yatakta içim dışıma çıktı" dedim. O da bu sefer yatağa oturarak "Hadi kalk, hadi kalk, hadi kalk, hadi kalk" demeye başladı. Oflayarak "İki dakika sussan olmuyor dimi Rachell" dedim. Rachell "Hayır efendim susamam hemen o yataktan kalkıyorsun" dedi. Yastığı yine kafasına fırlattım "Tamam Allah'ın cezası kalktım, yeterki şu cırtlak sesini kes!" dedim ve banyoya girip elimi yüzümü yıkadım sonra odama tekrar döndüm. Becca dolabımı karıştırıyordu benim geldiğimi görünce bana dönüp "Hadi bunları giy dışarı çıkıyoruz" dedi kıyafeti elime alıp bir kenara fırlattım ve "Dışarı çıkmak bugün planlarımın arasında yok" dedim. Rachell bana dönüp dudağını büzerek "E hadi ama biz arkadaşımızı özledik vakit geçirmek istiyoruz" dedi. Omuz silkerek "Evde de vakit geçirebiliriz" dedim. "Hem dün buluştuk zaten bugün evde olalım" diyerek en masum tavrımı takındım. Becca "Of çok sıkıcısın Sel hadi değiştir şu üstünü nazlanma" dedi. "Bari bir kahvaltı etseydim" diye mırıldandım. Rachell yataktan kalkarak "Boşver kahvaltıyı dışarda ederiz" diyerek yanağımı sıktı ve odadan çıktı arkasından Becca da çıktı bende söylenerek üstümü değiştirdim. Aşağı indiğimde kızlar kapının önünde bekliyorlardı. Beni görünce "İşte astsolistimizde geldiğine göre artık kahvaltı yapmaya gidebiliriz" dedi Becca beni kolumdan tuttuğu gibi dışarıya çıkardı. Evimizin yakınlarında bi cafe vardı oraya gittik.
Yerimize oturup sipariş verdikten sonra konuşmaya başladık.
Benim aklıma nedense birden dünkü olay geldi ve "Austin Ma.. ımm neydi.. ma'lı başlıyordu işte Austin Bilmemne onu biliyor musunuz?" diye sordum. Rachell "Mahone mi?" diye bağırdı. Kız birden heyecanlandı. Deli gibi hareketler yapmaya başladı olduğum yerde gözlerim faltaşı gibi açılmış bir şekilde onu izliyordum "Austin bir dünya harikası, o.. o.. nasıl desem ki tapılası varlık, o kadar tatlı ve yakışıklı ve sevimli ve sexy ki.. Ah keşke benle evlense.." dedi. Hayretle Rachell'ı izliyordum "Kafayı yemişsin sen" dedim ve suyumdan bir yudum aldım. Becca beni dürtüp "Asıl sen kafayı yemişsin kızım onu bir tanısan!" dedi. Tam "Aman eksik kalsın" diyecekken birden yerimden sıçradım. Rachell deli gibi bağırıyordu, çığlık atıyordu, koluna vurarak "Kızım iyice sıyırdın sen, ne diye bağırıyorsun?" dedim. Rachell beni tınlamayarak koşmaya başladı. Kahverengi saçlı bir oğlanın olduğu masaya gitti. Becca da anında oraya uçmuştu.
Oğlanı öpücüklere boğmuştu oğlanında ağzı kulaklarındaydı. Bunlar ne yapıyordu böyle? Sinirle ayağa kalktım, tam yanlarına gidecekken olduğum yerde kaskatı kesildim. Bu oydu! Dünkü çocuk, bana gülümseyen, ünlü çocuk. Nedense içimdeki sinir dahada arttı. "Neyse" diyip sinirimi yatıştırmaya çalıştım ve kahvaltımı etmeye başladım.
.Becca ve Rachell hala yanlarındaydı ikisininde beti benzi atmıştı, onu neden bu kadar çok seviyorlardı ki? Omuz silkip kahvaltıma devam ettim. Arada onlara bakıyordum. Çocuğun ağzının içine girmişlerdi. Birden onunla göz göze geldik beni görünce gülümsedi, aynı dünkü gibi! Beni tanıdı mı yoksa? Nerden tanısın ki.. Günde milyon tane kız görüyordu. Hala bakıyordu. Bakmaya devam ediyordu. Birden ağzımdaki lokma tabağa düştü. Rezil oldum kesinlikle rezil oldum kızardığıma eminim şuan. Ona tekrar baktığımda kahkaha atıyordu. Domates olduğuma eminim şuan. Ne kadar ahmaksın Selena! Alay konusu olacaksın şimdi! Aradan 15-20 dakika geçmişti gerçekten canım sıkılmaya başlamıştı. Resmen beni unutmuşlardı, gerçekten çok sinirlenmiştim. Kanka falan mı oldular bunlar ya. Niye kovmuyorki yanlarından onları..
Bir imza almak bu kadar uzun sürer mi imzanı al gel işte yeter ne diye uzatıyorsunuz? Bu düşüncelerimden kurtulmamı o çocuğun bakışı sağladı. Yine bakıyordu bu sefer gülmüyordu. Bende ona bakıyordum. Ne diye bakıyorsun Selena çevir kafanı, çevir. Çevir! Bakma! BAKMA! Yanlış anlayacak şimdi. İç sesim böyle desede ben bakmaya devam ediyordum. İçimden onu dövmek geliyordu. İkimizde ciddiyetimizi koruyorduk.
Huzursuzlanmaya başladım. Çevirsene be kafanı bakma bana! Oflayarak kafamı çevirdim. Tekrar ona baktığımda ufak bir tebessüm oluşmuştu suratında. Bende suratıma yapmacık bir gülümseme koydum ve kafamı tekrar çevirdim.
Kahvaltımı artık bitirmiştim aradan bir 5-10 dakika daha geçmişti. Bunlar sanırım gerçekten kanka oldular. Sinirle yerimden kalktım. Onların o tarafa bakmadan kapıya doğru yürüdüm. Becca beni görüp "Hey Selena!" diye bağırdı. İçimden beni gördüğü için küfrettim. Dönüp onlara baktım. Becca "Nereye gidiyorsun? Bize katılsana Selena" dedi. Sinirimi belli etmemeye çalışarak "Hayır Becca sağol siz takılın ben eve gidiyorum" dedim. Tam gidecekken Austin "Gitme sende katıl bize" dedi. Durup ona baktım. Gülümsüyordu. Gerçekten sinirime dokunmaya başlamıştı. Ona noluyor ki? Ünlüysen ünlülüğünü bil. "Neden takılayım ki?" dedim. "Neden takılmayayasın ki?" dedi Austin. Kendini beğenmiş diye geçirdim içimden. "Sizinle olmam için hiçbir neden göremiyorum" "Ama arkadaşların burda" "Onlar beni 1 saattir tek başıma bıraktı. Eve bensizde gidebilirler. O yüzden hoşçakalın." dedim ve Austin'e bir bakış fırlatıp oradan ayrıldım. Cafeden biraz uzaklaşmıştım, yolda yürürken arkamdan bir ses duydum...
ARKADAŞLAR UMARIM BEĞENİRSİNİZ :)))))))))))))) BU ARDA BİRAZ UZUN YAZDIM YENİ BÖLÜM +5 VOTE DE GELİR