final

48 3 0
                                    



Artık hikaye felan yazmıyorum belki farkettiniz belki etmediniz ama  bu hikayeyi sondan bi önce bıraktığım için merak edenler olmuştur diye düşündüm olay akışları çok uyumlu değil ve hızlı ama hikaye de sade ve duyguya daha çok hakim hikayemdi bu yüzden çok yaptıklarıyla değil hissettikleriyle alakalı olmasını istedim umarım beğenmişsinizdir.


"Calum ben geri döndüm,artık seninleyim." dedi Fiona,farklı görünüyordu siyah saçları pembe olmuştu ve onun 2 sene önce sevgiliyken saçını pembeye boyayabiliriz dediğimdeki yüzünde oluşan tiksindirici bakış aklıma geldi.Ona söylemedim. Sadece küçük ellerinin sırtımda gezinmesine izin verdim,ister istemez gülümsüyordum ona ilk çıkma teklif ettiğim parkın arka sokağındaydık,ben bunları düşünürken bir anda sırtımdaki sıcaklık kayboldu.Arkamı döndüğümde Fiona koşmaya başlamıştı,arkasından bağırdım;dönmedi.Bende koşmaya başladım ama koştukça o benden daha çok uzaklaştı ve bir anda yok oldu.


Yatağımdan aniden sıçrayarak uyandım.Ashton baş ucumdaydı ona kaçamak bir bakış attım ve üstüme bir kumaş parçası atıp "Yine o çılgın saçma rüyalarından birini gördüğünü varsayıyorum,bak Calum belkide biraz eve gitmelisin onunla konuşmalısın, halledebilirsin belki bir şeyleri..Çünkü eğer gitmezsen ve halletmezsen konser paramızın yarısını bir pskiyatriste ve ilaçlarına yatırmak zorunda kalacaksın."

Terimi bezle sildikten sonra otel odasının en uzak noktasına doğru fırlattım,Ashton haklıydı ama korkuyordum oraya dönemezdim.Çünkü olanlar göründüğü gibi değildi, mektuplarımda bile hatamdan asla bahsetmiyordum sanki sadece gitmiş olmam sorunmuş gibi yapmıştım ama sorun bu değildi ve benim Fiona ile yüzleşecek cesaretim yoktu.

Luke odaya girdi ve bana bir su uzattı. Michael hemen arkasından odaya girip bağırmaya başladı ve kendini yatağımdaki boş yere bıraktı.

  Sanki Fiona odadaymış gibi bir edayla konuştu

  "Lanet olsun Fiona senin yerinde ben olmalıydım.Şimdi bu çocuğa neler yapardım."  

Gülümsedim.

Konuşmaya halim kalmamıştı..


Giyinme odamızda,olan kalabalık her zaman başımı döndürmüştür,zaten Michael odamızda olduğu sürece asla gürültü kesilmiyor,bundan rahatsız olmuyordum ama nedense bugün bundan kaçmak istiyordum.

Ashton omzuma elini koyup yaklaştı.

"Uçak biletin hazır sen bugün çıkmıyorsun sahneye."

Elindeki kağıda baktım.

"Ashton,çok düşüncelisin ama bu hiçbir işe yaramayacak."

Ashton omzuma baskı uyguladı.

"Aylarca mektup yazdığında da böyle dedin mi hiç kendine? Şimdi sana uçak bileti veriyorum Seni; aşkına götürecek ve sen istemiyor musun Calum?Denemezsen asla bilemezsin.."

Biraz düşündüm ben Fiona'yı seviyordum ve bunu göze alabilirdim.

Biletleri sakince elinden aldım ve arabamın anahtarını Michael'ın yediği muz kabuğunun altında bulduğumda biraz sinirlenmiştim ama sorun yoktu bir şansım vardı.


Sonunda onun evini bulduğumda elimi nereye koyacağımı şaşırmıştım önce arkama sonra önüme alıyordum söyleyeceklerimi tekrar ediyor, beğenmiyor farklı cümleler kuruyordum.Nihayetinde, zile bastım.Fiona annesizdi,babası ise sürekli yurtdışındaydı her zaman ki gibi evde büyük ihtimalle sadece o vardı.

Kapı yavaşça açıldı,

Aman tanrım,hala çok güzel

daha güzel,

Koyu kahverengi gözleri beni gördüğü için kocaman olmuştu ama bu iyi bir şaşkınlık değildi.

"Fiona-"

dememle yüzümde bir acı hissetim.Yüzümdeki acının sebebi bana vurmasıydı,belki de duygularımın bir yansımasıydı?

Ona kızmadım,çünkü ben ona giderken hala onun olduğumu söylemiştim.

Ama söz tutmak konusunda berbatımdır.

"Calum defol artık sana bakmak bile istemiyorum." diye çığlık atarcasına konuştu ve kapıyı sertçe yüzüme kapattı.

Donup kalmıştım.

O kadar güzeldi ki sesi bile..

Vanilya kokusu içime dolmuştu.

Bunları düşünürken hareket etmem gerektiğine karar verdim ve yakınlardaki bir ağaca tırmandım,küçükken benim sporum da buydu işte.Ağaca çıktıktan sonra bağırmaya başladım.

"Fiona eğer kapıyı açmazsan atlarım buradan."

Fiona odasındaki balkona çıktı.

"Bunu yapmayacaksın Calum." dedi az önceki haline göre daha sakindi ama hala nefret doluydu.

*Ve hala aynı güzellikteydi

"Gerçekten mi?"

Kendimi bırakır gibi yaptım.Ve anında bağırmaya başladı.

"Calum dur yapma!"

Gözlerimi kısarak gülümsedim.

"Beni dinleyecek misin? Hala vanilya kokuyorsun bu arada Fiona Lindemann."

Gözlerini kıstı ve derin bir nefes aldı.Bunu hep sinirlendiğinde olayları kontrol altına almak için yapardı.

"Calum, seninle konuşacak hiçbir şeyim yok sen gittin,hayatında benim yerime etkileyici kızların olmasını,ışıklar altında olmak istedin.Başta sana kızmıştım ama şuan umrumda bile değil Calum.Hatta sana bu konu da kızmıyorum bile.Benim canımı acıtan, sadece senden ayrılalı 1 hafta olduğunda beni arayıp özlediğini söylediğin gün kızın biriyle uygunsuzca kulüpte çekilen fotoğraflarındı.Başta canımı gerçekten çok acıttı ama sonra biriyle tanıştım ve gittiğin için mutlu oldum.Şimdi sana parıltılı hayatında başarılar.Ve eğer gelmek istersen 1 ay sonra sevgilim de bu eve taşınmış olacak belki o zaman ziyarete felan gelirsin." kollarını anlamsızca savurdu ve geriye doğru çekildi.

Nefes almakta zorlanıyordum.

Ellerim titremeye başlamıştı.

Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı ve durduramıyordum.Konuşmaya çalıştım.

"Fiona ben sana zarar vermek istemedim sadece çocuktum.Hata yaptım ama çok pişman oldum.Lütfen beni bırakma.Lütfen ona gitme.Fiona lütfen affet beni."

"Calum sen o hataları yaparken ve ben izlerken bende çocuktum.Ve sen bana acımadın.O günden sonra aramadın bile beni kaç yıl geçtikten sonra mektuplar yazmaya başladın ve bir anda evimin önüne geldin.Ben seni sevdim diyelim,sana nasıl güvenebilirim ki?Biz olmayız Calum.Lütfen daha fazla zorlama."

Fiona ağlayacaktı.

En son bu bakışı babasıyla kavga ettiğinde ve umursamadığını söylediğinde atmıştı,sonra delice ağlamıştı ve onu uyuyana kadar gözyaşlarını silmiştim.

"Beni bırakamazsın.Buna izin vermem."

Fiona arkasını döndü ve gitti.

Ve ben dengemi kaybettim.

Düştüm.


Göz kapaklarım gözlerimin üzerinden yavaşça kalkarken etrafa bakındım sağımda Fiona'yı uyurken gördüm.Rimeli dağılmış yanakları simsiyah olmuştu,dudakları hala pembeydi ve dolgunlardı,onu öpmek istedim 

Tanrım,

o çok güzel .


where did you go,my love || CalumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin