Merhaba arkadaşlar.
Bu kitabı daha önce yayımlamıştım ama bütün bölümleri sildim çünkü yüzeysel olarak konuyu değiştirmesem de karakterlerin adları ve birkaç şeyi değiştirdim.Zaten okudukça anlayacaksınız.Yeniden okumaya başlayanlara değil bu sözüm,sizin için değişen bişey yok :)
Aslında silip silmemek konusunda çok kararsız kaldım.Sonuçta bütün okunmam gitti.
Sonra "Zafere giden yolda çekilen her çile kutsaldır""diye düşünerek bi anda bütün bölümleri sildim.
Umarım beğenirsiniz.Ruhumun ateş almış uzuvlarına kendini bilinmezliğe kitlemiş gırdap,kahveremgimsi saçlarına çarparken acı varlığını tekrar tekrar benliğine nakşediyordu.
Biz küçükken hep büyümek isterdik...Büyüdükçe de büyümenin bir anlam ifade etmediğini anlamak uzun sürmedi,böylece hayattan ilk darbemizi yemiş olduk.Büyüdüğümüzü hissettikçe de hep küçülmek istedik,küçülüp hayatımızın en güzel evrelerine geri dönüp bütün acılarımızı sineye çekmek istedik.Peki çektiğimiz acıların geçeceğine gerçekten inandık mı?Ben inanmadım.
Hiçbir zaman.
Küçükken büyümekte istemedim,büyüyüp çekmeyi sevdiğim acımdan uzaklaşmak istemedim belkide.Varlığını sürdürmesini istediğim acının kucağına zayıf benliğimi düşürdüm.Acı beni çareden tek şey.
Beni.
Ben Mina.
Mina Mirkelemoğlu.
Annesi doğumunda ölmüş,babası İstanbul'un en zenginlerden ama babasının verebildiği tek şey para olan 17 yaşında itinasız acıların hepsini omzuna yüklemiş bir kız...
Küçükken annemin yokluğunu ruhumda en çok da kalbim de hissederdim.Onu hissetmeyi severdim,bu yüzden de büyümeyi hiç istemedim.Nedense büyüdükçe anneme karşı olan hislerimin azalacağını düşünürdüm.Azalmadı.
Alıştım,hemde acı çeke çeke.
Anne;acı ve yokluğuna iğrenç bir alışmışlık...
Baba;sevgisiz ve iğrenç bir hissiyat...Hayatın bütün yükü senin omuzlarındayken,o yükü senin sırtından alıp kendi sırtına yükleyen adam değil miydi baba?Yoksa sırtına daha çok yük yükleyen miydi?
Sahi neydi baba?
Peki tekrar acılarımı gün yüzüne çıkarıp soruyorum;Anne neydi?Ben bu soruyu cevaplandıracak kadar bile annemi göremedim,o duyguyu bilmiyorum.Hiç normal bir insan gibi yaşayamamıştım,hayatımın tek getirdiği şey acıydı.Bunu söylemekten bile bıktım !
Ne onlarca arkadaşım var ne de benimle gülüp,üzüldüğümde "ben yanındayım kızım"diyecek bir babam...Belki de sırf bu yüzden kendimi insanlardan soyutlamıştım.Kimseyle kolay kolay konuşmayan,konuşsa bile göz teması kurmayan özgüvensiz bir kız olsanız insanların sizi diğer insanlardan ayırması ve kendinizi onlardan soyutlamanız çok da zor olmaz.Tek arkadaşım;Yağmur.
Acılarımı bilen tek kişi,beni olduğum gibi kabul ettiği için benim gözyaşlarımı kendi gözyaşlarıyla eşdeğer tuttuğu için o en yakınım.
Bitti mi?
Hayır.Volkan.
Sevgilim desem inanır mısınız?İnanın o zaman.Volkan benim sevgilim,yaklaşık bir senelik.Yağmurdan sonraki tek güvencem...
Beni sarıp sarmalayan,gözlerinde gerçeği gördüğüm tek erkek.
Lise son sınıf öğrencisiyim.İstanbulun en iyi özel okullarından birinde okuyorum.Bir şeyler için çabalıyorsam da bu derslerim ve okulum.Bu arada okuduğum okul da burslu olarak okuyorum,bu babamın verebileceği bazı şeyleri kendimin elde edebileceğini gösterdiğim nadir şeylerden biri.
Ben hala annesini kalbinde yaşatan,babasının hayatında yaşamak zorunda olan kendini arayan o küçük çaresiz kızım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIKMAZ
Teen FictionÖlümün gölgesi üstüne düşerken geçmişi aklının köşelerini bıçakla oymuştu. Babasının hayatında olmasına rağmen yokluğuyla gözlerini aralamış,ruhunda ki acıları tekrar tekrar kanamaya yüz tutmuş kendini uçuruma bırakan bir kız... Annesinin ruhu hep b...