Yüksek sesle düşünsem, sürekli bu ismi tekrarladım, ağzımdan dökülen sözler bir kuşunki kadar tekdüze ve sınırlı olurdu; eskiden insanken kuşa dönüşen ve ötüşü bir zamanlar sevdiği kadının isminin aralıksız tekrarından ibaret olan masal kuşuna benzerdim. O ismi kendi kendimize söyler ve yüksek sesle telaffuz etmediğimizden, adeta içimize yazarız; isim beynimizde bir iz bırakır sanki, sonunda beynimiz, üzerine yazılar çiziktirilmiş bir duvar gibi, sevdiğimiz kişinin binlerce kez yazılmış adıyla tamamen kaplanır. Mutluyken bu ismi zihnimize sürekli yazar, bedbahtken daha da çok yazarız. Zaten bildiğimiz şeyden fazlasını bize vermeyen bu ismi tekrarladıkça, sürekli yenilenen bir tekrar ihtiyacı duyarız, ama sonunda bir bıkkınlık çöker üstümüze.