Sen yazarsın diyorlar...
Sen yazarsın , duyguyu en derin denizin taşlarının arasından çekip çıkarırsın , sıradan insanların göremediği görüpte anlatamadığı herşeyi , her tümceyi sen en dokunaklı şekilde anlatırsın diyorlar. Sen, hüzünü, acıyı, tatlıyı insanın yüreğine tek kelimeyle bırakabilirsin sen yaparsın diyorlar. Hayır değiliz. Aslında değiliz. Ben asla o kişi olamadım en azından. Ben sadece hissettim, yazdım. Kimi zaman yazdığım kadar okunmadım yada ünlü olmadım da tüm tümcelerim değer görsün. Göremedim değeri ama yazdım usanmadım. Neredeyse hepimiz böyle değilmiyiz zaten? Bir fincan çayın yanındaki kurabiye gibi seçiliyoruz. Tercih eden o kurabiyeyi yiyor, bazısı tatmıyor bile. Sanırım ben tadılmayan taraftayım. Yani profesyonel olarak bakarsak üç yıldır yazıyorum ve hiç tutulmadı bildiğim kadarıyla. Belki de ne bileyim... Kendimi gördüğüm kadar iyi yazamıyorumdur. Belki bi kötü çocuk iyi kız hikayesi yapmadığım için benim "ÇAĞRI" m basılmıyordur.. Evet. Bir kitap basmayı düşünüyorum ve bunun için yaklaşık üç yıldır çaba gösteriyorum. Bulduğum her boş anda bi sayfa daha çıkarıyorum dosyasına. Bu bölümü şuan neden yazdım inanın bunu bile bilmiyorum. Belki içimdeki çocuk edebiyat yapmak istedi. Belki ufak bi isyan dolu merhametsiz kağıtlarda. Yapamayız. Olmuyor. Biz olduğumuzdan farklı olamayız. Maskeler gibi bir yanımız gülerken diğer yanımız ağlamaya yüz tutamaz. Bir şarkı tutar dilimiz bazen söyler bazen söyleyemez. Bıçak gibi keser kağıt parçası haline gelmiş duygular. Benim beyazım kağıt siyahım kalem mavim yoktur. Ne bu yaşamla olan derdimiz? Birdaha mı geleceğiz yahu fani alamete? Yada vücudunuzun ruhunuza emaneti? Derdimiz var evet ama hayatla değil bizle. Sen ben ve içimdeki sesler. Demiş ya bir ben var benden içeri diye.. Var elbet. Seninde vardır susmayan biri. Kes sesini soğuk kış üşütme yüreğimi. Kes sesini çağrı... Bir gün gelir seninde adın duyulur sesi boğuk birinden. Ve bir gün gelir benide yolda çevirirler aaa sen o sun diye. Her ne kadar sen kötü çocuk ben saf kız olamasakta bizde biliniriz ölmeden cihanda. Zaman kağıt kalem tükenmez ya? Ama ben tükenirim belki. Belki biz tükeniriz. Tükeneceğiz deniz gibi...