Bölüm 1

1.5K 23 7
                                    

Alarmın sesi bilmem kaç defa beynimde yankılanırken sonunda kolumu kaldırıp telefonun alarmını kapatmayı başarmıştım. Yataktan sakin hareketlerle kalkarak küçük odamdan çıkıp tuvalete doğru ilerledim. Kapıyı açıp rutin işlerimi hallettikten sonra aynada gördüğüm aksime baktım. Gerçekten merak ediyordum dün uyumadan önce bukle bukle duran güzel saçlarıma sabaha kadar ne yapmıştım da bu duruma gelmiştim. Merak konusuydu. Tuvaletten çıkarak odama tekrar girdim okul formamı giyip saçlarımı da taradıktan sonra çantamdan çıkardığım parfümümü de sıkmayı unutmamıştım. Odamdan çıkmadan önce babamın masama bıraktığı okul harçlığımı alarak evin kapısına doğru ilerledim. Siyah uzun montumu üstüme geçirirken şimdiden dışarıdaki havaya karşılık üşümüştüm. Ayağıma kar botlarımı geçirerek evden çıktım. Yine bütün gerizekalıların özenle seçilip toplanmış olduğu okula gidecektim. Ağzımdan istemsiz bir off çıkarken yerdeki karlardan dolayı yavaş adım atmak zorunda kalıyordum.  Cebimden telefonum ve en sevdiğim turuncu kulaklığımı takıp bir şarkı açıp ellerimi tekrar cebime koymadan montumun şapkasını da kapatarak ellerimi cebime koydum. Artık tamamdım. Durağa vardığımda yaslanarak okula giden otobüsü beklemeye başladım. Okula gitmekten de tekrar eve dönmekten de nefret ediyordum. Ne evde ne de okulda mutlu olamıyordum. Evde buna ailem izin vermezken okulda da gerizekalı sürüsü izin vermiyordu. Gerçi ben okul hayatımda da özel yaşantımda da kendini biraz soyutlayan bir kızdım. Henüz 17 yaşında olmama rağmen kendimi hepsinden beş altı yaş büyük hissediyordum. Beni okuldaki ve evdeki yaşantımdan kurtaran tek kişi Sercan'dı. İyiki vardı gerçekten o olmasa ne yapardım içimi kime dökerdim bilmiyorum.

Derin düşüncelerinden kurtularak uzaktan bana doğru yaklaşan otobüsüme doğru bir adım attım. Umarım oturacak yer vardır diye umarken akbil basıp arkalara doğru yürüdüm en arka köşenin boş olmasına sevinerek cam kenarındaki yerimi aldım.

Cebimden çıkardığım telefonumdan daha slow bir şarkı açarak yolu izlemeye başladım.

...

Otobüsten inerek elimdeki telefonun saatine baktım. Saat tam yediydi. Daha dersin başlamasına yarım saat olduğunu bildiğim için direk adımlarımı yolun ilerisindeki pastaneye doğru ilerlettim. Karnımı doyurmalıydım gerçekten kendimi aç hissediyordum. Kulaklığımı çıkardım ve  "Günaydın." diyerek pastaneden içeri girip önümdeki çeşit çeşit böreklere göz attım. "Çikolatalı açma var mı?" diye neşeyle sormuştum. Umarım vardır çünkü dün yiyememiştim ve gerçekten içimde kalmıştı. "Şansına bir tane var." diyen börekçi abiye gülümseyerek "Bir de çay alayım." diyerek ilerdeki masalara doğru yürüdüm. Sırtımdaki çantamı yanımdaki sandalyeye koyarak montumun önünü açtım. Börekçi sıcaktı ve mis gibi kokuyordu. İki dakika geçmeden açmam ve çayım gelmişti. Aniden aklıma gelen hınzırlıkla cebimden telefonumu çıkarıp whatsappa girdim. Önümdeki çikolatalı açma ve çayın fotoğrafını çekip Sercan'a attım.

Günaydın ben çikolatalı açma yiyorum hani :D

Yazarak fotoğrafı gönderdim. Çikolatalı açma ikimizin de favorisiydi ve şu an onu bununla kıskandıracaktım. Telefonu kenara koyarak artık iştahla açmamı yemeye başlamıştım. Sıcak çayımı da yudumlarken içim ısınmıştı resmen. Telefonum titreyerek dönmeye başladığında gözlerimi telefona diktim.

SEROM *-*  ARIYOR...

Ağzımdaki lokmayı yutarak telefonu açtım.
"Açmanın kokusu oraya kadar geldi herhalde." diyip kıkırdadım. Onunla eğlenmeyi seviyordum.
"Sen gerçekten çok götsün." diyip gülüşüme eşlik etti.
"Lan o değilde okul çıkışı benimlesin yoksa keserim seni demedi deme." diyerek hem tehdit etmiş hemde okul çıkışı geleceğini belirtmişti. Fazla canımlı cicimli konuşmazdık hatta dışardan konuşma tarzımızı gören bizi sevgiliden çok kanka zannediyordu. "Tamam da nereye gideceğiz?"  diye soru yönelttim. "Buğra'lar çağırdı film felan izliycez işte çift takılıcaz bu gün. Bayadır yapmıyorduk değişiklik olur dedim."  İyi düşünmüştü bu fikir benim de hoşuma gitmişti. Bayadır derslerden kafamı kaldırıp ne arkadaşlarımla ne de sevgilimle bir yere gidememiştim. ''İyi düşünmüşsün hayatım. Bende bayadır dışarı falan çıkamıyordum, kafamı dağıtmış olurum biraz.'' deyip çayımdan son yudumumu aldım.  ''Tamam biz seni okul çıkışı gelip alıcaz bizde o ara evi falan hazırlarız yiyecek bir şeyler alırız, istediğin bir şey var mı? diye sordu. Biraz düşünüp sırt çantamı takarak cebimden para çıkarıp masaya koydum. Başımla selam vererek pastaneden çıkarken ''Bol bol ruffles ve kola istiyorum bir de tofita ımm bir de''

''Sütlü çikolata mı?'' diyip güldü. Bu çocuk gerçekten beni iyi tanıyordu. Neşeli sesimle ''Evett'' diyerek kıkırdadım. Yüzüme çarpan soğuk üşümemi sağlamıştı. Telefonu tutmadığım diğer elimle montumun şapkasını kapatıp tekrar okula doğru yürümeye başladım. ''Tamam ben şimdi kapatıyorum okuldan çıkmadan seni ararım gelir alırsın beni, okula geldim.'' ne kadar kapatmak istemesem de kapatmak zorundaydım, bıraksalar cidden tüm gün onunla konuşabilirdim. ''Tamam hayatım kendine dikkat et aramayı unutma. Seni çok seviyorum.''

''Bende seni çok seviyorum bitanem.'' diyip telefonu kapatarak okula girdim. Bir üst kattaki sınıfıma doğru çıkarken şimdiden sınıfın kasvetli havası beni boğmaya başlamıştı bile. 

Yerime geçip çantamı sıramın altına yerleştirdim. İlk dersin fizik olduğunu bildiğimden kafamı koyarak daha hoca bile gelmeden uyumaya başlamıştım. Hiç o kadının kendi kendine triplere girmesini çekecek bir durumda değildim.

...

Uyandığımda ciddi manada kendime hayret etmiştim nasıl sekiz ders boyunca uyumuştum bilmiyorum. Sanırım annemin bazen kullandığı ''Öküz.'' terimini taşıyordum. Beynim patlıyordu, çok fazla uyumuştum ve acıkmıştım. Cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım, bu gün cuma olduğundan yemek teneffüsü son dersten bir önceki teneffüs yanı şu andı.  Son derse girmeyip kaçacaktım. Ne sınıfın şımarıklığını ne de matematikçinin cırtlak sesini çekemeyecektim. Çantamı alıp koridora doğru ilerledim. Okul bahçesine çıkıp arka bahçedeki çitlere ilerledim. Kimse görmeden çantamı çitlerin diğer tarafına atıp tırmanmaya başladım. Kar nedeniyle bir ara ayağım kayar gibi olsa da hemen tutunup kendimi diğer taraftaki karların içine attım. Kendi kendime gülmeye başlarken Sercan'ı aramam gerektiği yeni aklıma geliyordu.Cebimden telefonu çıkarıp arayarak kulaklığı taktım. Ellerim üşüyordu. İkinci çalışta telefonu açarak ''Efendim yavrum.'' diyerek neşeli sesiyle cevap verdi. '' ben okuldan kaçtım, beni alabilir misin?'' diyerek sevimli sesimle konuşmaya başladım. Tabikide o bu numralara kanmayacak kadar akıllıydı ama denemekten zarar gelmezdi. ''Off Beray caddedeki durakta bekle 20 dakikaya ordayım. Hesabını gelince kesicem heveslenme.'' diyerek telefonu kapattı. Caddeye çıkıp durağa doğru ilerledim. O beni affederdi çabucak biliyordum. Zaten okuldan kaçmak da sürekli yaptığım bir davranış değildi. Ellerimi cebime koyarak beklemeye başladım.





Her Şey YolundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin