Her Son Bir Başlangıç

29 6 3
                                    

Çogu zaman uçurum kıyılarında gezip yükseklik korkusu olan ben kendimi kaybedip kendimi bulmaya çalışan yine ben. Benligim fìrtınaya kapılırken kalbimin sessizligi beni korkutuyordu. Henüz yirmi bir yaşındaydım. Hayatımın en güzel yıllarını yaşamak isterken hayatımın benden alacaklarını bilmeden gülüyordu gözlerim. Yerinde duramayan küçük kalbim büyümeyi ögreniyordu. Herşey üç yıl önce başlamıstı. O sabah uyandıgımda herşeyin ters gittigini fark ettim. Ekmek almaya giderken bir korna sesiyle irkildim. Henüz uyanmamış gözlerim olanların farkına varmaya çalışıyordu. Hemen dibimde duran arabanın bana çarpmak üzere oldugunu fark ettim. Adeta kalbim fırlayacak gibiydi. Sakinleşmeye çalışırken arabanın kapısı açıldı. İçinden 1.80 cm boylarında esmer kirli sakallı kocaman siyah gözlerini bana yöneltmiş şaşkın gözleriyle beni süzüyordu. Arabanın kapısını kapattı ve bana doğru yürümeye başladı. Elleriyle omzuma dokunarak merakla ve büyük bir mahcubiyetle iyimisiniz diye sordu. Kendime gelmeye çalışırken ellerimden tutarak hemen karşıdaki çay bahçesine beni götürdü. Ellerimi o kadar narin tutuyorduki adeta bir çocugun kırılmasından korktugu degerli bir oyuncagı gibi. Çaylarımızı yudumlarken bana bakan gözlerinin ne kadar güzel oldugunu fark ettim. Üzüntüsünü dile getirirken o kadar utangaç ve ürkek duruyorduki ona bakarken kalbimde ve karnımda uçan kelebeklerin heyecanı kalbimi on beş yıllık uykusundan uyandırmıştı. Bu anın hiç bitmemesini istedim. Gözlerimi ondan alıp masaya çevirdigimde çaylarımızın bitip kalkma zamanımızın geldigini fark ettim. Masadan kalkarken onu bir daha görebilecekmiydim diye düşünmekten kendimi alamadım. Çay bahçesinden çıkarken gülümseyerek kartını bana dogru uzattı ve umarım tekrar görüşürüz diyerk arabasına dogru ilerledi. Kalbimi onunla bırakarak eve dogru yürüdüm. Hala o dakikaları düşünürken bana verdigi kart gözüme çarptı. Kartın üstünde adı ve telefon numarası yazıyordu. Onca vakit adını bile sormayı unutmuştum. Adının Boran oldugunu gördüm. Onu birdaha görebilmek için dua ettim. Gel zaman git zaman aradan dört ay geçmişti. Mimarlık diplomamı elime almış iş aramaya başlamıştım. Babam bu konuda bana yardımcı olabilecek birini tanıdıgını söyledi. İşe başlayacagımın heyecanını yaşarken babamın verdigi adrese dogru yola çıkmıştım. Beni kapıda zarif yapılı güzel bir bayan karşıladı. Birlikte şirketi dolanırken karşıdan hızla gelen bir gencin bana çarpmasıyla kendime geldim. Gözlerimi açtıgımda karşımda bundan dört ay önce bana çarpan Boran'ı görünce şaşırdım. Konuştugumuzda onunda burda çalıştıgını ögrendim. Hem şaşkın hem mutluydum. Günler hızla geçiyordu. Boran ile aramızdaki bag gün geçtikçe daha da kuvvetleniyordu. Onsuz geçen dakikalarım beni hüzüne boguyordu. Onunla daha fazla vakit geçirmek her anımda gözlerime bakmasını istiyordum. Yine günlerden birgün uyandıgımda hemen yelefona sarıldım ve pnu arayarak kahvaltı yapalımmı diye sordum. Yarım saat sonra sahilde buluştuk. Bugün keyfinin olmadıgını fark ettim. Onu güldürmeye çalışıyor neşesini yerine getirmek için ugraşıyordum. Bütün çabalarıma ragmen hala mutsuzdu. Gözlerimin içine bakarak beni güldürmeye çalıştıgın için teşekkür ederim sen çok iyi bir dostsun dedi. Evet o beni bir dost olarak görüyordu. Ona neden mutsuz oldugunu sordum. Bana bir kızı sevdigini ve o kızın kendisini bir dost olarak gördügü için ona açılamadıgını söyledi. Evet hikaye basitti. Ben onu seviyordum o ise bir başkasını. Ona aşkın bir sonuç degil neden oldugunu anlattım. Yaşama nedeni...
Aradan zaman geçtikce ondan kopmam dahada zorlaşıyordu. Tek çaremin ondan bir an ònce uzaklaşmak oldugunun farkına vardım. Peki ya ona bunu nasıl açıklayacaktım. Bir iş çıkışı beni aradı ve aglamaklı bir sesle bana çok ihtiyacının oldugunu sahilde her zamanki oturdugumuz bankta beni bekledigini söyledi. Sesini duyunca çok korkmuş ve onu çok merak etmiştim. Hemen yanına gittim. Yanına ulaştıgımda hemen boynuma sarıldı ve nolur beni bırakma diye hıçkıra hıçkıra aglıyordu. Henüz ne oldugunu anlamaya çalışıyordum. Bana o kadar sıkı sarılıyordu ki o an onu asla bırakıp gidemeyecegimi anladım. Bankta oturduk ve bana onun gittigini ve asla dönmeyecegini söyledi. Onun bu halini görünce onunda birgün beni bırakıp gidebilecegi ihtimali beni kahretti. O gece
onu yalnız bırakamazdım. Bana sarılarak bu gece beni yalnız bırakma dedi ve birlikte evine gittik. Kapıdan girdigimizde bizi dagınık bir salon ve sevimli bir kedi karşıladı. Birlikte koltuga oturduk. Yaşlı gözlerle dizine uzanabilirmiyim diye sordu. Gözlerimi kırparak tabiki dedim. Başını dizlerime koydu ve saclarını okşamamı istedi. Sevdigim çocuk gözlerimin önünde bir başkası için acı çekiyordu. Ellerimi yumuşak saçlarında dolaştırıyor ve onu teselli ediyordum. Bir süre sonra gözlerim yorgun düşmüştü ve uykuya dalmıştım. Sabah uyandıgımda yalnız oldugumu fark ettim. Salonun ortasındaki masanın üzerinde bir not oldugunu fark ettim. Hızla yerimden kalkarak notu aldım ve okumaya başladım.
"Bunca zaman benimle çok iyi ilgilendin. Bana çok iyi dost oldun. Her mutlulugumda ve üzüntümde yanımdaydın. Bu gece buralarda daha fazla kalamayacagımı fark ettim. Bu şehir bana hep onu hatırlatacaktı. Bana kızma gitmek zorundaydım. Sen çok iyi birisin. Seni seviyorum.
H O Ş Ç A K A L"
Bu satırları okuduktan sonra dünyam başıma yıkılmıştı. Artık o sevdigim adam yoktu. Bir daha o kocaman gözlerine bakamayacaktım. Ne yapacagımı bilemeyecek bir vaziyette kendimi dışarıya attım. Şimdi ne olacaktı. Onun için çarpan kalbim şimdi neyi mana kılacaktı. Nefesim yetmiyordu artık. Gögsümde sıkışan kalbimin çırpınışı gözlerimin kör oluşu...
Kendime geldigimde sahilde her zamanki buluştugumuz bankta oturuyordum. Aradan gùnler aylar geçiyordu. Kendimi toplamaya çalışıyor bütün kafamı işime veriyordum. Bir yılda çok başarılı bir iş kadını olmuştum. Yurt dışına iş görüşmelerine gidiyor her geçen gün kendimi dahada geliştiriyordum. Bir gün çok önemli bir iş görüşmesi için yurt dışındaydım. Bir saat sonra toplantım vardı. Dosyalarımı topladım ve toplantı yerine dogru yürümeye başladım. Bir yandan da konuşacaklarımı düşünüyordum. Karşıdan gelen Boran'ı bile fark etmemiştim. Hızlı hızlı yürürken ona çarpmıştım. Sunum dosyam elimden fırlamıştı. Hızla dosyamı toplamaya çalışıyodum. O da bana yardım ediyodu. İkimiz aynı dosyaya elimizi attıgımızda ellerimizin degmesiyle kafamızı kaldırıp göz göze gelmemiz bir oldu. O kocaman gözlerine baktıgımda onu tanıdım ve aslında herşeyin ilk günkü gibi oldugunu ve onu hala unutamadıgımı fark ettim. Dosyaları bırakıp hemen birbirimize sarıldık. Onu o kadar çok özlemiştimki kopmak istemedim. Peki şimdi ne olacaktı. Ona nasıl davranmam gerekiyodu. Ben bunları düşünürken onun parmagındaki alyans gözüme çarptı. O da alyansa baktıgımı fark ettiki bana evlendigini ve bir kız çocugunun oldugunu söyledi. Kafamın üstüne kaynar sular boşaldı. Kalbime öyle bir hançer saplanmıştıki bir daha iyleşmesi mümkün degildi. Bir an kendimi o kadar büyük bir boşlukta hissettimki çareyi hemen oradan uzaklaşmakta buldum. Binanın dışına çıktıgımda ilerden hızla gelen aracı fark etmedim bile. Büyük bir sarsıntı yaşadım. Gözlerimi açtıgımda başım Boran'ın elleri arasındaydı. Başımda hıçkıra hıçkıra aglıyor ve yüzümü okşayarak bana: "Seni seviyorum ne olur beni bırakma sana şimdiye kadar söyleyemedim. Hayatımda şimdiye kadar sevdigim tek kişi sensin. Hani sana bir kızım var dedim ya ona senin adını verdim. Seni üzmemek için senden uzaklaştım. Hergün gözlerinin içine bakarken sana dokunamamak seni seviyorum diyememek beni kahrediyordu. Beni affet sevgilim..."
Gözlerimden mutluluk gözyaşları dökülüyordu. Ona gülümseyerek "Benimde hayatım boyunca sevdigim tek kişi sendin. Seni hala çok seviyorum. Beni unutma. Elveda Sevgilim...
Gözlerimi kapatırken ondan gözlerimi ilk ve son kez öpmesini istedim. Artık son saniyelerimi geçiriyordum. Ona gülümseyerek veda ettim...

SEVMEK SEVDİGİNİN MUTLULUGU İÇİN SEVDİGİNDEN VAZGEÇMEKTİR...

GİZLİ GİZLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin