Yarım saattir yatağımda dönüp duruyordum.Saate baktım 02.55. Nedense içimde bir sıkıntı vardı uyuyamıyordum.Gözlerimi kapattım tam uyuyacaktım ki karnım guruldamaya başladı.Sanırım içimdeki sıkıntının sebebi acıktığımdan olsa gerek.Yerimden doğruldum ve mor tüylü terliklerimi ayaklarımla yokladık ve giydim.Yataktan yavaşça kalkıp olduğum yerde durarak biraz esnedim.O kadar çok yorgundum ki aşağı inmeye bile üşeniyordum.Kapıya doğru ilerledim ve kulbunu yavaşça aşağı doğru indirdim ve kapıyı araladım.Allahtan annem koridordaki gece lambasını yanık bırakıyorduda biraz olsun önümü görüp düşmem engelleniyordu.Gece lambasının yeşil ışığı sayesinde merdivenlerin başına kadar geldim.Daha sonra yavaş yavaş merdivenlerden aşağı indim.Salonun ışığını açtım daha sonra mutfağa girerek buzdolabına doğru ilerledim ve dolabı açtım.Dolapta bissürü dikkat çekici lezzetli yiyecekler olsa da krem peynir ve zeytini tercih ettim.Çünkü zaten zor toparlanan uykumun iyice dağılmasını istemiyordum.Şu karnımın gurultusu geçse yeter.Krem peyniri ve zeytini masanın üzerine koyup birde şeftali suyu çıkarttım.Ekmekleri kestikten sonra masaya oturup yemeye başladım.Tam bir yudum ağzıma atacakken yukarıdan GÜM diye bir ses geldi.Hemen elimdeki lokmayı masaya bırakıp kapıya koşturdum.Kapının arkasına geçip salona doğru baktım.Salonda hiçbirşey yoktu herşey normaldi.Elime hemen kapının yanında duran sehpanın üstündeki vazoyu alarak salonun ortasına ilerlemeye başladım tam koltuğun yanına geldim ki bir ses daha.. Bu kez bir kadın ve adamın gülüşleriydi."Anne" diye seslendim cevap yoktu.Yaklaşıp 45 saniye felan geçtikten sonra tekrar "Anne sen misin?" diye seslendim. Bu kez sadece kadının sesi kendini belli etmişti. Ne dediğini anlamamıştım.Merdivenlere doğru elimdeki vazoyu önüme doğru tutarak yavaşça ilerlemeye başladım.İlerlemeye başladıkça içimde garip hisler meydana geliyordu.Merdivenin sonuna geldim ve odama giden koridora doğru dimdik durdum.Gördüklerim karşısında ne yapacağımı bilemedim.Odamdan yüksek derecede bir ışıltı kapımdan sızıyordu ve birtakım konuşmalar işitiyordum.Ama bu konuşmalar anlaşılacak türden kelimeler değildi.Garip ve ürkütücü bir şekilde konuşuyorlardı.Yavaşça odama doğru ilerledim.Kapının anahtar deliğine doğru eğildim ve bir güç beni geriye doğru çekti.Çekmesiyle duvara yapışmam bir oldu.Derin bir "ahh" çektim. Canım yanmıştı.Sonra kapı açıldı.Gözlerimi kapıya doğru çevirdiğimde ne yapacağımı şaşırmıştım.2 tane ne olduğunu belirleyemediği varlık bana doğru geliyorlardı.Tam ayağa kalkmak için doğruluyordum ki müthiş bir hızla yanıma gelip teki boğazımdan tuttuğu gibi duvara yapıştırdı.Ona karşı direnmek isitiyordum ama yapamıyordum.Kafamı yüzüne doğru çevirmemle tekrar yukarı doğru bakmam bir oldu.O kadar fazla ışıltılıydıki bakamıyordum.Hiçbirşey seçilmiyordu.Birden alnıma bir el değdi.Buz gibi.Ve Gözlerim kapandı.Gözlerimin kapanmasıyla önüme bissürü görüntü hızla gelmeye başladı.Birden bi karede durdu.Görüntü siyah beyazdı.Bu benim küçüklük fotoğrafımdı saçlarım bukle bukle omuzlarıma düşmüş üzerimde fırfırlı upuzun bir elbise ve ayağımda babetlerim vardı.Güllerin yanında anneannemin hediye ettiği ayıcıkla durmuştum.Sonra fotoğraf tekrar hızla ilerledi ve bir başka fotoğraf gözümün önüne geldi.Fotoğraf tekrar siyah beyazdı.Bu kez fotoğrafta saçı topuz,bisiklet yakalı bir uzun elbise giymiş kadın sandalyenin üzerine oturmuş ellerinide önünden kavuşturmuş ifadesizce kameraya bakmıştı.Birden fotoğraf kadının boynuna yaklaşmaya başladı.Görüntü net değildi.Ama yaklaştıkça netleşiyordu.Birden görüntü kadının kolyesinde durdu.Kolye çok güzeldi.Çemberin içinde bir çiçek vardı ama bu çiçeği daha önce görmemiştim ayçiçeğini andırıyordu ama değildi.Çiçeğin ortasında kocaman bir inci duruyordu.Yaprakları Çemberin üzerine değimişt çemberin üstünü küçük küçük inciler kaplamıştı.Yaprakların üzerinde garip yazılar ve şekiller vardır.Birden kolyenin ortasından kocaman bir ışık yükseldi ve hertaraf kıpkırmızı oldu çığlıklar yükselmeye başladı.Sonra kolye belirdi ve gözlerimi açtım..
Ne yani şimdi?Herşey rüyamıydı?Derin bir oh çekerek komidinimin üstünden telefonumu alıp saate baktım.Öğlende Bayan Morgana'ya dersim vardı.Eğer yeni öğrendiğim büyüyü öğrenemessem bu sefer beni bir kurbağaya çevirip 1 ay o şekilde yaşamaya mahkum edebilirdi.Hemen yatağımdan doğruldum ve elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim.Alelacele kurulanıp odama tekrar dönerek üzerime bir kot pantolon normal beyaz üzerinde sadece örümcek ağı resmi olan bir bluz geçirip bej rengi kalçalarımı örten bir trençkot giydim.Koridoru hızlıca aşarak merdivenlerden aşağı indim.Tam koşarak mutfak kapısına ilerliyordum ki duraksadım.Akşam yaşadıklarım aklıma gelmişti.Annem mutfaktan "Erica" diye seslenmesiyle irkildim.Herşeyin normalde olduğunu annemin sesiyle anlamıştım.Heralde akşam kötü bir rüya görmüştüm okadar.Hem sınavlar hemde yeni büyüleri öğrenmeye çalıştığımdan olsa gerek iyice psikolojim bozulmuştu.Mutfağın kapısını açtım ve hemen annemin yanına koşturarak yanağından öptüm "Annecim benim hemen çıkmam lazım karşıdaki parka gidip biraz Bayan Morgananın dediklerini tekrar edicem " Annem: "Tamam kızım yalnız dikkatli ol birileri yaptıklarını görüp hastanelik olmasın etrafını kolaçan et olur mu? " Annemin dediklerini onayladıktan sonra mutfaktan çıkıp dış kapıya doğru ilerledim ayakkabılıktan kahverengi Caterpiller botlarımı alıp giydim ve parka doğru ilerlemeye başladım.
Saat 11.30.Tam iki saattir eve 2 km uzaklıktaki parkta oturup yaprakları,Bayan Morgana'dan öğrendiğim büyülü kelimelerle bir sağa bir sola ilerletip duruyordum.Birkaç kez alıştırma yaptıktan sonra biraz daha ağır nesnelere geçmeyi planlıyordum ki konsantremi bozan bir gürültü işittim.Hemen elimi indirmemle havada birbirinden bağımsız hareket eden yapraklar eden yapraklar tozlu zemine dalgalanarak düştü.Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim.Gördüğüm olay karşısında ne yapacağımı bilemediğim bir halde kavga edenlerin yanına doğru koşmaya başladım.Tam yanlarına geldiğimde "Durun" diye bağıracaktım ki, esmer olan çocuk önüme serildi.Hemen çocuğa doğru eğilerek birşeyi varmı diye baktım.Çocuğun ağzı burnu kan içindeydi.Sinirli bir şekilde bu rezilliğe neden olana "Ne yaptın sen?" dönmemle donakaldım.Karşımda öfkeli iki çift göz bir bana bir de yerdeki zavallı çocuğa bakıyordu.Gözlerimi ondan ayıramıyordum.Sanki herşey donmuştu,hiçbirşey hareket etmiyordu, herşey susmuştu.Sadece derinden gelen nefes alış verişlerimi duyuyordum.Karşımdaki bu öfkeli çocuğu biraz kendime geldikten sonra şöyle bir süzmeye başladım.Uzun,kumral bir kısmı alnına düşmüş dağınık dağınık saçları,deniz mavisi gözleri ve solgun yüzüne karşı meydan okuyan pespembe dudakları vardı.İçine giydiği üzerine yapışmış olan siyah tişört vücudunun şekilli ve düzgün olduğunu belli ediyordu.Onun üzerine giydiği lacivert şişme mont gözlerinin rengini daha çok ortaya çıkarmış ve karizmatik bir hava katmıştı.Koyu kahverengi gözlerim yumruk yapmış ellerine yöneldiğinde kendimi toparladım ve zorda olsa ayağa kalktım.Kaç dakikadır yere çömelmiş duruyordum ben,ayaklarım uyuşmuştu.Olabildiğince kendimden emin adımlarla ona doğru ilerledim ve...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaklaşma Bana
FantasyBu zamana kadar yalnızca dokunmak,hissetmek,sarılmak olarak anlaşılmıştır aşk. Peki ya bunların hiçbirini yapamazsan? Bunları yapmanı engelleyen,karşı koyamadığın bir güç varsa? Üstelik bunları yapmanın sonucu aşık olduğun insanı öldürmek pahasına o...