Olabildiğince kendimden emin adınlarla ona doğru ilerledim ve...
"Ne yapamaya çalışıyorsun sen ? Onu öldürebilirdin ? Ne alıp veremediğiniz var sizin?"
Sesim son derece güçsüz ve titrek çıkmıştı.Bana ne oluyordu ki ? Sanki öldüresiye beni dövmüştü.Sonra ukala bir tavırla gözlerimin içine boş ve anlamsız bakarak
"Seni ilgilendirmez" dedi.
Afallamıştım.O anda içimde kelimelere dökemediğim bir kızgın ve beraberinde kendimin bile anlayamadığı bir his oluştu.Bu adını tanımlayamadığım bir his bulutuna yakalanmam nedeniyle o an ona tokatı yapıştırasım geldi ama kendimi tutmalıydım.Sonuçta böyle birşey yapacak olmam saçmalıktan başka birşey olmazdı.Ben bunları düşünürken hala aynı yerimizde olduğumuzu farkettim.Tekrar gözlerinin içine baktım.
Bu sefer bana farklı bakıyordu.Cam gibi mavi gözleri kısılmış,yüzünü buruşturmuştu.Havanın serin olmasına rağmen alnından damla damla terler süzülüyordu.Yüzü kızarmış,nefes alış verişleri hızlanmıştı.Birden bire ne olmuştu şimdi buna? Derin bir nefes alıp cesaretime toplayarak:
"Bir sorun mu var? "
Dedim ve ona doğru bir adım attım.Hiçbir tepki vermemişti.
"Hey sen iyimisin?"
Deyip biraz daha yaklaştım.Hala cevap vermiyordu,artık korkmaya başlamıştım.Çünkü bana bakan mavi gözleri artık kapanmamak için direniyordu.Yüzü ise kırmızıdan morumsu bir renge dönüşmüştü.Kahretsin onu iyileştirecek hiçmi büyü öğrenmemiştim.Refleks olarak bütün büyüleri aklımdan geçirmeye başladım.Teker teker hepsi bilinçsiz olarak dudaklarımdan dökülmeye başladı.Siyah kamufle duman,uçabilen tavşanlar... Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı.Ne yapıyordum ben...Kendine gel Erika eğer bunları görürse değil karşında can çekişmek -şuan olduğu gibi- ilk görüşte bilincini kaybedip yere yığılabilirdi.Hemen gözlerimi kapatıp hızlıca kafamı iki yana salladım.Sonra bakışlarımı yere düşen tavşan ve yapraklardan -demekki yalnızca aklımdan geçmemiş kontrolsüzce büyüleri gerçekleştirmiştim. Şansımvarmışki bu olayların hepsi gördüğü açıda gerçekleşmedi.- ayırarak tekrar ona yönelttim.Yüzü sanki birşeye bir güce direniyormuşçasına bir hal almıştı.Gözlerini kapamış,dişlerini sıkıyordu.Tedirgin ve hiçbirşey demeden onu gözlemlemeye devam ettim.Yumruğunu sıkmıştı tekrar.Arada bir avucundaki teri silmek için parmaklarını serbest bırakıp mavi kot pantolonununa götürüyordu.Ona hala tedirgin tedirgin bakmaya devam ederken gözlerini yavşça açtı ve temkinli bir şekilde geri adım attı.Şaşkın ve ne yapmaya çalıştığını anlamadığımı belli eden bir bakış attım.Önce yere,sonra bana doğru bakarak:
"Şu yerdeki aşağılık herifle sen ilgilen Bayan fazla meraklı" diyerek hızlıca yanımdan uzaklaştı.O an orada ne yapacağımı bilemeden bir iki yerimde sekip avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım:
"Ne dediğinin farkında mısın sen? Yaptığın bu saçmalığı böylece bırakıp,başkalarının üzerine yıkarak düzeltemezsin"
Ben bunları söylerken o çoktan parktan çıkmış köşeyi dönmüştü bile.Sonra yerdeki çocuğa doğru bakarak montumun cebinden telefonu çıkardım.Ambulansı arayıp adresi vererek oradan uzaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaklaşma Bana
FantasyBu zamana kadar yalnızca dokunmak,hissetmek,sarılmak olarak anlaşılmıştır aşk. Peki ya bunların hiçbirini yapamazsan? Bunları yapmanı engelleyen,karşı koyamadığın bir güç varsa? Üstelik bunları yapmanın sonucu aşık olduğun insanı öldürmek pahasına o...