0.1

49 7 5
                                    

Parkta, kuma elimdeki uzun çubukla anlamsız şekiller çiziyordum. Etrafta bir sürü bebek ve okul öncesi yaşlarında çocuk vardı.

Hayatım boyunca çocuklar asla beni sevmemişti.

Benden dört yaş küçük erkek kardeşim doğduğundan beri benden nefret ediyordu. Hatta bezini değiştirmesi için anneme yardım ederken üzerime çişini bile yapmıştı.

Üç yaşındaki üvey kız kardeşim, şimdiden bana komplo kurmaya başlamıştı bile. En son kremalı kurabiyemin içindeki kremayı sıyırıp yerine diş macunu sıkmıştı.

Bende çocukların sevdiği, beraber oynayıp güldüğü bir abla olmak isterdim. Mesela karşımda, kumda oturmuş kardeşiyle (?) oynayan esmer genç gibi. Öyle güzel gülüyorlardı ki.

Çok tatlıydı, kahverengi saçları ve çikolata renkli gözleri vardı. Parmakları uzun ve inceydi.

"Ağzını kapat. Çocuğun içine düştün." Kafamda hissettiğim çilekli süt kutusu ve yanıma çöken arkadaşımla her şey eski haline döndü. Eski haline dönene kadar da her şeyin bulanıklaştığını ve sadece onun net gözüktüğünü idrak edebilmiştim.

"Adını sormaya ne dersin?" Yun, gözündeki güneş gözlüklerini yukarı ittirip geriye doğru yaslandı. Ona 'Saçmalama' dercesine bir bakış attım.

"Ne var? Git sor işte. Ne kaybedersin sanki."

"İtibarımı."

"Olmayını diyorsun?" O böyle dediğinde koluna vurdum ve kahkaha atmaya başladık. Tekrar genç oğlana döndüğümde bizden tarafa baktığını fark ettim. İlgisini çekebilmiştik!

Ben onun yüzüne boş boş bakarken o Yun'un kahkahasına gülüyordu.

Sütümün yanındaki, ambalajla sarılmış minik pipeti açıp kutuya sapladım ve içmeye başladım. Yun, kahkaha atmayı bıraktığında bana döndü.

"Ne oldu ufaklık?" Elini kafama koyup patpatladı. Tamam belki benden bir yaş büyük olabilirdi ama bu kafamı okşamasına izin verdiğim anlamına gelmezdi.

Elini kafamdan çekip ayağa kalktı ve koltuk altlarımdan tutup beni yerden kaldırarak öne doğru itti.

"N-ne yapıyorsun?!" Kendimi yere bastırmaya çalışırken sormuştum.

"Sadece ayak uydur. Sonra bana teşekkür edeceksin." Arkamdan sırıttığını hissedebiliyordum.

Az önce kestiğim çocuğun ve kardeşinin yaptığı kumdan kaleyi, üzerine düşerek mahvettiğimde ikisi birden bana bakmıştı. Küçük oğlanın gözleri hafiften dolmaya başladığında genç bana kaşlarını çattı.

"Ağlama dostum. Yenisini yapabiliriz." Ufaklığı yerden kaldırıp üstünü silkelerken konuşmuştu. Daha sonra bana kötü bir bakış atıp devam etti. "Başka bir gün."

Onlar yanımdan uzaklaşırken bende sinirle Yun'un döndüm. Elini çenesine koymuş çocuğun arkasından bakıyordu.

"Yaptığını beğendin mi?!" Önce yerdeki kumdan kaleyi gösterip sonra da gözlerimle gözden kaybolmak üzere olan abi kardeşi gösterdim.

Yun, iki elini birleştirip ağzını 'Özür dilerim' şeklinde oynattı.

×××

Ertesi gün okuldan eve dönerken boş sokağı ayak seslerim ve oynadığım araba oyununun sesi dolduruyordu. Evimin şehir merkezine biraz uzak olduğu söylenebilirdi. Annem, üvey babam, ablam, erkek kardeşim ve üvey kız kardeşimle birlikte dev gibi bir evde yaşıyorduk. Evimiz o kadar büyüktü ki ben bile içinde kayboluyordum.

Eve vardığımı, demir parmaklıkların sağ çaprazındaki minik güvenlik kulübesinden anlamıştım. İyice yaklaştığımda kapılar açılmış bende içeri girmiştim. Dev gibi olan evimizde odaların kişisel banyoları hariç yalnızca iki banyoyu keşfedebilmiştim.

Odama çıkmadan önce evin salonunu, oturma odasını, yemek odasını, mutfağı, ikinci kattaki yemek odası ve oturma odasını, ebeveyn, çocuk ve ablamın odasını kontrol etmiştim. Kimse etrafta görünmüyordu. Aklıma kardeşlerimin okulda, anne ve babamın da şirkette olabileceği geldiğinde derin bir nefes aldım. Koskoca ev bana kalmıştı. En azından öyle umuyordum.

Odama çıkıp çantamı bir kenara koydum ve üzerimdeki kıyafetleri kirli sepetine attım. Evde kimse yokken etrafta iç çamaşırım ile gezmemin sakıncası olacağını düşünmüyordum. Bugün için bir değişiklik yapıp orta kattaki ortak banyoyu kullanmaya karar verdim. Saçımı gelişi güzel bir topuz yapıp siyah havlumu elime alarak iki kat aşağı indim.

Evimizin kapıları genelde kapalı dururdu. Banyonun kapısı da kapalı olduğundan hiç tereddütsüz içeri daldım. Fakat karşılaştığım manzara tüylerimi diken diken ederken aynı zamanda kusma hissimi ortaya çıkartmıştı.

Ablam ve dün parkta gördüğüm yakışıklı çocuk.

Çocuk küvetin kenarına oturmuştu ve tişörtü yerdeydi. Ablam ise çocuğun bir dizine oturmuştu ve elleri çocuğun yanaklarındaydı. İkisi de bana bakıyordu. Ablam kızgın görünse de kahverengi saçlı çocuk, dantelli çamaşırımın altındaki bedenimi süzerken halinden gayet memnun gibiydi.

Kids // TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin