Acwellen~3

38 8 4
                                    

Bugün, büyük gündü. En büyük düşmanım Oğuz'u öldürecektim. Piç kurusu bana iftira atmıştı. Kölesi olan polisler sayesinde de hapishaneye girmiştim. Neredeyse mahvolacaktım,

Bugün mekanı basacaktım. O yüzden yine takım elbisemi giydim ve şöyle bir aynaya baktım, çokta yakışıyordu ya(!) Yine eldivenimi taktım ama şimdi çıkmıyordum. Akşama doğru gidecektim.

Kendime bir bira çıkardım ve salona geldim, koltuğa oturdum. Biramdan bir yudum aldım ve gözlerimi kapadım. Derin bir nefes aldım ve tekrar yenilgi edasıyla nefesimi verdim. Oğuzu öldürkten sonra belki buradan giderdim ve başka yerlerde yaşardım. Belkide burada devam ederdim, ne de olsa her yerde ölmeye layık insanlar vardı ya. Önce şu piçi öldüreyim, o yavşağa bugün çok kötü şeyler yaşatacağım. Bu nedenle  bugün ilk defa mutluyum. Hatta ona işkence yaparken şarkı bile açacağım. Evet tam bir seri katilim. Hemde en dibiyim!
 
         *****
Saat gelip çatmıştı. Ayakkabı ve eldivenimi giyip çantamı aldım. Elbette içinde bıçak silah vs. vardı, Evden çıktım ve Oğuz'un mekanına doğru yol aldım, bir süre sonra yaklaşmıştım ve Oğuz'un bütün adamları oradaydı. Mekanın önüne gelmiştim.

Mekan tenha bir yerdeydi. Bir arabanın arkasına ilişip silahımı çıkardım ve bütün adamları teker teker olmayan beyinlerinden vurdum. Ardarda sıralanan kurşunların becerisi, beni oldukça memnun etmişti. O an içeri daldım işte, Oğuz olanları yeni farketmiş bana bakıyordu. Oğuz'un yakasını kavradım ve kafa attım. Elbette dengesini kaybetti ve yerle buluştu. Ayağa kalkmaya yeltendi fakat sonra vazgeçti. Karşısında ise sandalyeye bağlı bir kadın vardı. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Birşey demeden iplerini çözdüm ve onun yerine Oğuz'u sandalyeye bağladım. Kadın, duvara yaslanıp beni izlemeye başladı. Etkileyici bir kadın olduğunu itiraf etmeliyim(!) Tekrar Oğuz'a döndüm.

"Ne oldu piç kurusu, kaçamadın?" dedim alaycı bir tavırla.

"B-bırak be-beni lütfen." dedi kekeleyerek. Korkağın teki olmuştu her zaman.

Bir yerlere ilişmiş para çantasını gördüm. Gidip oradan aldım ve paraları alıp çantama koydum. Bu sırada hem o kadın, hemde Oğuz bana bakıyordu, alayla gülümseyerek baktım onlara.

Beklenen an geldiğinde telefonumdan müzik açtım.  ve bugün güzel bir şekilde öleceksin diye mırıldandım. Ardından bıçağımı çıkarıp koluna batırdım. Oğuz bir çığlık savunmuştu. Harika bir sadistik davranıştı benim yaptığım. Bu sırada kadın yanıma koşmuştu.

"Lütfen bende" dedi, anlamamıştım. Bıçağı elimden kaparak Oğuz'un alnına ince bir yarık attı. Yüzü küçük bir çizikle kanlar içinde kalmıştı. Bu kız işi iyi biliyordu. Oğuz'un yankılanan çığlıklarıyla yüzünde zafer gülleri açtı, çok güzeldi. Sarı saçları, kahverengi gözleriyle uyum halindeydi. Çıkık elmacık kemikleri, yüz hatları Tanrı tarafından itinayla yaratılmış gibiydi. Onu süzmeyi bırakıp Oğuz'la ilgilenmeye başladım, ağlıyordu çığlık çığlığa.

" Aa ne çok bağırdın şarkıyı duyamıyorum. En iyisi sesini keselim. Ah, yada pardon, dudaklarını dikelim mi?"  dedim ciddi bir hale bürünerek. Ve çantamdan ip ve iğne çıkardım. Tabiki de yapmayacaktım ama korkmasını istiyordum.

"Lütfen ben yapayım yalvarırım." dedi Kadın. Sanki işkence konusunda tecrübeliydi.

"Saçmalama tabikide yapmayacağım." dedim iğne ve ipi çantama koyarken. Oğuz ise uyuşmuş acısının arasından derin bir nefes verdi. Kan kaybından ölebilirdi, ve ben o ölmeden tüm acıları yaşatmak istiyordum.

"E, ama neden Oğuz'a işkence çektiriyorsun?" dedi hızlı konuşarak, nereden tanıyordu Oğuz'u?

"Sen nereden tanıyorsun?" dedim merakla.

"Önceden," dedi. Oğuz'a döndü. "İş birliği yapmıştık." deyip kafasını yana eğdi, duygusuzdu. "Ama bu piç beni sattı." deyip tekmeyi Oğuz'un yüzüne savurması bir olmuştu. Oğuz sandalyeyle birlikte yere düşmüştü. Acıyla inleyen Oğuz'un burnunun kırılması işten bile değildi. Şaşkınlıkla bir Oğuz'a, birde kadına bakıyordum. İsmini öğrenmek için adını soracaktım. Sonra vazgeçtim. O sırada ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldi.

"Siktir olup gidiyorum ben iyi şanslar sana." dedi. Aslında gitmesini pek istemiyordum. Acwellen! Umrunda bile değil, diye kendimle savaşırken birden Kadın koşa koşa yanıma geldi. Arkasından da Oğuz'un olduğunu tahmin ettiğim adamlar. Ne oldu diye sormama gerek kalmamıştı. Ama söylemem gereken başka şeyler de vardı.

"Se-sen kenarda bekle." dedim yüksek bir sesle. Adamlar iyice yaklaşıyordu. 7 kişi kadarlardı. Birisi ise Kadın'ı köşeye sıkıştırmak için ona doğru yöneliyordu.

"Saçmalamaa!" dedi önündeki adamı sırtına alıp yerle buluştururken. Hayretler içersindeydim.
Birkaç adam ise benim önümdeydi. Belime takılı silahı çıkarıp üçününde kafalarından vurdum. Tüm kurşunum bitmiş, şarjörüm boşalmıştı.

Geriye yalnızca 3 adam kalmıştı. Kadın yanıma geldi. Bana doğru göz kırpıp gülümsedi. Fazla güzeldi. Sonra adamlara doğru bir adım attı. Karşısındaki adam ona bir yumruk savururken eğilip, müsait yerine tekmeyi yapıştırdı. Diğer 2 adam bana doğru gelirken, bıçağımı kullanmak istedim.
Bu sırada Kadın "Bıçak!" diye bağırdı. Bıçağı belimden çıkarır çıkarmaz ona doğru fırlattım. Daha sonra bıçağı alıp rastgele yerde yatan adama fırlattı. Adamın belinden kanlar fışkırdı, bakmamalıydım.

Önüme gelen adamlardan birinin yüzüne yumruk savurdum. Diğeri üstüme atladı ve yerde üst üste yuvarlanıyorduk. Kadın bizi izlerken kafasını iki yana sallayıp bize doğru geldi. Üstümde olan adama yerde bulduğu silahın kabzasıyla geçirdi. Adam yere serilirken yumruk attığım adam ise kaçmaya başladı.

"Pek iyi dövüşemiyorsun ha?" dedi Kadın. Bu sırada yan yana duruyorduk. Kafasını bana doğru çevirip söylemişti bunları.

"Ben teknolojiden yararlanıyorum." dedim gülerek. Yürümeye başladım. O da yanımdan geliyordu. Bir an kendimi Suicide Squad filminde gibi hissettim. O Harley, ben ise Joker gibiydi. Saçmalamamalıydım. Gülümsedim.

O da güldü. "Nereye gideceksin?" dedi.

"Evime tabiki." dedim. "Sen?"

"Bilmem nereye eserse." dedi gözlerini devirip. Konuşma sırası bendeydi.

"Istersen, bu gece bende kal ha?"

Kanlı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin