'Kılıcı neredeyse benim boyum kadardı. Bana saldıran yaratıklara karşı o büyük kılıcını büyük bir inançla savuruyordu. "Seni ölene kadar koruyacağım" demişti bana. Yaratıkların hepsini öldürdükten sonra yanıma geldi ve dedi ki " Seni neden koruyorum biliyor musun? Çünkü sen-" tam o sırada kalbine saplanan bir okla yığıldı.'
-Bu rüyaları nasıl görüyorsun ben daha rüya bile göremiyorum.
Dili tutuldu. Bu rüyaları saplantı gibi neredeyse her hafta gördüğünü söyleyemedi. "Bilmiyorum ya" demekle yetindi.
-Benim eve gitmem lazım acıktım, görüşürüz.
-Görüşürüz, ha dur ödevlerini yaptın mı?
-Yapamadım yardım eder misin bana?
-Tamam iki saat sonra gelirim ben yaparız beraber.
-Sağol, görüşürüz
"Şu okul ne kadar sıkıcı." dedi büyük bır sıkkınlık içindeki Sao. "Bütün gün ders dinleyip bir de eve gelip ödev yapıyoruz. Çok sıkıcı". İki saat geçti, Sao ödevlerini yapmak için Lai' nin yolunu tuttu. Kapıyı çaldı. Kapıyı Lai' nin annesi Bayan Keng açtı.
-Hoşgeldin Sao buyur. Yemek yedin mi aç mısın?
-Teşekkür ederim Bayan Keng. Lai odasında mı?
-Evet seni bekliyordu.
Merdivenleri yavaşça çıkan Sao'nun üstünde anlamadığı bir sıkkınlık vardı. Kafasında bir düşünce vardı ve bu düşünceden kurtulamıyordu. Havada eski bir efsane olan kanlı ay ve ayın ışığında parlayan bir kılıç. Kapıyı çaldı ve içeri girdi.
-Selam Lai
-Hoşgeldin, kaç sayfa ödev vardı?
Hatırlayamıyordu. Düşünceyi bir süre kafasından def etmeye çalıştı.
-Defterimde yazıyor bir bakalım.
Defterine baktı ve "7 sayfaymış, 1 saate hallederiz".
Ama ödevleri 2 saatin sonunda anca bitmişti çünkü kafasındaki o sahneyle hiçbir şey düşünemiyordu neredeyse.
"Bittiğine göre bem gidiyorum iyi akşamlar" dedi ve eve doğru yola koyuldu. Yaklaşık 100 metre yürüdükten sonra gözlerini kapattı ve açtığında düşündüğü sahne aynen önündeydi. Kanlı ay ve kılıç. Genç bir savaşçı kılıcı eline aldı ve aynı rüyasında gördüğü şekilde onu yaratıklar veya onun yaratık sandığı şeylerden onu korudu. İşi bittiğinde yanına yaklaştı ve "Seni korumamın sebebi bizi bu zulümden kurtarabilecek olman. Sen 'o' sun. Sen kanlı ayı bitirebilecek kişisin. Sen 'seçilmişsin" dedi ve aynı rüyasındaki gibi kalbinden vurularak can verdi.
Uyandığında hastanedeydi. Yanında annesi, babası ve tanımadığı biri vardı. "Seninle biraz konuşabilir miyiz genç adam?" dedi tanımadığı kişi. İstemeye istemeye kabul etti çünkü konuşacak hali yoktu. Annesi ve babası odayı boşalttılar.
-Dinle Sao, son zamanlarda neler görüyorsun bilmiyorum ama seni bundan kurtarabilirim. Ben ailenle konuştum. Seni eğitmek için götürmem gerekiyor.
-Nereye? Benim okulum var, arkadaşlarım var beni nereye götürüyorsun?
-Meraklanma Sao, eğitimi orada da alacaksın ayrıca arkadaşlarını da tekrar görebilirsin. Umarım.
-Gelmek istemiyorum.
-Zorla götürücem o zaman.
Çocuğu bayıltıp yola koyuldu Yuneki. Efsanenin başladığı yere...Bu benim ilk yazım. Yanlışlarımı yorumda bildirirseniz memnum olurum. Okuduğunuz için teşekkür ederim^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Kehanet
AdventureBir süredir sürekli aynı rüyaları gören Sao, sıradan hayatına devam ederken birden hiç tahmin etmediği bir şey oldu. Kanlı ay geri dönüyordu. Ve onu durdurabilecek tek kişi Kırmızı Kehanet'te adı yazan Sao'ydu