Kanlı Ay Efsanesi

119 3 1
                                    

Sao gözlerini açtığında kendini daha önce hiç görmediği bir yerde buldu. Kalktı ve birkaç adım atmaya çalıştı. Zar zor da olsa yürümeye başladı ve kapı olduğunu düşündüğü tahtayı açıp odadan çıktı. Bunu gören bir öğrenci ustasına bildirdi ve 1 dakikayı geçmeden Yuneki, yanında orta yaşlı bir adam ve kendi yaşlarında genç bir kız duruyordu. Kendilerini tanıttılar. Orta yaşlı adam "Merhaba Sao hoşgeldin. Ben, sen ve buradaki bütün öğrencilerin ustasıyım. Adım Matiki. Bu da kızım Yuvi senin rakibin o olacak" dedi. Tokalaştılar. "Kendini tanıtmayacak mısın?" dedi çekingen bir sesle Yuvi.
"Elbette" diyen Sao "Ama bir sorum olacak tam olarak neler oluyor?".
-Şimdi sana neden burada olduğunu anlatmamız gerek değil mi Çırak? Eğer kendi rızanla gelmiş olsaydın Yuneki sana yolda anlatacaktı. Gel seninle bir yürüyüşe çıkalım.
-Yürümek değil sadece neler olup bittiğini öğrenmek istiyorum.
-Yürürken anlatacağım çırak.
Usta gülmeye başladı. Ardından Yuneki ve ardından Yuvi. Giysilerin çok büyük geldiğini yeni farketmişlerdi. Sao üstünü değiştirdikten sonra ustası ile yürüyüşe çıktı ve;
-Son zamanlarda sürekli aynı rüyaları görüyordum. Nedenini biliyor musun?
-Evet en iyisi sana efsaneyi anlatayim. Çok değil 95 yıl önce bu tapınakta bir yıkım gerçekleşti. Ve mühürlü olan karanlık güçleri serbest kaldı. Yıkımın sebebi kanlı ayın bazı insanlar üzerinde çeşitli etkileri diyebiliriz. Benimle aynı yaşta bir çocuk da kanlı aydan olumsuz etkilenenlerdendi. Bu çocuk 95 yıl önce kanlı ay yüzünden tapınaktaki karanlık güçleri serbest bıraktı. Bir sonraki sabah olanlar farkedilince Dotso tapınaktan sürüldü. Ama olay burda bitmedi. Kararından pişmanlık duyan usta Dotsoyu geri çağırması için bir birlik yolladı. Fakat sadece bir kişi dönebildi ve bize Dotsonun karanlık güçlerce ele geçirildiğini, kendisi hariç bütün birliğin öldüğünü söyledi. Efsane böyle ama eğer Dotsoya karşı duramazsak dünyayı sonsuza dek kanlı aya maruz bırakacaktır ki bunun bir yolu var. Eğer böyle birşey olursa bütün insanoğlu kendi kendini öldürecektir. Ama bunun olmaması için bir yol var ki o da sensin. Kırmızı Kehanette Dotsonun 100 yıl sonraki kanlı ay zamanında döneceğini ve tapınağı yok edip dünyayı kanlı aya maruz bırakmak amacıyla saldıracağını söylüyor. Ama kehanette olumlu bir yan da var. Kehanet senin onu durdudabileceğini söylüyor.
-İyi ama neden ben? Herhangi bir özelliğim yok ki. Hem cılızım hem dövüş hakkında bildiğim hiçbir şey yok.
-Önümüzdeki 5 yıl boyunca seni eğiteceğim. Merak etme. Kaybetmeyeceksin.
Sözleri biten ustayla Sao tapınağa geri döner. Tam yemek saatinde tapınakta olan usta-çırak yemeğe otururlar ancak Sao biraz zorlanır çünkü bu kültürün yemeklerine alışık değildir. Yemekten sonra Yuneki ona kalacağı yeri gösterdi ve "Her ne kadar sen bizim tek umudumuz olsan da diğer öğrencilerden farklı şekilde davranamayız ve davranmayız o yüzden bütün öğrenciler gibi ortak salonlardan birinde yatıcaksın" dedi.
-Sorun değil böylesi daha iyi.
-İyi geceler.
-İyi geceler Yuneki.

Ertesi gün erken saatlerde uyandı. Yuvi onu uyandırdı ve "Sana bişey göstermeliyim" dedi. Onu dışarı çıkarttı ve daha kaybolmamış olan Ay'ı gösterdi. "Ay böyleyken çok daha huzur verici değil mi? Kırmızıya dönüşmesine asla izin vermemelisin".
Sao soğukkanlı durmaya çalışırken bir yandan da Dotsoyu düşünüyordu. Nasıl biriydi? Görünüşü nasıldı? Sesi kalın mıydı? Tüm bunları düşünürken Yuvi'nin meraklı bakışlarına maruz kaldı.
-İyi misin Sao?
-Ah, evet iyiyim sağol. Yanlızca Dotso'yu düşünüyordum. Nasıl biri acaba?
-Bunu çok kez babama sordum ama çok sıradan biri olduğunu söyledi.
-Cesaret vermeye çalışıyor. Onun da tıpkı bizim gibi biri olduğunu düşünmemizi istiyor. Belki de öyledir.
-Haydi kalkalım kahvaltı var, sonra birlikte çalışacağız.
Kahvaltıya giderlerken birden bir bağrışma duyulur. Köylü bir adam koşarak tapınağa gitmektedir. Koşarak takip eden Sao ve Yuvi adama yetişemezler ve yürümeye devam ederler. Tam vardıklarında Usta, Yuneki ve yanında 6 kişi daha hazırlıklı bir şekilde tapınaktan çıkar. Usta "Yakın köylerden birinde Dotso'nun canavarlarından biri katliam yapıyormuş. Onu durdurmaya gidiyoruz. Çalışmayı sakın unutmayın". Bunun üzerine Sao;
-Ben aç değilim, sen de değilsen çalışmaya başlayabilir miyiz?
Büyük bir zevkle kabul eden Yuvi, Sao'yu bir odaya götürür. Kenarlarda çok çeşit ağırlık bulunan bu oda oldukça genişti.
-İlk işimiz kaslarını kuvvetlendirmek olmalı çünkü çok zayıfsın. Ki bu en az 1 ay sürer. Sonra da senin kullanacağın silahı seçeceğiz.
-Pekala
-Bakalım ne kadar güçlüsün.
Yuvi 10'ar kiloluk iki ağırlığı Sao'ya verir ve kaldırıp indirmesini 30 saniye yapıp 10 saniye ara vermesini söyledi.
Sao ilk başlarda yapsa bile zorlanmaya başladı. Yuvi tatlı tatlı gülüyordu. Sao'nun sinirleri bozulmuştu. Ama sonunda egzersizi bitirmeyi başardı.
-Şimdi dinlen. 1 saat sonra yine aynısı ve bunu akşama kadar yapacaksın.
-Ama çok zor.
-Yapabilirsin.

Akşam olur ve egzersizden ölmüş durumdaki Sao yemeğe inemez hale gelmiştir. Onu aşağıya Yuvi götürür. Sao yemeklere öylesine saldırır ki herkes güler. Yemekten sonra, herkes serbestken Sao, Yuvi'nin yanına gider. Yuvi çok endişelidir. Babası hala dönmemiş olan Yuvi
-Hala gelmediler. Sence iyiler mi?
-Cidden bunu düşünüyor musun? O bizim ustamız tabii ki iyi olucak.
Bu sözleri duyunca biraz olsun rahatlayan Yuvi, Sao'ya sataşır. Sende ne güçsüzmüşsün ya. Alt tarafı 10 kilo canım diyerek gülmeye başlar. Sao;
-Senin için kolay tabii ne zamandır burdasındır tabi.
-Alt tarafı...
Tam o sırada canavarı durdurmaya giden ekip döndü. Ama aralarından bir kişi eksikti...

Yapıcı yorumlarınızı bekliyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim ^^

Kırmızı KehanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin