...
Matiki ve ekibi köylüden bilgi almaya bile zaman bulamadan hızlı bir şekilde köye doğru ilerlemeye başladı. Köy zaten uzaktı ve kaybedilecek zaman yoktu. Köye vardıklarında büyük bir yaratık hayal ederken, yaratığın bir insan kılığına girdiğini ve vücudundan patlayıcılar çıkartıp patlattığını öğrendiler. Bu durumda dağılıp yaratığı aramaları gerekiyordu.
Uzun bir süre bulamadılar ama duydukları bir patlamanın ardından patlamanın olduğu yere doğru koştular. Baktıkları manzara bir ceset ve üstünde sırıtan bir insan silüeti...
-Sen kimsin?
Ses vermedi cesetin üstündeki silüet.
-Kim olduğunu söylemezsen saldıracağız!
Yine ses vermedi yabancı.
Ustanın emriyle savaş pozisyonu alan savaşçılar, ustalarının öğrettiği şekilde saldırmak için hazır bekliyorlardı. Işaret geldi. İlk saldırıyı vuracakken silüet yok oldu. Silüetin olması gereken yerde bir kağıt vardı. Kağıtta 'Sao' yazıyordu.
...(Tapınak)
-Hey beyler şu yeni gelen hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Evet Kabu ne düşünüyorsun? Yuvi'nin çok yakınında.
Kabu sinir olmuş halini gizlemeye çalışarak;
-Öyle olması gerek çünkü onun rakibi o. Ama eğitim dışında bir şey yaparlarsa o çocuğa yapacağımı biliyorum.
Bu sırada ekip döner. Herkesi ortak salona çağırır Matiki.
-Gittiğimiz köyde yaratığı etkisiz hale getirmeyi başaramasak ta kaçırmayı başardık. Yaratık kaçtığında ardında bir kağıt bıraktı ve kağıtta bu tapınaktan bir öğrencinin ismi yazıyordu...
Sao kağıtta kendi ismi yazdığını tahmin etmişti. Ustayla gözgöze geldi. Ustası onu gözüyle doğruladı ve sözlerine devam etti.
-Bu durumda aramızda bir casus var demektir. Ve bu casus bulunursa tapınaktan sürülecek.
Bunun üzerine öğrenciler arasında mırıltılar başladı.
Usta sözlerini bitirdikten sonra salondan ayrıldı. Salondan çıkan Sao, Yuvi'yle birlikte dolaşmaya çıktı. Ama Yuvi'yi tedirgin eden bir durum vardı. Biraz yürüdükten sonra Kabu ve ekibi yollarını kesti.
"Çekil Yuvi, yoksa canın yanar." dedi Kabu. Yuvi tedirgin olmakta haklıydı. Kabu tapınağın en iyi öğrencilerinden biriydi ve kendisine aşıktı. Ayrıca ekibi de yanındaydı. Karşı çıkması imkansızdı. Buna rağmen çekilmedi "Git burdan Kabu" dedi.
-Sen bilirsin.
Arkadan yaklaşan birini tekmesiyle yıkarken diğer saldıranı göremedi. Suratına bir yumruk yedi ve kilitlendi. Kabu gülüyordu.
-Seninle biraz eğlenelim.
Kılıcını kınından çıkardı ve Sao'nun etrafında dönmeye başladı. "Yuvi'nin yakınında olmanı istemiyorum küçük. "
Sao gıkını çıkartamadı. Kabu ise kılıcıyla yanağında küçük bir kesik açıp ekibiyle oradan uzaklaştı. Yuvi, Sao' ya doğru koşarak
-Çok özür dilerim Sao seni savunamadım.
-Önemli değil ama bu yarayı nasıl gizleyeceğim ustadan.
-Merhem süreyim hızlıca iyileşir. Görürse de dal kesti de.
Tapınağın yolunu tuttular. Kabu ve ekibi kahkahalara boğulmuşlardı. Bunun üzerine Sao, elini Yuvi'nin omzuna attı. Yuvi kıpkırmızı oldu. Kabu sinir küpüne döndü. Eliyle 'sen öldün' işareti yaptı....
"Sao'yu özlüyorum. " dedi Yuneki'nin 'mutlaka yanınızda taşıyın' dediği kılıca bakarak.
İnsanlar kılıçla dolaştığı için ona garip bakıyordu ama babası olduğu için güvenliği tehlikedeydi. Tam o sırada zil çaldı. Kılıcı sımsıkı tutarak kapıya yaklaştı ve kapıyı açtı.
-Mektup var efendim
-Aah! Pekala. Kimden bu?
-Bilmiyorum efendim adres yok.
-Teşekkürler iyi akşamlar.
Mektubu açtı. Şunlar yazıyordu;
Merhaba Sao'nun ailesi. Hızlı şekilde kılıç kullanmayı öğrenmeniz gerekiyor. Yoksa küçük Sao çok üzülecek.
Mektubu kapatan baba güvende olmadıklarını biliyorlardı. Lai'ye gidip başka bir şehre taşındıklarını Sao gelirse bunu söylemesini, onun nereye gideceklerini anlayacağını söyledi.
Alel acele taşınan ailede bir nebze rahatlama vardı....
1 ay boyunca kaslarını güçlendiren Sao bu bir ay boyunca neredeyse hiç gezmeye çıkamamıştı. Çıksa bile ustası Yuvi ve kendisine eşlik ediyordu.
Kabu artık iyice sinirlenmiş öfkesini arkadaşlarından çıkarmış ve ekibi neredeyse dağılma noktasına gelmiş. 1 ay sonra ustası onlara eşlik etmezken dışarı gezmeye çıkan Yuvi ve Sao ilerledikten sonra Kabu ve ekibinin kalanıyla karşılaşırlar. İlk olarak Yuvi'ye saldıran ekip az kişi oldukları için Yuvi'yi etkisiz hale getiremez.
-Ne istiyorsun Kabu.
-Seni daha önce uyarmıştım küçük.
Kılıcını çekip Sao'ya doğru koşarken Yuvi karşısına geçip kılıcını çekti. Kabu, Yuvi'den çok üstün olduğu için 4 5 hamlede Yuvi'yi yere yıkıp bayıltmıştı. Yuvi'ye doğru koşan Sao Yuvi'nin hareket etmediğini görünce öfkelenmeye başladı. Sao'nun ellerinde ve gözlerinde kırmızı alevler oluşmaya başladı. Kanlı Ay gibi kırmızı. Ve Kabu'nun beklemediği bi hızla üstüne saldırıp engellemesine bile müsaade etmeden yumruğu yedi. Kılıcını çeken Kabu şaşkınlık içerisinde Sao'ya doğru koşmaya başlar. Sao yumruğunu hazırlarken Yuneki ve usta meydana çıkar. Yuneki, Kabu'yu savuştururken usta da Sao'nun yumruğunu tuttu. Sao sakinleştikten sonra Yuvi'nin yanına gitti ve ayıldığını farkederek sevindi ve ona sarıldı.
Usta, Yuneki'ye dönerek dedi ki "Sao'nun ilk yeteneğini keşfettik.Okuduğunuz için çok teşekkür ederim.
Bölüm çok geç geldi özür diliyorum biraz sıkıntılı bir süreçti. Yorumlarınızı bekliyorum :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Kehanet
AdventureBir süredir sürekli aynı rüyaları gören Sao, sıradan hayatına devam ederken birden hiç tahmin etmediği bir şey oldu. Kanlı ay geri dönüyordu. Ve onu durdurabilecek tek kişi Kırmızı Kehanet'te adı yazan Sao'ydu