xJungJeongukx: Evime gel
TaeTae-Kim: Sen de kimsin?
xJungJeongukx: Jungkook
xJungJeonguk: Sana gerçek hesabımdan evime gel diye mesaj atamazdım
TaeTae-Kim: Evini bilmiyorum, ayrıca senin gerçek Jungkook olduğundan da emin değilim.
xJungJeongukx: Nasıl inandırabilirim?
TaeTae-Kim: Mavi bir hırkayla selca atarsan inanırım
xJungJeongukx: Bekle bir saniye
TaeTae-Kim: Pekala, inandım
xJungJeongukx: Jeon Jung Kook Sajik-ro-3-gil 23 Gangnam-gu, Seoul 30174
xJungJeongukx: Gelecek misin:?
TaeTae-Kim: Tabiki Hayır
TaeTae-Kim: Bunu neden yapayım
Jungkook ekranda okuduklarıyla sinirlenip telefonu yatağa bıraktı. Taehyung canını sıkmaktan çekinmiyordu. Üstelik annesini arayıp öğrendiği şeyler de onun canını yeterince sıkmıştı.
"Alo, anne?"
"Dinliyorum Kook"
"14 Mayıs 2013 günü senin için bir şey çağrıştırıyor mu? Henüz 13 yaşındaydım ve ne olduğunu tam hatırlayamıyorum"
Annesi telefondan düşünceli bir nefes verdi ve "bir bakalım" dedi. "Yanlış hatırlamıyorsam taşınmak için tutturduğun gündü."
Jungkook hatırlayamamıştı. "Neden taşınmak istediğimi hatırlıyor musun?"
"Nasıl unutabilirim ki? Karşı komşumuzun oğlu Taehyung ile çok yakın arkadaştınız ve annesi onun öldüğünü söyledi. Sen de artık burada yaşayamayız diyerek taşınmak istemiştin."
Jungkook annesinin söylediklerini düşünürken düşüncelerini bölen kapı sesiyle adımlarını alt kata çevirdi.
Üzerindeki mavi hırkanın kapüşonunu açıp saçlarını karıştırdıktan sonra hiç düşünmeden kapıyı açtı. Fakat soğuktan kızarmış bir burunla kapıda dikilen Taehyung'u beklemiyordu.
Şaşkınlıkla Taehyung'a bakmayı sürdürürken Taehyung gözlerini devirdi. "Lanet olsun minicik cüssenle neden bu kadar büyük bir evde yaşıyorsun ki? Kapıyı bulana kadar 3 kere kayboldum!"
-Congukun evi-
Taehyung Jungkook'u itip içeri girdiğinde Jungkook şaşkınlığı bırakıp kapıyı kapattı ve Taehyung'un yanına geldi.
"Gelmeyeceğini sanıyordum."
Taehyung lüks oturma odasına hayranlık ve şaşkınlıkla göz gezdirirken Jungkook'u duymamıştı bile.
"Tanrım! Evin muhteşem!"
Jungkook Taehyung'un söyledikleriyle salona göz gezdirdi ve omuz silkti. "Eh işte, küçük ama seviyorum."
Taehyung Jungkook'a inanmayan gözlerle bakarken "Dostum, salonun benim evimden daha büyük!" diye mırıldandı. Ardından kendine geldi ve Jungkook'a döndü. "Beni neden çağırdın?"
Jungkook elini ensesine attı ve koltuğa oturdu. "Bana söylediğin tarih. Sanırım hatırlıyorum." Taehyung gerilmişti. Bu kadar çabuk hatırlamasını beklemiyordu. "Beni nasıl bir başıma bıraktığını hatırlamana sevindim."
Taehyung hatırladığı anıların verdiği kızgınlıkla konuşurken Jungkook anlayamıyordu. "Neyden bahsediyorsun sen? Seni tek başına bırakmadım. Aksine, sen beni bıraktın! Tanrım öldüğünü düşünmüştüm!"
Taehyung kaşlarını çatıp başını kaldırdı "Öldüğümü mü düşündün? Neden?"
Jungkook başını yana yatırdı. "Annen bir sabah ağlayarak bizim evimize geldi ve senin öldüğünü söyledi de ondan! Tanrım! Öldüğünü düşünmüştüm ve en yakın arkadaşımın öldüğü düşüncesi beni üzdüğü için oradan taşınmak istemiştim"
Taehyung duyduklarıyla şaşırmış bir halde gülmeye başlayıp "Annem öldüğümü mü söyledi?" dedi "Tanrım! Ölen ben değil köpeğim Taehyun'du! Annem onu oğlu gibi severdi"
Taehyung evi inletecek kahkahalarıyla gülerken Jungkook gözlerini devirdi. Bunca yıl bildikleri bir yanlış anlaşılmaydı ve bu durum sinirini bozmuştu ama umursamamaya çalıştı. Ardından başını dışarı çevirdi ve yağan yağmuru gördü.
"Bu havada eve gidemezsin. Bu gün burada kalmalısın."
---
AY BU NE İĞRENÇ BİR BÖLÜM YAZARKEN SIKILDIM VALLAHİ. BÖLÜMÜ YAZMAK İÇİN AKLIMA BİR ŞEY GELMEMİŞTİ AMA xPoncikUzayli YARDIMIMA YETİŞTİ<3 BÖLÜMÜ ONA ŞEY EDİYORUM NEYSE BY