İnsanoğlunun felsefesi keşfetmekti. Yeni şeyler keşfedip hayatı kolaylaştırdıklarını zannediyorlardı. Aslında kolaylaştırdıkları şey insanoğlunu git gide bir sonsuzluğa yakınlaştırmaktan başka bir şey yaptıkları yoktu.
Dünya çöle dönmek üzereyken insanların korkusu Dünya'yı daha da ıssız bir hale getirmişti. Dünyanın nüfusu 2040'in verilerine dayanarak 3 de 1 azalmıştı ve git gide ceset sayısı artıyordu.
Etraftan leş kokuları yükselirken cesetler güneşin en kavurucu sıcaklığı olduğu zaman teker teker yakılmaya başladı. Herkes artık cesetlere kremasyon anlayışıyla yaklaşıyordu. Cesetler tehlikeliydi ve etrafa sürekli salgın saçıyorlardı.
Salgını tamamen kurutmak için dünya bilim adamları düşmanlıkları bırakıp birleşmişlerdi ama 2 yıl kesintisiz çalışmalarına rağmen hastalığı bir kademe bile olsa azaltamamışlardı. Çalışmalarına ne kadar da devam etselerde herkesi bir umutsuzluk kaplamıştı. Ölümü enselerinde hissetmeye başlamışlardı bile.
Ta ki insanoğlu, felsefesini hatırlıyana dek:
Keşfetmek.
***
" Tarih 30 Eylül 2132. Saat 13:35. Sayın Başkan Cristina Edit konuşma yapmak üzere. Tekrar ediliyor. Sayın Başkan Cristina Edit konuşma yapmak üzere."
Etrafa yayılan cızıltılı ve bir o kadar insanın kulağını zedeleyecek olan ses insanları neredeyse yarısı kırık olan bir dev ekranın önüne toplamaya başlamıştı. Dev ekranın önünü kalabalık sararken insanların içini inanılmaz bir endişe kaplamaya başlıyordu. Başkan Edit en son tam 2 yıl önce konuşma yapmıştı ve bu konuşmada hastalığın gidişatı ve gelecek yıllardaki hedeflediği planlar hakkında bilgi vermişti.
Havadaki aşırı nem insanın üzerine yapışıp kalırken güneş sıcaklığını yitirmeyip daha da artmaya başlıyordu. İnsanlar güneşten korumak için kafalarına bağladıkları bez parçalarını sürekli düzeltip duruyorlardı. Pek bir etkisi olmasa da ellerindeki tek çare buydu. Aralardaki fısıldaşmalar arttığı zaman bir sesin yankılanmasıyla herkes tekrar dikkatini dev ekrana yöneltti.
"Saat 13:38. Sayın Başkan Cristina Edit konuşuyor. Tekrar ediyorum. Sayın Başkan Cristina Edit konuşuyor."
Sesin kesilmesiyle ekrandaki siyahlık maviye dönerek gidip gelen bir yüz hat belirdi. Ekrandaki görüntünün netleşmesiyle Başkanın yüzünün yarısı net bir şekilde ortaya çıktı. Başkanın iki yıl aradan sonra yüzündeki kırışıklar artmıştı. Ayrıca yorgun ve endişeli gözüküyordu ama bu ses tonundaki kararcılığa pek etki etmemişti.
"Öncelikle hepinize merhaba. Ben Başkan Cristina Edit, halkıma konuşuyorum. Sizlerde haberdar olduğunuz gibi Dünya ölmenin eşiğinde. Acı gerçek şu ki onca çabalara rağmen Dünyayı kurtaramıyoruz." başkanın son cümlesinden sonra etraftaki fısıldaşmalar tekrardan arttı. Başkan sesi bastırmak için ses tonunu yükselterek "Yapmadığımız şeyler kalmadığına emin olabilirsiniz. Bunlara en iyi şahit olan sizsiniz ama insanoğlu yaptığı bazı hatalardan bu durumlara geleceğini bilemiyor. Dünyamıza iyi bakamadık bu bizim hatamızdı. Dünyayı kendi ellerimizle bir cehenneme dönüştürdük. Diğer ülkeleri de işe katarsak şuana kadar en iyi durumda olan biziz ama artık bizimde sonumuzun yaklaşmak üzere olduğunu söyleyebilirim. Ama son günlerde bir şey hatırladık: Felsefimizi. Hastalığa iyileştirme çabalarındayken felsefemizi unutmak bize birçok şey kaybettirdi. Yakınlarınız öldü. Aileleriniz belki de çok sevdiğiniz bir dostunuz. Burada toplanmamızın amacı artık bugünleri geride bırakmaya hazır oluşumuz. Çünkü insanoğlu yeni bir keşfe çıktı ve bunda başarılı oldu. Demek istediğim halkım bizi güzel günler bekliyor. Yeni bir gelecek, yeni bir hayat." dedi başkan son cümlesini vurgulayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simen
Science Fictionİnsanoğlunun felsefesi keşfetmekti. Yeni şeyler keşfedip hayatı kolaylaştırdıklarını zannediyorlardı. Aslında kolaylaştırdıkları şey insanoğlunu git gide bir sonsuzluğa yakınlaştırmaktan başka bir şey yaptıkları yoktu. Dünya çöle dönmek üzereyken...