"Bilmiyorum Çok Garip Şeyler" "Buradan Gitsek İyi Olacak"
Biraz ileride benzinlik vardı. Oraya doğru yola koyulduk.
"En son ne olmuştu Kenan ?" Diye birden sordum. "Ee, hatırlamıyorum. Sahiden ne olmuştu ya ?" Diye saçma bir cümleyle karşılık verdi. Yol boyunca Kenan'ın hatırlamak için yaptığı düşüncelerini duymuştum. Evet duymuştum çünkü Sesli düşünüyordu. Bu da Kenan'ın en sevmediğim özelliklerden biriydi. Benzinliğe geldiğimizde mini markete girdim. Bir tane adam vardı. Arkasını döndüğü için pek birşey göremiyordum ama kıyafetleri yırtıktı. Yanına yavaşça yaklaştım. Çekingen olarak "Merhaba" Dedim. Arkasını döndü, önce beni süzdü ve benim üstüme atladı. Refleks olarak yana attım kendimi. Ayağa kaltım. Garip varlığa bir tekme attım. Defalarca yumruk atmama rağmen hala canlıydı. Cebimdeki Kenan'ın çakısını alarak Kafasına Sapladım. Uzun süre canlı kaldı. Sonra ise öldü. Çok şaşırmıştım. Kavga ederken çıktığımı anlamadığım mini markete tekrar girdim. Kasanın altından bir poşet aldım. 12 tane su, 7 tane kek, 1 tane cips ve son olarak 1 tane büyük boy kola aldım ve dışarı çıktım. Kenan Sigarasını içiyordu. Az önce olanlardan haberi bile yoktu. "Geldim, Gidebiliriz." Dedim ve yola koyulduk. Bir arabamız olsaydı iyi olabilirdi. O sırada yolun üstünde en az 15 tane az önce gördüğüm yaratıktan vardı.
"Ke Kenan Ne Yapacağız ?"
"Bilmiyorum..."
"3 dediğimde beni takip et" "peki"
"1... 2, Üç!!!" Koşmaya başladım. Aralarından onlara değmemeye özen göstererek geçiyordum. Kenan'ın arkamda olduğunu umut ediyordum. Garip garip sesler çıkarıyorlardı. Uzun süre koştuktan sonra durdum. Arkama baktım. Kenan yanımdaydı. Yaratıklardan eser yoktu. "Kenan, bu da neydi." "Bilmiyorum Güvercin..." Az ileride yaşlı bir adam vardı. Bankta oturuyordu. Yanına gitmeye karar verdim. "Saçmalama Güvercin! O da garip yaratıklardan biri olabilir!" "Olmayada bilir. Deneyip göreceğiz." "Ben sana daha ne diyeyim" adamın yanına vardığımızda konuşmaya başladım; "Selamun Aleyküm Amca" "Aleyküm Selam. Hey Siz de kimsiniz!?" "Sakin ol amca biz normal insanız" "İyi. Ne istemiştiniz?" "Bu yaratıklar neyin nesi amca ? Neler oluyor dünyada ?" "Hmm. Bak evlat, beni iyi dinleyin. Bunlar zombi. Aylak da diyebilirsiniz. Bunlar ilk olarak nerde çıktı, nasıl ve neden çıktı, bilinmiyor." "Peki bunlar neden çok zor ölüyor ?" "Çünkü DNA'lar farklı. Onları öldürmek için kafalarına vurmak gerek." "Saol Amca, seni dertli gördüm bir sorunun mu var ?" "Salgında kızımı kaybettim, eşim ise kaçmaya çalışırken öldü. Bir mezarları bile yok..." Adamın gözlerinden yaşlar geldiğini farkettim. "Kusura bakma amca seni üzdüysek." "Yok evlat, ara sıra duygusallaşırım o kadar. Sizin yolunuz nereye ? Arabam var isterseniz bırakayım." "Aslında belli bir istikametimiz yok amca, ama İstanbul'a gitmeyi düşünüyorduk." Kenan atladı "Benim niye haberim yok bundan ?" "Oğlum iki dakika dursana." Amca gülmeye başladı. "Beni de bu yaşımda güldürdünüz ya, Allah da sizi güldürsun. Gelin atlayın arabaya." Araba bir kapalı kasaydı. Kenan öne, ben arkaya geçtim. Kenan arkaya oturunca midesi bulanıyordu. Yola koyulduk.***
Selamlar olsun ! Tamam bana kızgınsınız ama ilham gelmiyor. Gerçekten ne yazacağımı bilemedim, ama kendimi telafi ettirmek için uzun yazmaya çalıştım, Kendinize iyi bakın!