2

18 0 0
                                    

Uzun koridorda bekleyen kişiyi gördüğümde ilk başta aldırış etmedim fakat tanıdık gelen saçlarından ve doğrudan bana bakmasından bakışlarımı ona çevirdim. Burada dikilmek yerine o kızla düzüşüyor olması gerekmez miydi?

Sinirlerimin gerilmesine engel olup bakışlarımı karşıma odaklayarak yanından geçtim. Beklemediğim bir hareketle adımı söylediğinde bu durumun klişe olup olmadığını düşündüm çünkü ona adımı falan söylememiştim, telefondan da duymuş olması %1 gibi bir ihtimaldi. Ama bana seslenmesi klişeydi ondan şüphem yoktu.

"Annie." Durarak arkamı dönmediğimde önüme geldi, bu koridor niye bitmiyordu ki? Ona bakarak ilgili görünmeye çalıştım. "Gel, gidiyoruz." Güldüm.

"Pardon?" Göz kırparak sırıttı.

"Özür dilenecek bir durum yok, gidiyoruz, hadi." Tek kaşımı kaldırdım.

"Özgüvenine hayran kalsam da, neden seninle gelecekmişim ki?" Bariz bir şeymiş gibi konuştu.

"Eve gitmiyorsun ve kalacak bir yerin yok, benim fazladan odam var, yeterli iki sebep mi?" Uzatmış olduğu kolunu tutarak devam ettiğimde yürümeye başladık.

"Nasıl bir günah işlediğini bilmiyorum ama bununla telafi edemezsin." Güldü.

"Ben günahlarımla barışık olmayı seviyorum." Omzuna dokunduğumda bardan çıkmış, vale arabasını getirmişti ve çıkarken Stephan bana bakıp sırıtmış ve bingo tarzında bir şey diyerek dudağını oynatmıştı.

"Demek ki ortak bir noktamız varmış." Bana dönüp yarım ağız gülümsedikten sonra devam etti.

"Arabayla mı geldin?" Kafamı olumsuz anlamında salladığımda vale benim için kapıyı açmıştı bile. Bana bakan kibirliye bir bakış atıp arabaya bindim ve adını sormayı düşündüm.

Arabaya binip kemerini taktığında hızlıca konuştum.

"Garip bir şey duymak ister misin? Dişi kanguruların üç tane vajinaları varmış, ve, adını hala bilmiyorum." Güldüğünde devam ettim. "Daha ne kadar düşebilirim derken.."

"Adım Harry." Kafamı salladım. En azından artık tamamen bir yabancının arabasında evine doğru yol almıyordum, daha az sürtüğümsü hissedebilirdim.

"Nedense bunun sonunda böbreklerimi kaybetme gibi bir durumum olacak gibi hissediyorum," bir bakıma yalandı, uzun zamandır ilk defa başka birinde kalacağımdan heyecanlanmıştım, iyi hissediyordum. Kafasını salladı.

"O da bir ihtimal." Afalladığımda dönerek göz kırptı. "Ama merak etme bu gece sadece iyilik meleği rolündeyim." Hafifçe kaşlarımı kaldırdığımda cevap vermedim. Kolumdaki saate baktığımda saatin daha 1 olmadığını görmek garipti, zaman çok hızlı geçmiş gibi gelmişti, demek ki o kadar da hızlı geçmemişti.

Radyoyu açtığında çıkan şarkıyı dinlemeye koyuldum. Beğenmemiştim ama berbat durumda değildi. Bay kibirli –adını bilsem de bunu demeye alışmıştım bir kere- bana bakıp, ifademi inceleyip, sırıtarak yola döndüğünde rahatsızlığımı belli etmemeye çalıştım.

"Sorun mu var?" Kafasını iki yana sallayarak hafifçe sırıtmaya devam etti. Yolu izleyip kafamı bir şeylerle meşgul ederken büyük bir evin önünde durdu.

"Geldik." Arabadan inerken binayı (!!!) izlemeyi ihmal etmedim.

"Burada tek yaşıyor olamazsın." Kapının önüne vardığımızda konuştu.

"Tek yaşamıyorum, ev arkadaşım var." Kafamı sallayarak içeri geçtiğimde ışıkları yakmıştı ve içerisinin dışarıya oranla daha sade olduğunu fark ettim. Güzel bir iç mimarisi ve düzeni vardı kendisi düzenlemiş olamazdı. Önyargılı yaklaşımımı görmezden gelip öylece dikildim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 02, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Love TonightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin