mültimedia:
ATLAS (ölcem galiba allahım sana geliyom tut beni sdkjphdcopbcudrfp)
Kışın o şiddetli soğuğu, kar ve rüzgarla birlikte yollara atmıştım kendimi. Ne komik değil mi? Daha nereye gideceğimi bile bilmiyordum. Daha kötüsü ise hangi sebepten dolayı evden kaçtığımdı. Yalnızdım. Hemde sonuna kadar. Sadece ufakken, mutluyken oyun oynadığım arkadaşlarım vardı. Onlarda sadece ufakken vardı. Ortaokula başladığımdan beri kendi duvarlarım arasında karanlık köşeme sinmiş, elindeki deftere bir şeyler karalayan, yaraları iyileşemeyen küçük kız olmayı tercih etmiştim hep. Çünkü kendimi güvene almam gerekti. Çünkü kime güveneceğin belli olmazdı. Çünkü en çok güvendiklerin bile sırtından vurabilirdi. Ben bunları yaşanmışlıklarıma karşı yorumlarken artık sadece 'tanıyorum'dediğim insanları gerçekten tanıyordum. Bazı sorunlara, sıkıntılara artık dayanamıyordum. En sonunda evden kaçmaya karar verdim. Hoş. Nereye gideceğimi de bilmiyordum ya. Neyse.
Zaman sanki geçmek bilmiyordu. Baya yürümüştüm. Evden çıkalı yaklaşık 3 saat kadar olmuştu. Ve saatlerdir yürüyordum. Artık her şey geride kalmıştı. Ne olmak için çabalayan ailem, ne de beni önemsemeyen, olmayan arkadaşlarımı düşünüyordum.
Hiç bir şey umurumda değildi. Bakacağım tek şey geleceğim. O da belli değildi zaten. Bir süre sonra orman yoluna gelmiştim. Yürüyecek halim kalmamıştı. Şuanda aklımda sadece otostop vardı. Kolumu kaldırıp baş parmağım aşağıya doğru bakacak şekilde elimi yumruk yaptım ve baş parmağımı o yumruktan sarkıttım. Kimse umursamıyordu. Her zamanki gibi. Artık yorulmaya başlamıştım. Tam oturacağım sırada lüks bir araba önümde durdu. Şaşırmıştım. İlk defa biri beni o gölgelerin arasında fark edebilmişti. Sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğunun kapısını açıp bana binmem için işaret verdi. Şu durumda düşünecek vaktim yoktu. Vücudum tükenmişti. Arabaya binmekten başka çarem yoktu. Düşünecek bir şey de yoktu. Bindim arabaya. Yanımdakinin kim olduğunu görmek için kafamı sol tarafa çevirdim. Ne tesadüf?! O da bana bakıyormuş. Gözleri okyanusu anımsatan bir mavilikteydi. Benimkilerden daha koyuydu. Benim yaşlarımda bir erkekti. ÇOK GÜZEL! BRAVO! Ben erkeklere kıl olurken bir de bununla yolculuk yapacaktım.
Saçları siyahtı. Benimkilerin aksine. Badem elması belirgindi. Erkeklerin sadece bu yönünü seviyordum. Kemikli bir yüz yapısı ve şekilli bir burnu vardı. Gözleri iriydi. Ve mavilikleri belirgindi. O önüne dönmüştü ama çaktırmadan onu izliyordum. Ten rengi normalden biraz daha açıktı. Genel olarak baktığımızda; yakışıklıydı.
Nedenini bilmiyorum ama pek iyi niyetli olduğunu sanmıyorum. Bir erkekle yalnız kalmak, özellikle yolculuk yapmak bana tuhaf geliyordu. Çünkü daha önce tanımadığım bir erkekle yalnız başıma yolculuk yapmamıştım. Kimseye güvenmiyordum. sebebi ise anneme güvenmemdi.'Hiçbir yere gitmeyeceğim, seni asla bırakmayacağım, hep yanındayım'demişti. ama beni bırakıp gitti. ÖLDÜ! Bunlar aklıma gelince tutamadığım birkaç damla yaş firar etmişti gözlerimden. Yanımdaki fark etmesin diye açık olan saçlarımı önüme aldım. Ama nafile. Görmüştü işte! Lanet olsun! Neden böyle şeyler aklıma getirip istemsizce ağlamaya başlıyordum ki?! 'Neden ağlıyorsun?'diye sorduğunda 'Yok bir şey'diye geçiştirdim. O sadece arabasına mecburen bindiğim bir yabancıydı. ona ne olduğunu söyleyemezdim. Kimseye açmadığım duvarlarımı ona açamazdım.
(rüya): * Karanlık. Çok karanlık. Etraf kapkaranlıktı. Sonra ileriden beyaz bir ışık süzülmeye başladı. Burası neresiydi böyle? Neredeydim ben? 'Merhaba. Kimse yok mu?!' diye bağırdım. Ama hiçbir şeyden ses çıkmıyordu. Kimse yoktu. Işıktan görebildiğim kadarıyla beyaz, askılı ve mini bir geceliğin içindeydim. Ve ayaklarım çıplaktı. Işığa doğru yürümeye başladım. Ama bir gariplik vardı. Sanki ben ışığa doğru yürüdükçe ışık benden uzaklaşıyordu. Yürümeye devam ettikçe gerçekten de öyle olduğunu anladım. koşarsam belki ulaşabilirim düşüncesiyle koşmaya başladım. Yinede git gide uzaklaşmaya devam ediyordu. Bu sefer daha çok hızlandım. tam hızımı aldım, ışığa ulaştım derken bir ses kulaklarımı tırmalamaya başladı. Sese dikkatimi vererek daha iyi duymaya çalıştım. bu bir kadın sesiydi.'Kızım!'diye feryat ediyordu. Kadının bu feryadı içimi paramparça ediyordu. Sesin nereden geldiğini anlamak için etrafıma bakmaya başladım. Artık hem etrafıma bakıyor hemde hızımı alabildiğimce koşuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOL ARKADAŞIM
Teen FictionAilesi tarafından uygulanan baskılara dayanamayarak evden kaçıp yolları kesişen iki gencin hikayesi bu hikayeyle beraber yapacağımız yolculukta başımıza ne tür şeylerin geleceğini az çok tahmin ediyorsunuzdur benim ilk kitabım olacağı için bu serüv...