~SIRADAN BİR GÜN~

44 6 6
                                    

Aşağıdan gelen seslere uyandım bu sabah. Annem sinirli sinirli bağırıyordu, merakıma yenik düştüm ve sıcacık yatağımı terk edip merdivenlere doğru yürüdüm. Merdivenin başına oturup neler olduğunu anlamaya çalıştım önce ama sonra yanlış yaptığımı düşünüp aşağı indim.
   

"Günaydın anne, misafirimiz mi var?"

  

 " Günaydın kızım evet misafirimiz var ve tam da çıkıyordu."

Çok kalın ve etkileyici bir ses tonuyla bir adam,
   "İyi günler Evrim Hanım kartımı buraya bırakıyorum olur da fikrinizi değiştirir iseniz telefonunuzu bekliyor olacağım." dedi. Ardından annemin sinirli ses tonunu duydum,

    "İyi günler Ahmet Bey."
Kapı sesini duydum muhtemelen adam gitmiş olmalıydı. Koltuğa oturdum annemin anlatmasını bekledim ama ses çıkmıyordu. By
    "Anne." 

    "Efendim Bahar."

    " Anne." demiştim bu sefer 'e' harfini uzatarak.

    "Söyle Bahar."

    " Ya anlatsana kimdi o adam?"

    " Kimse değil yardım eder misin kahvaltıyı hazırlayalım?"

    " He anlatmayacaksın yani öyle mi? Annem ısrarlarımdan bıkmış olacak ki bir anda bağırdı bana.

    "Bahar! Bir şey yok dedim uzatma."

    "Tamam anne." deyip mutfağa gittim açıkçası bir an ürktüm.

Güyâ anneme yardım edecektim ama her sabah olduğu gibi bu sabahta masaya oturup kahvaltının hazır olmasını bekledim. Annemde nihayet masaya oturdu ve günün planlarından bahsetmeye başladı;

    "Birazdan şirkete gideceğim toplantım var, daha sonra gümrüğe gideceğim ufak bir pürüz çıkmış. Yani bütün gün doluyum. Sen ne yapacaksın?"

    "Muhtemelen evde olurum canım sıkılırsa sitenin ormanında yürüyüş yaparım."

    " Bahar oraya gitmeni istemiyorum. Düşüp yaralanmandan korkuyorum anlatamıyor muyum acaba sana?"

    "Anne yine bunu mu tartışacağız. Yapma lütfen. Doğduğundan beri gözleri görmeyen benim ve böyle yaşamayı öğrendim, kısıtlanmak istemiyorum, hem orman havası bana çok iyi geliyor gerçekten."

   "Tamam uzatmayacağım ama lütfen dikkatli ol ve geç kalma."

   "Tamam anneciğim beni merak etme."

  "Ha unutmadan telefonun açık olsun aradığımda ulaşabileyim sana."

  "Tamam."

  "Ben çıkıyorum yardımcı gelecek bu gün. Masayı o halleder."

  "Tamam anneciğim iyi işler, kolay gelsin"

  "Görüşürüz bir tanem." deyip başımdan kokulu kokulu öptü beni sonra da çıktı. Bende karnımı tıka basa doyurup odama çıktım. Kitabımı alıp boyum kadar olan pufuma gömüldüm. 

Bu kabartmalı kitaplar iyi hoşta okuması çok zahmetli oluyor. Ama olsun iyi ki varlar yoksa kafayı yerdim herhalde. Keşke bütün kör insanlar benim kadar şanslı olabilse ben istediğim kitabı okuyabiliyorum yapmam gereken sadece kitap evinden kitabı alıp dayıma götürmek sonrası dayımda ertesi gün kabartma harfleriyle basılmış halini bana getiriyor. Ama diğerlerine gerçekten çok üzülüyorum. 

Kitabı en heyecanlı yerinde bırakıp annemin benim için hazırlayıp dolabıma astığı kıyafetlerden bir tanesini alıp giyindim. Kitabımı da çantama atıp evden çıktım ormana doğru Fındık'la  birlikte yürümeye başladık Fındığı çok seviyorum. Nereye gitsem itiraz etmeden geliyor o çok akıllı bir köpek trafik kurallarını bir çok insandan daha iyi biliyor. 

Nihayet ormanın girişine geldik. Güvenliğe kartımı gösterip ormana girdik, bu saatlerde ormanda pek fazla kişi olmaz genelde gençler olur piknik falan yaparlar. Fındık'la beraber bulduğumuz gizli bir yer edindim kendime. Fındık'ta orayı çok sevdiğimi biliyordu ne zaman ormana gelsek beni oraya götürürdü bu günde öyle oldu. Ağacın dibine oturdum, Fındığın'da ipini saldım biraz. 

Çantamdan kitabımı çıkarttım. Yine en heyecanlı yerinde kalmıştım bütün heyecanımla okumaya başladım. Kitaba çok iyi konsantre olmuştum fakat bir koku bir anda bütün dikkatimi dağıttı. Gerçekten muhteşem bir kokuydu, kokuyu derince içime çektim aldığım kokuyu dışarıya bırakmayı hiç istemedim.
"Biraz reçine biraz kehribar... Birdee..." Olamaz bunları dışımdan söylemiş olamam.

"Biraz da vanilya" dedi
Genç ve çekici bir ses, irkildim bir an utandım da. Belli etmek istemedim ama yanaklarım kızarmıştı eminim buna. Ayaklarımla vücudumu ağaca doğru ittim.

"Fındıııııık haydi kızım gidiyoruz."
Eymen'in senini duydum.

"Vaaaay bizimki yine ormanda kitap keyfi yapıyor. Tanıştınız mı siz?"
Eymen bizim komşumuzdu. 

"Kimle?"Dedim 

"Aliyle"dedi Eymen "Ali benim kuzenim İzmir den geldi" Allah'ım yine o ses yine o koku...

"Merhaba" dedi bana. Telaşlandım o anda heyecanlanınca kekelemekten nefret ediyorum.

"M merhaba Bahar bende."

"Şey elim havada kaldı"dedi kıkırdayarak. 

" P-pardon" deyip elimi uzattım umarım elimi tutacaktı yoksa rezil olacaktım. Ve umduğum gibi oldu elimi sıktı.  

Fındık pantolonumun paçasını asılmaya başladı elimle yoklayarak bulmaktansa parmaklarımı şıklatarak elimi yalamasını sağladım, kafasını okşayıp tasmasını taktım. Kitabımı çantama koyup yavaşça ayağa kalktım. 

"Görüşürüz, ben kaçtım" dedim.
Aslında planım hızlıca oradan ayrılmaktı ama yolumu şaşırdım o koca adımı Alinin ayağına attım. 

"Aaahh" diye bağırdı yerimde sıçradım.

"Çok özür dilerim of ya ne sakarım, gerçekten özür dilerim? Canını çok yaktım mı?"

"Sakin ol acımadı."

"Emin misin bak gerç..."

"Tamam özür dileyip durma gerçekten acımadı bir an boş bulundum o yüzden bağırdım."

"Görüşürüz."deyip oradan ayrıldım. 

O da "Görüşürüz!" diye bağırdı arkamdan.

İlham geldiği zaman, yeni bölüm yayımda olacak.

Yorumlarınız benim için çok önemli.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 02, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hayalimdeki DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin