Fairy Tail

2K 69 28
                                    

Gray'in tek kolunu omzuna atmış ve onun yaralı bedenini sürüklemeye çalışan Juvia'nın zorlandığı yüzündeki acı ifadeden anlaşılıyordu. Ama ona olan aşkı için her şeyi yapardı ve bu yaptığı kendi için küçük, yetersiz bir şeydi. Ama Gray'i Calamity'den uzak tutabilmek için elinden ne geliyorsa onu yapacaktı.

Natsu ise bileklerinden ve boynundan bağlı olduğu zincirlerden kurtulmaya çalıştıkça bileğinden kan akıyordu. Bütün bu kargaşanın sebebi ise Calamity'nin sivil halktan birkaç kişiyi bu salonda toplama nedenini kimsenin henüz bilmemesiydi. Ama amacının iyi olmadığını herkes biliyordu. Juvia ve Gray sivil halka yaklaşınca durdular. Ve tekrar Calamity'ye döndüler. Natsu'nun içindeki öfke daha da arttı. Calamity'nin boğazına yapışma isteği onu delirtiyordu. Zincirleri biraz daha zorladı ve Calamity'nin kendi gücüyle yaptığı zincirlerden gelen bir elektrik akımı Natsu'yu çarptı. Bu adamın gücü neydi böyle? Natsu acıyla inleyerek yere yapıştı. Lucy bunu görünce ona doğru hızla koştu.

"Lucy duuur! " Natsu bu uyarıyı yapmakta gecikmişti. Genç kız ona doğru koşarken Natsu'nun etrafını çevreleyen güç kalkanını görmemişti. Kalkana çarptı ve hızla arkaya doğru savruldu. Sırtı bir kolona çarpana dek süründü. Herkesin gözü ona çevrildi.

"Lucy!" Natsu'nun haykırışı salonda yankılanırken halk ona yardım edip etmemekte tereddütlüydü. Korkmuşlardı. Genç kız zorlukla yerden kalktı, doğruldu ve Natsu'ya doğru yürüdü. Güç alanına yaklaşınca durdu ve kendini yere bıraktı.

"Kendini zorlama. O zincirlerden kurtulamazsın, sadece canın yanacak." Lucy her zamanki gibi zekasını konuşturuştu. Calamity'nin büyüsünü, zincirlerin nasıl elektrik verdiğini, güç kalkanının oluşumunun nasıl olduğunu anlamıştı. "Jackal'ın Gray'e elektrik şoku verdiğini hatırlıyorsundur. Bu zincirler iletkenler. Jackal zincirlere elektrik vermiş ve Tempesta'nın güç kalkanlarıyla onu zincirlere sabitlemiş. Zincirler gerildikçe mekanizma tetikleniyor."

Natsu şaşkın gözlerle ona bakıyordu. 'Tamam' anlamında başını salladı ve tekrar kızgın bir ifadeyle Calamity'ye baktı.

"Herkes beni dinlesin!" dedi Calamity "Şimdiye kadar herkese kötü şeyler yaptım ve bugün bir değişiklik olsun istiyorum. " Sırıttı. "Natsu, Lisanna'yı tekrar görmek ister miydin?"

Natsu'nın gözleri açıldı, şaşkındı ve Calamity'ye soru soran gözlerle bakıyordu. Nasıl? Nasıl bunu yapabilirdi?

Lucy de şaşırmıştı. Natsu ona Lisanna'dan biraz bahsetmişti. Lisanna'yı öldüren kişi Calamity'ydi. Şimdi niye geri gelmesin istiyordu ki?

"Onun adını ağzına alma p** kurusu!!"

"Sakin ol Natsu. Hatamı telafi etmek istiyorum. Onu geri getireceğim. Ama onun öteki taraftaki boşluğunu kapatacak birine ihtiyacım var. Bu seçim hakkı senin." Elini açtı ve avuç içini sivil halka doğrulttu. "Bu insanlardan herhangi biri mi?" Lucy'ye döndü. "Kız arkadaşın mı?" Elini Gray ve Juvia'nın olduğu tarafa tuttu. "Yoksa en iyi arkadaşın mı?"

Natsu duydukları karşısında hayretle ve öfkeyle bakıyordu.

"Ya onlardan birini sen seç ya da ben seçeceğim."

"İyiliklerin karşılığı olmaz diye biliyordum." dedi Lucy. Calamity yüzünü ona çevirdi ve kızgın bir bakış attı. Natsu ona bir şey yapmasından korktu ama neyse ki Calamity'nin yapacak daha önemli bir işi vardı. Boğazını temizledi.

"Seçiyor musun, yoksa ben mi seçeyim?"

"Lisanna'nın geri gelmesini istemiyorum!"

"Hepimiz istediğini biliyoruz. Ama kimsenin ölmesini istemediğini de biliyoruz. Bu gereksiz insanlar için fedakarlık yapmak zorunda değilsin." Elini sivil insan topluluğuna doğrulttu. İnsanlar çığlık atmaya başlamışken Calamity sol elini sağ elinin yanına getirip ani bir dönüşle Gray'ın üzerine zincir fırlattı. Juvia sanki bunu önceden tahmin etmiş gibi Gray'in diz kapağına tekme attı. Gray acıyla inleyerek yere düştü ve Juvia'nın çığlığıyla gözlerini ona dikti. Calamity'nin attığı zincir Juvia'nın sırtını delip geçmişti ve onu kendine çekti.

"Juvia hayııır!" Kırık diziyle yerden kalktı ve koştu. Ona yetişmeye çalıştı ama o halde zincirlerden daha hızlı olamadı. Güç alanı onun Juvia'ya ulaşmasını engelledi. Güç alanını yumruklayarak,

"Juvia, Juvia" diye haykırıyordu. Herkes şaşkınlıkla olanları izlerken Calamity'nin zincirleri Juvia'yı platforma yerleştirmişti. Genç kız kanlar içinde yere serildi. Gray ona bakıyordu. İfadesizdi. Hiçbir şey söyleyemiyordu. Juvia yutkundu ve güçlükle doğruldu. Calamity ona şaşırarak baktı.

"Gray-sama.. ü.. üzgünüm dd.. dizin için." Gray bağırdı. Sonunda itiraf ediyordu.

"Seni seviyorum Juvia!" Bu söz üzerine Juvia'nın gözleri fal taşı gibi açıldı. Sonra göz kapakları yavaşça tekrar kapandı ve ağzından en son şu sözcükler döküldü : "Seni seviyorum, Gray." Ardından yere serildi. Ölürken görmek istediği yüzü görmüştü, duymak istediği sesten, duymak iztediği sözcükleri duymuştu. Mutluydu. Aşkı için ölmüştü. En iyi ölüm onunkiydi. O ölürken başkası diriliyordu. Bunun için de mutluydu. Gülümseyerek son nefesini verdi.

Gray dizlerinin üstüne çöktü. Tek eliyle yüzünü kapattı ve ağlamaya başladı. Bir erkek, üstelik de Gray hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Natsu da Lucy de aynı anda Juvia'nın cansız bedeninin arkasından görünün ışığa baktı. Beyaz saçlı güzel bir kız yavaşça yukarı doğru çıkıyordu. Lucy o sırada anladı. Bu kız Lisanna'ydı. Lisanna gözlerini açar açmaz Natsu'yu gördü. Ona duğru koştu ve boynuna atladı. Sonra ağlamaya başladı. Natsu zincirler yüzünden ona sarılamıyordu. Biraz geri çekildi ve Zincirler gevşeyince Lisanna'yı kendine çekip ona sarıldı. Yüzünü onun omzuna gömmüştü. Her şeyi unutmuştu. Şu an yalnızca yıllardır onun için ağladığı kişi yanındaydı, onun kokusunu içine çekiyordu. Lucy'yle tanışana kadar ona aşıktı. Ölümü umurunda bile olmadan ona olan aşkı devam ediyordu. Ve Lucy'yle tanıştığı gün, Lisanna'nın ölürken ona söylediği şeyleri hatırladı. "Tek isteğim, hayatına kaldığı gibi devam etmen. Yeni kişilerle tanış, yeni dostluklar kur, yeniden aşık ol.." 

Lucy'ye aşık olduğunu kendine söyleyemiyordu. Ona ihanet ettiğini sanıyordu. Ama bu sözü kendine hatırlatınca cesaretlenip Lucy'ye açılmıştı. Şimdi ne olacaktı?

Lucy, Gray'in ayağa kalktığını görünce, intikam için Natsu'ya saldıracağını düşündü ve ona doğru yürüdü.

"Gray bekle." dedi ve kolunu tuttu. Gray onun ellerinden hışımla kurtuldu ve Calamity'ye doğru yürüdü. Calamity sırıtıyordu. Çünkü Gray burada gücünü kullanamaz ve zaten güç kalkanını delemezdi. Gray yürüdü ve Calamity'nin olduğu yerin tam karşısında durdu. Buz, elini kapladı. Upuzun ve sivri bir parça oluştu. Calamity şaşırmıştı ve yaptığı aptallıktan dolayı kendine kızıyordu. Kendisi gücünü o çevrede kullanabilmişti. Yani onun etrafının korumasız olduğu aşikardı. Gray buzu güç alanına sertçe vurdu ve güç alanı büyük bir gürültüyle ortadan kalktı. Calamity onun kendine yaklaştığını görünce harekete geçti ama Gray daha erken davranıp sol yumruğunu Calamity'nin suratına geçirdi. İkinci darbesi ise sağ elinde oluşan buz parçasını Calamity'nin kalbine saplamasıyla son buldu. Calamity zorlukla son sözlerini söylerken herkes ona odaklandı.

"Hayatım boyunca hep kötülük yaptım. Ve ilk kez birine iyilik yapmayı denedim. Karşılığı da buysa eski halime dönmek istiyorum. Lisanna da benimle gelecek. Ben öleceksem o da yaşayamaz!"

Lisanna bu sözleri duyunca hemen söylemek istediklerini söyledi.

"Sözünü tutup harika bir hayat kurduğun için teşekkür ederim. " Lucy'ye baktı. "Umarım çok mutlu olursunuz." dedi ve gülümsedi. Bunun üzerine Lucy de gözyaşlarına engel olamadı. Lisanna yavaş yavaş yükselirken o da ağladı. Lucy yukarıya doğru uzanıp Lisanna'nın bileğini kavradı.

"Teşekkürler.."

Lisanna gözden kayboldu ve Calamity de öldü. Gray Juvia'nın yanına gitti, yavaşça dudaklarına eğilip öptü. İlk ve son kez...

     

                        

Fairy TailHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin