Telefonu cebime sıkıştırarak pratik odasına gelmesini bekledim. Sarı kafası kapının camından göründüğünde içimi yeniden o sıcacık his kaplamıştı, gülümsemeye başlamıştım bile. Kapıyı açarak yanıma geldi.
Boynuna sarılabilmek için ayaklarımın ucunda yükseldim o da biraz eğildi ve orta yolu bularak birbirimizi sardık.
Kollarımız birbirine dolanık yüzlerimiz bir nefes kadar birbirine yakınken gülümsedik. Elini belime atarak daha yakınına çekebilecekmiş gibi çekti beni. Bir kaç dakika daha öyle durup özlem giderdik, son olarak burunlarımızı oyuncu bir şekilde bir kaç kez çarpıştırıp bıraktı beni.
"Hazır mısın?" Gergince dudağımı dişledim. Ve çarpık bir şekilde gülümsedim. "İzle ve gör."
Göz kırparak müziği açtım ve bana öğrettiği dansı en iyi şekilde sergiledim. Yüzünde ciddi bir ifade ile beni izliyordu. Ah, şuan nasıl gözüktüğünü biliyor muydu, hareketlerimi karıştırmaktan son anda kurtuldum. Dansı bitirdiğimde yanındaki su şişesini kucağıma attı.
"Hazırsın." dedi gülümserken.
>>>
İlk performans sırası bendeydi. Kesinlikle finaldeydim bu sefer inancım da pratiklerim de tamdı. Dansımın bir senaryosu bile vardı.
Topuklularımın sesi olduğum sahnenin her tarafına dağılırken başımı kaldırarak meraklı yüzlerde gezdirdim gözlerimi.
Tepemdeki ışıklar teker teker açıldığında başımı çevirerek kendime güvenir bir şekilde gülümsedim.
Bu sahneyi en iyi şekilde planlamıştım, neon ışıklar, değişen alt yapı, her şeyiyle mükemmeldi.
Müzik başladığında tüm dansları birleştirdiğim kareografiye başladım. Arada havada süzülüyor, arada yerde sürünüyordum. Çok iyi gidiyordum, ama neden bir ıslık sesi bile yoktu?
Dansımı bitirdiğimde memnun bir şekilde gözlerimi karşımda oturanlara çevirdim, prodüktörler ve yarışmacılara.
Ama neden çok, sinirli gözüküyorlardı?
Yönetmen kameranlara bağırarak kameralarını kapatmalarını istedi. Sesli bir küfür ettim, ne oluyordu?
"Kim Jennie!" Bana doğru bağırdı. Yanıma gelerek şaşırmış bir ifadeyle baktı. "Senden beklemezdim."
Ne? Neyi beklemezdi?
Kekeledim. "N-ney-"
"DİSKALİFİYE OLDUN!"
Tepemdeki ışıklar tek tek sönerken, olumsuzca başını sallayan insanlar tek tek terketti ortamı.
Öylece kalakalmıştım, siktir ben ne yapmıştım ki!
Dolmuş gözlerimle etrafı tararken bana doğru gelmekte olan Lisa'yı gördüm. "Lisa, ne oluyor?" Kollarımı açmış ona sarılacakken parmağını dudaklarıma koyarak beni durdurdu. Daha sonra parmağının yerini dudakları buldu. Öpmüyordu, sadece bastırıyordu. Bu ikimiz için ilkti. Şoku atlatamadan kulağıma doğru fısıldadı.
"Sürprizimi beğendin mi, sevgilim?"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
