2. Yeni Öğrenci

65 6 0
                                    

Acı... Aslında hep zor durumlarda hissedilen ve insanı içten içe kemiren bir duygu olsa da, hafife alınamayacak kadar büyük zamanlarda insanın içindeki dünyayı Sahra Çölü' ne dönüştürebiliyordu. Bazen boşluğuna boşluk katar bazen ise bir şeyleri kavramada yardımcı olabilirdi. Oysa şu an hissettiğim daha önceki acılarımla benzeşen bir acıydı diyebilirim.
Karşımdaki genç adam sıktığı parmaklarını daha da sıkıyordu ve bu sanki ellerim patlayacakmış hissi veriyordu. Tüm bunlara rağmen ifadesizliğimi korumaya çalışarak yüzüne dik dik bakmaya devam ettim. Eminim şu an kendi dünyasında bana zarar verdiğini düşünüyordu fakat onun yaptığı daha önce yaşadığım acıların yanında minik bir cimcik gibi kalıyordu.

Ne yapacağını umursamadan kasıklarına sert bir tekme indirmeyi hedefliyordum ki bacakları bacaklarımı duvarla kendi arasına sıkıştırdığı için bu düşüncemi dipsiz bir kuyuya atmak zorunda kaldım.

"Anlat."dedi delici bakışlarını gözlerime dikerek. Daha önce hırsızlık yaparken bu tür olaylarla karşılaştığım için tecrübeliydim. Söylediği şeyin ardından kaşlarımı kaldırmakla yetindim ve cevap vermedim.

"Sabrım taşmak üzere."dedi tehlike uyandıran bir bakışla.

"Bak sen şu işe."hafifçe sırıttım"Bizim 'Paragöz' ün sabrı varmış."dedim ve sırıtmamı alaycı bir gülüşe çevirdim. Bu gülüşüm karşısında bardak yarılanmıştı.

"Asıl sen bak şu işe."beni taklid ediyormuşçasına sırıttı"Beni tanımadığı için hakkımda atıp tutan bir kız çocuğu karşımda duruyor."dedi ve sırıtışını gülüşe çevirdi. Ben ifadesizliğimi korurken onun yüzünden alay duygusu okunuyordu.

Aklıma gelen fikirle aydınlandım. Hızlıca burnuna doğru sert bir kafa attım. Bu hareketimi beklemediğinden beni bırakıp acıyla burnunu tuttu ben de bu durumdan faydalanıp kasıklarına sert bir tekme indirdim. "Ah!"diye inledi ve yerde kıvranmaya başladı. Hızlıca botlarımı ayağıma geçirip konuştum.

"Erken konuşmamak gerektiğini anlamışsındır."dedim ve gülerek koşmaya başladım. Sonuçta bana kız çocuğu demişti ve ben de ona bir kız çocuğu olmadığımı açıklamıştım. En azından benim düşüncelerim bu yöndeydi. Uzun koridora çıktığımda eve girdiğim odayı bulmak için tek tek bütün odalara baktım. Tahminimce ardiye odasından gelmiştim.

Geldiğim odayı bulur bulmaz pencereyi açtım ve ayaklarımı sarkıttım ardından kendimi yere bıraktım. Ayaklarımın üzerine çömelir pozisyonda düştükten sonra yerden destek alıp doğruldum ve demir kapıya doğru koşmaya başladım. Yeniden pencereden dönmekle birnevi zaman kazanmış olmam içimde ufak bir sevinç yaşatırken öfkeyle parlayan bal rengi gözleriyle ön kapının etrafında gezindiğini tahmin edebiliyordum. Hiç vakit kaybetmeden demir kapıdan çıktım ve motoruma koşmaya başladım. Motorun üzerine oturur oturmaz tam gaz yüklendim.

Motorumun lastikleri yolda çığlık atarken bir şey unuttuğumu fark ettim. Devasa villanın bayağı ilerisinde bir ara sokağa girip maskeyi ve eldivenleri çıkarıp rastgele cebime sıkıştırdım. Bir an donuk bakan gözlerim ellerime kaydı. Eldiven takmama rağmen soğuktan kızarmışlardı. Umursamadan motorun bagajından parmaksız eldivenleri çıkarıp ellerime geçirdim ve kalktığım için yeniden ıslanan yerime yerleştim. Yeniden tam gaz yüklenerek Aziz'in deposunu istikamet olarak belirledim.

Sağ ve sol tarafımdaki ağaçlar hızımdan dolayı artık iyice bulanık görünüyordu. Devasa villadan çıkarken hafifleyen yağmur yeniden hızını arttırmıştı ve kaskımın plastiğimsi yüzüne çarpan yağmur damlaları yolu görmemi zorlaştırıyordu. Aziz'in deposuna yaklaştığımda motorumdan indim ve kuytu bir köşedeki sokak lambasına motorumu zincirledim. Para biriktirip aldığım bir şeyi kaybetmekten hoşlanmazdım ve bunun olmaması için elimden geleni yapardım. Anahtarı da cebime attıktan sonra depoya doğru yürümeye başladım.

Ben SiyahımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin