Hmmm...Gerçekten güzel bir gün özelliklede lena vazgeçilmez nefis kahvaltısını yaptıysa. Herkesin hayatında olmazsa olmaz dediği şeyler vardır belkide lenanın olmazsa olmazı kahvaltıdır. Ama bir sorun var yeni iş gününe tam vaktinde yetişemicek korkusu var lenada. Çünkü ilk iş günü önemlidir. Ve o eski işinden geç kaldığı için atılmıştı. Bu nedenle aceleci adımlarla arabasının anahtarını masanın üzerinden alıp yola çıktı. Arabası orta model bir araçtı lenayı taşısa yeterdi onun için.Mağazaya vardığında arabasını park edip aceleci adımlarla mağazaya girdi. Bu butik resimlerdekindende büyük gözüküyordu.Etrafta hoş bir hava vardı. Bu hava üç kelimeyle anlatılsaydı. Biri yeni giysilerle dolu kokan bir parfüm şişesi ikincisi modern dizaynın baş gösterilmesi üçüncü ise güler yüzlü samimi insanların olduğu bir mekan.bu iştende atılmamak üzere içeri girdi.
Tık! Tık! Tık!
Umarım herşey yolunda gider diye mırıladandı lena. Gir komutunu alana dek bekledi.
- Gir
Lena odanın içine girdiğinde neredeyse çığlık atıcaktı. Aman tanrım dedi içinden bu tam benim tarızıma uygun dizayn edilmiş.
- Bunun konumuzla ilgili olduğunu sanmıyorum küçük hanım.
Lena az önce söylediklerini içinden söylemediğini anlaması pekte zor olmadı.
- Pardon efendim. Ben başvuru için geldim. Sizin bu muazzam butiğinizde çalışmak beni onurlandıracaktır. Arz ederseniz kendimi tanıtıyim.
Lenanın bu etkileyici konuşmasının ardından kadının yüzünden daha yeni olan utanç verici olaya sünger çekmeyi başardığını görebiliyordu.
Kadın tanıt dermiş gibi elini oynattı.
- Benim adım lena luviyessi aslen fransızım. Şuan istanbulda kalıyorum.
- Fransadayken mankenlik yapmışsın.
- Evet, bir süre o dalda çalıştım. Sonra bazı kişisel nedenlerden dolayı istanbula taşınmayı düşündüm.
Lena için biraz yalandan sorun çıkmazdı ama yalanda sayılmazdı. Ne diyicekti kadına ben buraya istemeyerek geldim?
Mi diyicekti.
- tamam seninle ilgili yeteri kadar bilgiye sahibim zaten gerisine gerek yok. Seni asistanım sonra bilgilendirecek.
Müdürün odasından çıktığında herkes lenaya bakıp fısırdaşıyordu. Bazı seseler duydu ama konuyu anlayamadı. Sanırım ilgi odakları lenaydı. Nedenini öğrenmek için yanda oturan asosyal bir kız olduğu gözlüklerinden ve yanında kimse olmadığından belli olan kumral açık kahve rengi gözlere sahip olan kıza yanaşıp
- Merhaba.
- Merhaba.
- Bi şey sorucaktım. Etrafta bana bakıp ne konuşuyorlar.
- Aramızda kalsın.
Lenanın kulağına yaklaşıp sanki çokta önemli birşey söylicekmiş gibi sessizce anlatmaya başladı.
- Şey yanlış anlama ama sen ilk en kısa sürede müdürenin odasın çıkansın normalde müdüre hanım bir çok soru sorar insanlara yani çıkman en az ( saatine bakıp, çenesini kaşıdı ) 2 saat 15 dakika alırdı.- Öyle mi? Soru sorar gibi değilde saçma dermiş gibi söyledi bu sözleri.
- Neyse ne , bu arada ismin neydi?
- Benim ismim deniz
- Benimkide lena
- Başvurum kabul edilirse tekrar görüşmek üzere deniz.
Şakayla karışık demişti bunu lena. Çok sıcak kanlı olduğu için insanlar ona çabuk alışıyor ve hayatının merkezine koyuyordu. Ama şizofren oluşu onu değiştiriyordu. Kendisi değişmiyor ama insanların ona bakış açısı değişiyordu. Çok şükür şu an herşey güzeldi.
Evet gayet iyi gitmişti görüşmesi, kendini tanıtmış, sorulan sorulara stresini yansıtmadan güzel cevaplar vermişti. Durumu göz önünde bulundurularak bilgilendirilecekti. eve gitmek için yola çıktı. Lena 4 katlı şirin bir binanın 2. Katında kalıyordu. Ve inanınki bu binanın enerjisi onu rahatlatıyordu. Lenada evim gibisi yok diyenlerde.Eve vardığında posta kutusunun içini açıp zarfları içinden çıkarttı. Sandığından çok mektup vardı bu sefer. Eve girip mutfağa geçti zarflar beklerdi öyle değil mi? yemek yapmak için eline tarif kitabını aldı ve bir türlü tarifini ezberleyemedigi yemeklerden birini seçti. Yemeğini yemiş televizyon karşısında kanallar arasında sörf yapıyordu 100-200 kanala baktı dakikalarca, en sonunda bir kanalda durmaya karar verdi . Ansızın kapı çaldı. Lenanın tüm dikkati televizyonda oldugu için ürkmesine neden oldu ve istemsizce saate baktı saat 11.40 a geliyordu. Bu saatte kim geldi acaba? Diye sordu icinden ve adımlarını kapıya yönetti. Kapıyı açtığında başka kim olabilirdi ki dedi içinden çünkü gelen daen dı. Lenanın 1. Sınıftan bu yana görüştüğü en samimi olduğu arkadaşı daen. Daen sert yüz hatlara mavi gözlere sarıya benzer saç rengine sahipti. Dışardan soğuk ve bir o kadar tehlikeli gibi görünsede içini bir tek lena biliyordu.( Bir ara hayatını bile kurtarmıştı zehirli bir örümcekten)lena o günü hayal etmemeye çalıştı.
"İçeri davet etmicek misin?"gözleriyle içeriyi göstererek.
Lena biran daldığı için
"Ah pardon gir içeri tabiki"
Daen ayakkabısını çıkarıp içeri girdi.
"Ne oldu daen sen bu saatte pek uğramazdın."
"Ah evet genellikle ama bugün bir istisna olsun dedim ve muthiş bir cd satın aldım senle izleriz diye düşündüm. Ah nerdeyse unutuyordum birde patlamış mısır aldım" dedi. Şirin gözükmeye çalışarak
Aynı şirinlikle lenada ona karşılık verdi
"Bu saatte mi?"
"Evet... Hadi ama ikimizde senin bu saatte yatmadığını biliyoruz"
Lenada umutsuzca
"E peki hadi aç bakalım cd'yi"
"Okey"
Film nasıl mıydı? Lena için güzel gidiyordu taki dean gitmeden önce sakarlığını konuşturana dek. Yani daen cd yi alırken kola yı lenanın üzerine döktü. Lenada sinirlenip daen nın üzerine yürüdü sonra lena masaya çarptı. Daen masanın üstündeki telefon düşücekken onu tuttu ama lenaya çarptı lenada yere düştü yerde büyük bir patlamış mısır paketi vardı. Ve açılmamış paket patladı. Heryer patlamış mısır ve kola oldu özetle. Sonrası daen'nın eve doğru soluksuz maraton koşusu. Lenada dean gidince bir süre söylendikten sonra odayı temizledi,banyo yaptı ve yatağına girip küçük ışıldağını açtı, çokça tutmadığı anı günlüğüne bugün olanları yazıp derin uykuya dalmak üzere gözlerini karanlığa kapattı.
Sabaha karşı saat 5.30
Lena üşüdüğünü fark etti battanyeyi üstüne çekmek için yeltendiğinde ise battanye onu çekti ve yere düştü. Bu ufak kazanın ardından lena elini yüzünü yıkadı. Dün yapmadığı temizliği bugün yapmaya karar verdi ve temizlik işine istemiye istemiye girişti. Temizlik bittiğinde oh be bitti sonunda kelimesi çıktı tabiki her seferki gibi. Lenanın kitap okuma saatleri var o saat gelmişti. Normalde birkaç yıl önceye kadar alırdı kitap okumazdı şimdide elinden düşmez. Ters işte lena anı anına uymayan kız. Raflardan bir kitap çekip alır kitabın adı Neşter lena merak eder ve anlamını araştırmak için salona gider masanın üstünden telefonunu alır ve salonun küçük balkonuna çıkar. Sandalyeye kurulur. Lenanın salondaki balkonu göz alıcıdır. Yeşille dizan edilmiş ve kendiliğinden olan taş duvarların üzerindeki motif şeklinde sarmaşıklar çok doğal bir görünüme sahipti.
Neşterin anlamını araştırmak için google girdi anlamına baktı. Neşter bir bıçak türü olarak yazıyordu. Eskileri anımsadı bir şeyler aradı sanki eskiden olmuş bir şeyleri. Ve aklına 5 yıl öncesinin gelmesini sağladı. Hatırlamak istemediği olaylar gözünün önüne gelmesiyle dişleri sıkılaştı. Sandalyeyi çekti ve ayağa kalktı. Sandalyeyi çekmesiyle masanın devrilmesi sıcak kahve dolusu fincanın ve menekşe yetişmiş fidanında yere düşmesi bir oldu. Bunlara tepkisiz kalıp arkasını dönüp gitti. Yapacağı şeyi çok iyi biliyordu...Diğer bölümde görüşmek üzere şizoflenalarım...
Vote ve yorum bırakmayı unutmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFLENA
AdventureHerkes bir şizofreni hastası sandığı lenanın gerçek hayatı acınası ve bir o kadar ürkütücü bir dramın altında yatıyor.Gerçeklerden gizlenmeye çalışan o küçük kız büyüyor ve onun yerine kendinden emin bir kadın doğuyor ama ya bir gün gerçekler açığa...