Her cumartesi günü olduğu gibi bu cumartesi de camiimiz de kadınlar arasında olan sohbet günü için degilde, ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan kermese beraber gitmeyi teklif etmişti annem. Sohbetleri çok sıkıcı bulduğumdan beni hic ikna edemezdi aslında. Ama bu sefer kermes dediği anda sabırsızlıkla hazırlanmaya basladım hemen.. Nede olsa gırgır şamata ya. En sevdiğim. Ferda, Sedef ve diğerlerinin geleceğini duyunca keyifli bi günün beni beklediğini tahmin etmiştim. Ama kader bu ya belkide hicbirşeyin benim tahminim üzerine yürümeyeceğini daha yeni öğrenecektim.."Aslı kızım, hadi gec kaldık baya acele et. Kermes bitecek sen hala süslenme derdindesin!". "Of tamam anne be, geliyorum geliyorum bi sabır et. Kermes kacmiyor ya!"
Evet, o Aslı benim. Daha doğrusu ben değil, bendim. Ve o okuduğunuz cümleler benim Annem ile olan en son konuşmamda gecen cümlelerdi. Bundan sonraki hayatımda belki en çok pişmanlık duyacağım durumdu. Hatırladıkca of'lamanın yerine keşke en güzel cümleleri kursaydım ona diyorum. Sıcak bir yaz gününde külahtan asfalta düşmüş bir dondurmanın hızlıca nasıl eridiğini biliyorsan, he işte aynen öyle eriyordum aslında. O günden sonra hiç kimseyi geri getiremeyeceğimi bildiğim halde sadece o sözlerimin yüzünden ağzımın düğümlenmesini, dilimin lâl olmasını ister olmuştum. Değim yerindeyse yaşayan bir ölü gibiydim aslında, çakallardan korkan bir kuzu gibi..
O gün hazırlanıp dışarda bekleyen annemin yanına doğru hızlı adımlarla gittim. Ve hic unutamayacağim o anı gördüm.. Yere yığılmış bi vaziyetde anneciğimin bedenini gördüm. Bağırdığımı o an ilk babam duyup, üst kattan koşarak gelmiş. Ambulans hastane derken hissetmiştim.. O acı veren sözü duymadan. Evet, hissettim. Nasıl mı? Çok basit. Babamın ömrümde ilk defa ağladığını gördüm. O ağladıkça ben, ben ağladıkça o ağladı. Ilk defa bu kadar yanlız, tek başına ne yapacağını bilmeyen biri gibi hissetmiştim kendimi. Sonradan öğrendim. Beyin kanamasından dolayı.. Arkadaş tesellisi, babamın bana sarılmaları ve akrabaların sözleri hiç birinin faydasını hissetmiyordum. Bundan sonra kanadı kırık, yuvasının sıcaklığını annesinin o gövdesi olmadan hissetmeyen, onsuz belkide nefes almayi beceremeyecek bir kuş yavrusu gibiydi Aslı..
Haftalar oldu ve hala annemin yokluğuna alışamadım. Evin kokusu bile bana tuhaf ve yabanci geliyordu. Annemin kendisine has olan bir kokusunun olduğunuda anladım, en derinime sinen. Artık o olmadan odalardaki havayı soluyordum. Aslında sessiz değersiz bi beton yığının içindeymişim ben. Içinde değer verdigin, hayatına anlam katan insanlar olmayınca bi değerinin kalmadığını farkettim. Geçim derdi ya, babamı da sadece akşam saatlerinde görüyordum okadar. Yani baya yanlız bi hayat geçirir oldum. Tabi bazen az da olsa arkadaşlarımla vakit geçirmeye çalıştım sırf annemin yokluğuna alışmak için..
Bundan sonra sabahları kalktığında hazır kahvaltıya konan bir Aslı yoktu. Annemin ekmeğime sürdüğü reçeli artık kendim sürüyordum. Buzdolabını açıp kendi tokluğumu kendi ellerimle hazırlayıp tek başıma geçiştiriyorum. Sabahları annemin sesiyle uyanmiyorum artık. Herşeye muhtaç bi insana dönüşmüştüm. O gün ne olduysa annemin özlemi yine nüksetti. Ağlamakla artık geçiştiremeyeceğimi anlayıp onun dolabına yöneldim ve dolabın kapısını açtım. Yüzüme vuran o koku ve aynı anda yere düşen o pembe çiçekli örtüsü.. Ve aklıma o andacat kapı bana zaman zaman söylediği o söz geldi:
Sana bir daralma gelirse yararınadır, kaygılanma. Sürekli yaz mevsimi olsaydı, güneş bahçeyi yakıp kavururdu. Daralırsan, kendini yanlız hissedersen daha çok Allaha sığın kendini ona teslim et kızım.. Onun her yolunda bi hayır vardır".
Başörtüsünü elime alıp yatağına oturdum ve karanlık çökene kadar düşünüp ağladım. O akşam o yatakda ağlaya ağlaya uyuya kalmışım.. Sonrasında gözlerimi açtığımda duvardaki saate baktım. Sabahın dördü, bi yandan ani bir korku hissi bi yandan da soğuk terli vücudum. Hayli ilginç ve bir okadar gercekci bir rüya gördüm.. Tam olarak böyle: ..
DU LIEST GERADE
Yüreğine keder değmesin
Short StoryHer dua nasibine, her nasip vaktine esir olduğu gibi kaderde gayrete aşıktır dostum... Tevekkül et. O'nun planlarına güven ki en umutsuz, en karanlık günde bile umutsuzluğa kapılma kendini teslim et... Rabbine her derdini şikayet et, başkasına dayam...