Hani bazı anlar vardır ya onun bir hareketi, ufacık bir hareketi sizi bin kat göğe çıkarır. İşte benim içinde öyleydi bu mutluluk sadece 1 dakika 24 saniye sürdü. Sonrası ise yere çakılış... Batur'un bir anlığına bana baktığını ve yanıma geldiğini sandım aslında bana neden gelsin ki. Arkamdaki masaya gitti. Müge'nin yanına gitti. Müge ona sarıldı ve yemek haneden dışarı çıktılar. Müge namı diğer Batur'un kuyruğu. Bu olaya şahit olunca insanda iştah kalmıyor. Tabağımı bırakıp sınıfa gittim. Kalbim kırılmıştı ve sanki üstünde kocaman bir uzaylı tepiniyordu. Evet şu an ki ruh halim bu bence en iyi böyle anlatabilirim. Başım ağrımaya başladı. Biraz uyumak için kafamı sıraya koydum...
Gözlerimi zorla açtım. Biri beni dürtüklüyordu. Yüzüme aniden un atıldı sonra yumurta ve su. Bende sadece kendimi korumaya çalışıyordum. Etraftan gelen gülme sesleri hiç umrumda değil. Onlara baktığımda sinirle "bitti mi?" dedim. Tuna yanıma geldi ve "arkadaşlar sanki biraz güzel oldu" dedi alayla. Sinirle onu ittim ve koşarak sınıftan ayrıldım. Okul kapısının önüne geldiğimde okul bekçisi bana şaşkınlık içinde bakıyordu. Hemen bi taksi çağırdım ve gittim.
Evin kapısına geldiğimde cüzdanımı cebimden çıkarıp taksinin parasını ödedim. Eve girdiğimde kendimi kapının önüne yığıldım. Yarım saat boyunca orada öylece ağladım. Sonra ayağa kalkıp odama ilerledim yeni kıyafetler aldım ve banyoya ilerledim. Mahvolmuş olan okul formamı sepete atıp. Kendimi soğuk suyun altına girdim. Vücudum soğuk yüzüne tir tir titrerken göz yaşlarıma engel olamadım. Banyodan çıktığımda aynada kendime baktım. Yüzüm zaten iğrenç. Şimdi de morlukla ve ağlamaktan kızaran gözlerimle tam bir ucube olmuştum. Kıyafetlerimi giyip yatağıma girdim. Hayatımı düşündüm. Hep ezilmekten, ağlamaktan, dışlanmaktan başka bir şey yoktu. Bana sadece işi düşünce yanıma gelen bir babam var. Beni hiç bir zaman sevmedi. Bunu her zaman apaçık belli ediyordu. Benden bir yaş küçük erkek kardeşim Emir her şeyidi onun için. Emir babamın bu halleri yüzünden ondan nefret ediyordu. Annem de bunları gördüğü halde susardı. Benim için üzülse se hiç bir zaman bir şey yapamazdı. Bazenleri sessizce ağlardı. Çoğu davette -bütün davetlerde- babam beni istemezdi çünkü adına yakışan bir kız değildim onun için. Kuzenlerim ah onlar tam bir fiyasko. Beni seven sadece Ceren vardı onların arasında o da evlendiği için yurtdışında yaşıyor. Diğer kuzenlerim buraya gelince benimle dalga geçiyordu. Ben ne yapabilirim ki... Bunnca zamana kadar yüzüme sürmediğim krem kalmamıştı. Sadece yüzümü daha çok mahvediyordu. Kapı açıldığında annem olduğunu bildiğim için sadece "yemek yemeye- ceğim" dedim tok bir sesle. "Tamam" dedi ve odadan çıktı. Zaten ben de ne sandım ki gelip yanıma derdimi soracak...
Biraz yattıktan sonra yatağımdan kalkıp çalışma masasına yerleştim. Çizim defterimi çıkarıp, elime kalemi aldım. Batur'un gözlerini çizdim. Zaten de başka bir şey çizmiyordum. Elime ne zaman kalemi alsam onu çiziyordum. Gözleri beni hapseder olmuştu artık...
Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım. Ama geçe ben çalışma masasında sızmıştım. Gözlerim komidindeki kâğıt ilişti. Kağıdı oradan aldım. Üstünde "akşam geldiğimde masada salya sümük uyuyordun. Yatağına yatırdım. Ayrıca çantanı okulda bırakmışın bunu sonra konuşacağız. Her unutmadan çizdiğin o gözler galiba benim çünkü böyle güzel gözler sadece ben de var :)" yazdıklarına istemsizce güldüm. Telefonumu alıp Selim'i aradım. Kısa bir çalıştan sonra açtı. "Günaydın" diye civildadım. O da "günaydın" dedi. "Yazdığın notu gördüm. Maalesef üzülerek söylüyorum o gözler sana ait değil" dedim. "Ah anlaşıldı o zaman o gözler Batur'un" dedi. Selim Batur'u sevdiğimi en başından beri biliyordu. "hıhı evet" dedim. "Ama şunu da unutmayalım en güzel gözler benim" dedi. Güldüm "tabiki de öyle. O zaman okulda görüşürüz" dedim. O da görüşürüz dedi.
Okula geldiğimde derin bir nefes aldım. Sınıfa doğru ilerledim. Kapıya vardığımda derin bir nefes aldım aklıma dünkü yaşadığım olaylar geldi. Gözlerim dolarken kendimi tuttum ve içeri girdim. Yine aynı şeyler oldu dalga geçişler falan. Hayır yani anlamıyorum sıkılmıyorlar da 1.5 sene oldu ya. Sırama oturdum ve çantamın içinden okumak için bir kitap aldım ve dışarı çıkacaktım ki Tuna'nın sesi beni durdurdu. "Hişt! Çirkin bir baksana" dedi. Yine dalga geçecekti. "Ne var" diyerek ona döndüm. Karşımda ki manzara ile şok oldum. Tuna'nın yüzünde kocaman bir morluk vardı. "Senin o iğrenç sesine çok fazla dayanamam o yüzden sus ve beni dinle" dedi. Gözlerimi devirip kafamı salladım. "Ben- bunu yapımıcam bundan sonra kesin beynimi yıkatıcam" dedi. Dayanamayarak " acaba olmayan şeyi nasıl yıkatıcan" dedim. Sinirlendiği her halinden belli oluyordu. Elini sıktı "kes sesini" diye tısladı. Ve devam etti " ben dünkü olay yüzünden özür dilerim "dedi ve beni iterek dışarı çıktı. O benden özür mü diledi ağzım kocaman açıldı tabii hemen elimle kapattım. Hadi canım yok öyle şey...
Yine Batur'u izlemek için bahçeye indim. Yine aynı bankta otururken eli Müge'nin omzundaydı. Bu manzarayı gördükçe kendime eziyet ediyordum. Yanıma Selim oturdu. " kendine acı çektirmeyi sevmiyorsun galiba " dedi. Ona baktım bor şey demedim. Sonra yine Batur'a bakmaya devam ettim. Elini omzuna koydu. O arada elinin sarılı olduğunu far ettim. Gözlerimi kocaman açtım ve sarılı elini tuttum ve "elini ne oldu" diye sordum. Sırıtarak "ufak bir kaza" dedi. "Nasıl bir kaza" dedim. Düşünür gibi yapıp "hmmm bilmem belki de Tuna'yı döverken olmuştur" dedi. "Neden yaptın?" dedim. Kaslarını çattı elini elimden çekti ve yüzümdeki morluğa deydirdi. "Dün neler olduğunu öğrenmesem bana anlatmayacaktın" dedi. Ona bir şey demedim ve ona sıkıca sarıldım. O da bana sıkıca sarıldı. "İyi ki benim arkadaşımsın, iti ki benim tek kahramanımsın" dedim. Gözlerinden yaşlar akıp omzuna düştü. Geri çekilip göz yaşlarımı sildi. "Tamam bu kadar dram yeter bence artık sınıfa gidelim" dedi. Burnumu çekip tamam anlamında kafamı salladım. Beraber sınıfa çıktık. Sıramıza oturduktan sonra dersin başlamasını bekledik. Rehberlik hocası içeri girdiğinde elinde iki tane cam fanus vardı. Elimdeki cam fanusları masaya bırakıp. Selamlaştık ve yerlerimize oturduk. Ömer hoca söze başladı "evet çocuklar elindeki cam fanusların birinde sizin isimleriniz diğerinde ise gideceğiniz yerlerin isimleri var. Herkes ikişerli grup olucak, şimdi isimleri seçiyorum. İlk isimler Ali ve Merve..." bu böyle devam ederken Ömer hoca benim ismimi okudu "Mira ve Aslin" dedi. Ayağa kalktığımda Aslinde kalktı. Aslin sınıfta hiç konuştuğunu duymadım. Yani bu zamana kadar hic konuştuğunu duymadım. Murat gülerek "Aslin yandın güzelim bu kızla bir gün geçireceksin, gözlerin bozulmazsa iyidir" dedi. Herkes gülerken Aslin "bir ben senin güzelin değilim. İki ben seni ne zaman görsem zaten göz retinam yanıyor. O yüzden sesini kes" dedi. Sınıftan ooo nidaları dökülürken Ömer hoca "sessiz olun" diye uyardı. Ben de Aslin'e tebessüm ettim. Selim'den sonra beni koruyan tek kişiydi. Ömer hoca "evet sizde herhangi bir kitap müzesine gideceksiniz" dedi.(kitap müzesi var mı bilmiyorum ama benim kurgumda var bdbshabsbsa.)... Sonra da yine aynı olaylar oldu ben Batur'u izledim. Benimle dalga geçtiler derken okul çıkışına gelmiştim. Şu an ise sınıfın kapısında Aslin'i bekliyorum. Aslin yanıma geldiğinde ona "eğer istersen benimle gelmeye bilirsin. Ben ödevi yapar sana getiririm" dedim. Bana bakıp tatlı tatlı gülümsedi " pardon ama seninle neden gelmeyim?" diye sordu. "Biliyorsun işte benimle fazla muhatap olup ta gözlerini bozma" dedim üzgün bir şekilde. "Şaka yapıyorsun. Her halde onların ne dediğini umursadığımı sanıyorsun. Gözlerimi bozma şeyini de bırak. Hadi bizim eve gidelim orada konuşuruz hangi müzeye gideceğimizi olur mu?" dedi koluma girerek. Evet az önce bir arkadaşım oldu hem de bizim okuldan daha önce söyleseler inanmazdım. Ben bunları düşünürken Aslin beni arabalarının oraya getirmişti. Arabaya binip onlara giderken anneme mesaj yazdım. Zaten hayır dese de onu dinlemeyecektim...
Aslinlerin evine geldiğimde direk odasına çıktık. Odası bej ve kırmızı renkler hakimdi ama baya güzeldi. Eline laptobu alıp yanıma geldi. "Ah unuttum aç mısın?" diye sordu. Kafamı hayır anlamında salladım. "Tamam o zaman" dedi. "Hmm kitapları sever misin?" diye sordu. "Evet. Zaten kitaplar ve Selim arkadaşım" dedim. Cıkladı "artık ben de senin arkadaşımın" dedi. Gülümse- dim. Sonra da burada olan kitap müzelerine baktık sonunda bir karar kıldık ve hafta sonu gidicektik. Biraz oturup ve telefon numarasını aldıktan sonra eve gitmeye hazırlandım...
Eve girdiğimde anneme bakmak için salona girdim. Anneme baktım elinde kahve vardı ve kitap okuyordu. Ona kısa bir bakış atıp odama gitmek için arkamı döndüm. Ama annemin sesi beni durdurdu. 'Mira bugün babanın yeni iş ortakları akşam yemeği için eve gelicek. Biliyorsun baban şey... " sözünü kestim. "Tamam ortalarda gözükmem" dedim. Bana bakıp "özür dilerim kızım" dedi. Yanına gidip elini tuttum "senin suçun yok ki neden özür diliyorsun ki anne" dedim. Yanağından öpüp odama gittim. Okul firmalarımdan kurtuldum. Karnımdan açıktığına dair sesler geliyordu. Ayağa kalkıp, mutfağa ilerledim. Gülseren abla ya gülümseyip bana nır şeyler yapmasını istedim. Gülseren ablanın soğuk sandivici yerken,bir yandan da portakal suyunu içiyordum. İçeri babam girince etrafı süzdü. Sanki ben yokmuşum gibi Gülseren ablaya "bugün çok özel misafirlerim gelicek, o yüzden serviste herhangi bir hata istemiyorum" dedi. Babam mutfaktan çıktı. Bende sadece gözlerimi devirdim.
Odamda kitap okurken annen odama girdi. Ona baktığımda çok şık giyinmişti. "Şey kızım misafirler birazdan gelirler. Baban diyor ki ortada ne olursa olsun çıkmasın dedi" dedi. "Tamam" dedi. O da kafasını salladı, üzgün olduğu her halikülarda (doğru yazdım mı bilmiyorum. Hdjsdhs) belliydi...
Evet misafirler geleli yarım saat oldu ve ben idamdan dışarı çıkamıyorum. Üstüne üstlük bir de çişim geldi. Odamdaki banyo tadilattaydı. Ben de bu kattaki banyoyu kullanıyorum. Ama şu an bunu da yapmıyorum. Yatağımdan kıvranıp duruyorum ama ne çare. En son dayanamayıp ayağa kalktım. Ve banyoya gittim... Ellerimi yıkayıp derin bir oh çektim. Allahım sen kimseyi tuvalet yokluğuyla sınama Amin. Tam odama girecekken biri ses beni durdurdu. "Tabiki de yaparım Ekrem amca"...
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Eveeet bir bölüm sonu daha...
Oylamayı unutmayın.
Bir dahaki bölüme kadar kendinize iyi bakın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Yada İntikam
ChickLitİntikam için kendini değiştirir misin?... Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh Bağlayamaz mı adamı? Çirkin kızla, yakışıklı adamın hikâyesi bu Kız sevdi, adam dalga geçti Kız intikam aldı, adam sevdi...