Kafesteki yalnız kuş benim…kaçacağım…nereye mi?... yeşil nereye giderse oraya…
Dondurmalarım :D size tekrar birlikte olacağımızı söylemiştim:D bu ikinci hikayem umarım beğenirsiniz :D beni takip edin çünkü size birini anımsatacağım :D hani şu rude boy’u yazan deli bir kız vardı ya işte o benim…
Hikayem asla ve asla alıntı değildir ve hikayemin başka bir yerde yayınlanmasına asla iznim yoktur!
Error Part 1-
Ne zamandan beri koşuyordum bilmiyordum ama onlardan kurtulmam lazımdı. Başımı hızla arkaya çevirdim ve gece karanlığında hızla bana doğru gelen iki siyah limuzin gördüm. Tanrım! Artık kaçmaktan yorulmuştum. Ailem ben 1 yaşındayken ölmüştü ve onlar öldükten sonra kim olduğumu, nerde olduğumu, neden yaşadığımı unutmuş durumdayım. Tek bildiğim beni bilmediğim bir nedenden dolayı öldürmek istemeleri. “ Ahh!” Ayağım bir taşa takıldı ve şiddetli bir şekilde yere düştüm. Artık uyanmak istiyordum. Bu kabustan ölmeden önce uyanmak istiyordum. Kendimi karanlığın kollarına bırakmadan önce son gördüğüm şey birkaç adamın üstüme doğru gelmesiydi. Gerisi karanlık ve fısıltılar… hayatımda görmediğim, sesini duymadığım annem şimdi kulağıma bir şeyler fısıldıyordu “ Kaç Lizi ! ayağa kalk ve kaç!”
Bella’nın anlatımından:
Koltukta oturmuş hem cep telefonumla uğraşıyor hem de abimin o muhteşem öğütlerini dinliyordum ya da dinliyormuş gibi yapıyordum ( abi- harry) “ Bella sana kaç def-“ Abimin konuşmalarını bir kız çığlığı böldü. Çığlıklar depodan geliyordu. Hızla koltuktan fırladım ve depoya doğru koşmaya başladım. Abimin bağırmalarını duymazdan geliyordum “ Bella sakın aşağı inme!” Babamın piskopatlıkları yüzünden bir insanın daha ölmesini istemiyordum. Çığlıkları takip ettim ve depoyu bulabildim. Babam bir sürü insanın canını yaktığı için evde sayamayacağım kadar depo vardı. Depoya vardığım an ki ifademi görmeliydiniz. Bir adam gencecik bir kızın sırtını kamçılıyordu babam ve adamları ise bu görüntüleri kahkahalarla izliyorlardı. Kızın önüne geçtim ve işte o an “ acı” kavramının ne demek olduğunu öğrendim. “ Yeter!” dedim ve sessizlik oldu. Kız kanlar içinde yerde yatıyordu. Babam bana öfkeyle baktı ve “ Seni küçük kurnaz “ adamlarına dönüp “ işini bitirin!”dedi. adamlar bana doğru yürümeye başladılar ve o sırada Harry’nin sesini duydum “ Bella!” Kıza baktım. Büyük ihtimal ölmüştü…
Lizi’nin anlatımından:
İşte o an karanlığı yitirdiğim andı… ve yeşile kavuştuğum…
Gözlerimi açtığımda cep telefonuyla oynayan kıvırcık saçlı yeşil gözlü bir çocuk gördüm. Korkuyordum. Kesin Kevin’ın adamlarındandı. Uyandığımı fark edince istemsizce koltuktan kalktı ve yanıma geldi. “ iyi misin?” “ Ne olur bana bir şey yapma” dedim ve kafamı yorganın içine sokup büzüştükçe büzüştüm. Yorganın altından kahkaha seslerini gayet iyi duyabiliyordum. “ ahahah sana bir şey yapmayacağım.” “Söz mü?” diye sordum yorganın altından. “ Söz” Dedi ve temkinli bir şekilde saklandığım yorganın altından çıktım. Cep telefonunu yeniden eline aldı ve elini cebine attı. Eli sürekli bir tuştan diğerine atlıyordu. Gülümsemeye başladı ve yanağının altında gizlenmiş olan gamzelerini görebildim. Kesin kız arkadaşı vardı. Yoksa bu kadar iştahlı kimle mesajlaşırdı. Mesajını attıktan sonra telefonunu cebine yerleştirdi ve bakış açısını bana çevirdi. Sanki kalbime bir hançer saplanmıştı. O kadar güzel gözleri vardı ki nefesim kesilmiş kendimi ona kitlemiştim. Benim ona baktığımı fark edince yüzünü buruşturdu ve “ Ne bakıyorsun?” Diyerek beni tersledi. “ Hi-hi-hiç hem nereye istersem oraya bakarım sanane!” dedim ve başımı koltuğa doğru çevirdim. “ Her neyse seninle uğraşamam” dedi ve odadan çıkacağı sırada “ DUR!” Diye bağırdım. “ off ne var!?” diye sordu ve hızla geri döndü. “ Bence ilk önce sakinleşmelisin.” “ Söyle şu lanet derdini!” dedi ve üzerime yürümeye başladı. “ Sadece bayılmadan önce son gördüğüm benim önüme atlayan bir kızdı. O iyi mi? “diye sordum masumca. “ Bella mı? O iyi.” Dedi. “ Şimdi yüksek müsaadenle Kendall’la konuşmam lazım. “ “ Kendall’da kim?” diye sordum. “ Kız arkadaşım. Hem sana neden açıklama yapıyorum ki?” dedi ve arkasına dönüp kapıdan çıkacağı anda “ Böyle pastörize salaklar hep beni mi bulur?” dedim. “ Efendim?” dedi ve arkasını döndü. Çocuk döne döne yalama olacaktı valla. “ Diyorum ki havalar ne güzel değil mi?” pencereden dışarı baktı ve “ Kar yağıyor” dedi imalı imalı. “ Ben karı severim” dedim ve kahkahayı attı. “ Ne yani lezbiyen misin?” “ Öff kıvırcık ne anlama geldiğini gayet iyi biliyorsun” “ Bana bir daha kıvırcık deme!” dedi ve soluğu yanımda aldı. Nefesini tenimde hissedebiliyordum. Naneydi… nane kokuyordu. Telefonu çaldı ve yavaşça benden çekilip telefonu açtı. “ Alo tatlım? Hımm tamam geliyorum. “ dedi ve daha sonra bana döndü. “ Ben gidiyorum. Birine söylerim bir ara yanına gelip sana bakar “ dedi ve ben cevap veremeden kapıyı çekip çıktı. Nasıl bir şahsiyetti bu? Ama kalbimin derinine bir iz bırakmıştı… kimsenin ulaşamayacağı kadar derine…
Bella’nın anlatımı:
Off ya şu abime gıcık oluyorum. Şununla aynı eve beni ne diye soktuysa. “ Adın ne?” diye sordu ela gözlü( zayn). “ Adım benim adım seni ilgilendirmez” “ Adın ne?” bu sefer daha baskın söylemişti ve elinde tuttuğu bardağı kırmıştı. “ B-b-bella” dedim ürkek ürkek. “ Hımm B-b-bella keyfine bak ama beni rahatsız etme!” dedi ve kendini koltuğa attı. Bir süre çekingen çekingen etrafıma bakındım ve aklıma sıcak çikolata yapmak gibi harika bir fikir geldi. Hızla mutfağa girdim ve sıcak çikolataları aramaya başladım. Tanrım hangi cehennemdeydi bu sıcak çikolatalar? Bulamayınca son çare olarak patlayan bombaya seslendim “ Heyyy heyyy! Heyyy” “ Öfff ne var ufaklık ne diye kulağımın dibinde çığırıyorsun?” “ Sıcak çikolatalar nerde?” diye sordum sinirle. Burnumdan soluyordum. Bana ufaklık demişti. “ İşte burada “ dedi ve sıcak çikolataları elime tutuşturup çalan telefonunu açtı. “ Efendim sevgilim? Hımm perrie akşam yemeği yetmez mi? Neden illa beni ailenle tanıştırmak istiyorsun? Bebeğim biz sadece takılıyoruz.” Dedi ve telefonu kapattı. “ İnsanlara karşı ne kadar da kibarsınız beyefendi.” “ Hımmm uzmanlık alanım” dedi ve kendi yaptığı espriye kendisi güldü. Evett kupalar tamamdır ama ketıl nerde? “ heyyyyyy heyyyy heyy” “ bir daha bağırırsan Harry’nin kardeşi falan demem öldürürüm seni.” Dedi. bu çocuğun kafası iyi miydi? “ Her neyse ketıl ner-“ diyeceğim sırada ketıl’ı elime tutuşturdu. Açtığımda ise şok oldum. “ Iyyy bunun içinde çorap var!!” “Çok affedersin!” dedi ve gidip yenisini getirdi. E çocuk zengin yani bırakında birkaç ketıl’ı olsun. Ketıl’ın içine resmen kafamı sokmuştum. “ Ne yapıyorsun orada?” diye sordu iğrentiyle. “ ketıl’ın içine bakıyorum. Sonra içinden baksır falan çıkarda.” Dedim ve kahkahayı bastım. Bu sefer gol olmuştu işte!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAMGALI!( One Direction Fan Fic.)
Fanfiction.” Annem ve babam öldüğünde Tanrı onların yanındaydı. O hiç gitmemişti ki zaten… o gün annem ve babamın bir şekilde karanlıkla buluşmaları gerekiyordu… ve buluştular. Bunun için Tanrı’ya kızamam… hatta ona teşekkür bile ederim…Çünkü Tanrı onları kur...