" ben senin falan değilim , hayatıma karışmayı kes ve beni rahat bırak " boğazımdan tutarak beni duvara yapıştırdığı an ne olduğunu anlayamadım boğazımı gittikçe daha çok sıkınca elim reflex olarak ellerine gitti tanrım hayatımda hiç bu kadar sinirli birini görmemiştim sinirden boğazındaki damarlar "hey ben burdayım" der gibiydi yüz hatları kasılmış gözü dönmüş gibi boğazımı sıkıyodu " Benim dediklerimi inkar etme kimberly !! sana en başından söyledim ben ne diyorsam o !! eğer bir daha bana karşı gelirsen sonuçları hiç iyi olmaz !!" diye yüzüme karşı kükreyince ellerini boğazımdan çektiği an öksürmeye başladım gözümden akan yaşları umursamadan ona dönerek " benden ne istiyosun , ben sana birşey yapmadım ki ? " sesim adeta fısıltı gibi çımkıştı hah sanki istesemde bağıramam ki boğazım da olan yanma hissi beni mahfediyordu " kapa çeneni eşyalarını topla artık benimle yaşayacaksın " "n-ne olmaz b-benim evim burası , tanımadığım birinin evine gidemem " " sana sormadım zaten çabuk ol seni bekliyecek vaktim yok !" tanrım lütfen kurtar beni sana yalvarırım lütfenn
kolumdan çekildiğim an neye uğradığımı şaşırdım "laftan anladığın yok bin şu arabaya " tamam peki a-alıcam eşyalarımı h-hemen gelicem söz " "tamam bekliyorum " titrek adımlarla merdivene doğru ilerledim bir kaç adım çıkınca zayn'e dönerek " ne kadar kalıcam ?" " sonsuza dek " soğuk ve buz gibi sesiyle yanıt verdiğinde sadece bakakaldım ... odamın kapısına geldiğim de kapıyı açarak yatağın altından büyük bavulumu çıkardım dolabımın kapağını açarak hızlıca düzenli olmasına dikkat ederek tüm kıyafetlerimi yerleştirdim tanrım bunlar sığmayacak diğer bavuluda çıkardım onada iç çamaşırı çanta ayakkabı takılar makyaj mazemeleri falan koyunca oda doldu hiç birşeyimi unutmadığımı son kez gözden gözden geçirerek bavulları merdivenin başına getirdim ikisini birden indiremezdim tabi ilk önce en büyük olanı indirdim aslında indirmeye çalışıyorum desem daha doğru olucak çok yoruldm daha nerdeyse 5 basamak bile inmedim bana doğru yaklaşan adım sesleri duyunca " bırak ben taşırım " dediğin de ürktüm nefes alışverişi kulağımı yalayıp geçerken kalp atışlarımın hızlandığını fark ettim şuan gereğinden fazla yakındık "p-peki birtanede daha var ama" " tamam sen arabay geç " başımı sallamakla yetindim benim yarım saatte indiremediğim bavulu tek eliyle rahatça aşağıya indirdi bende gardolaptan çantamı ve hırkamı aldım salona geçerek sehpanın üzerinde olan telefonumu cebime attım ve bu sırada zayn de ikinci bavulu indirmişti anahtarlarımı alarak kapıya ilerlediğim sırda arkamdan gelen sesle arkama döndüüm "anahtarları bana ver? " ne ? diye saf saf sordum "sana anahatarı ver dedim " "t-tamam " diyerek titrekçe anahtarı ona uzattım hışımla elimden alarak kapıyı kilitledi ve arabaya doğru ilerledik sürücü koltuğana geçerek arabayı çalıştırdı ne bekliyodum ki zaten bana kapıyı açmasını mı arka kapıyı açarak tam oturacaktım ki "öne bin " diye emir verince kapıyı sertçe kapatarak ön kapıyı açtım ve bindim kemerimi bağladım ve önüme döndüm arabada ölüm sessizliği vardı sanki tanrım ne yapıcam ben ? en iyisi onu görmemezlikten gelmek o yokmuş gibi davranmak evine gidincede kaçmanın bir yolunu bulur ve kaçarım çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkarıp şarkı dinlemeye karar verdiğimde lıttl mıx - lıtte me çalmaya başlamıştı bile
She lives in the shadow of a lonely girl
Yalnız bir kızın gölgesinde yaşıyor,
Voice so quiet you don't hear a word,
Sesi çok kısık, tek kelime duymazsın.
Always talking but she can't be heard,
Her zaman konuşuyor ama duymuş olamazsın.
You can see it there if you catch her eye,
Eğer gözlerinin içine bakarsan, görebilirsin
I know she's brave but it's trapped inside,
Cesur olduğunu biliyorum ama içinden sarsılmış.
Scared to talk but she don't know why,
Konuşmaya korkuyor fakat nedenini bilmiyor.
Wish I knew back then,
Keşke önceden bilebilseydim;
What I know now,
Şimdi bildiklerimi
Wish I could somehow,
Keşke bir şekilde yapabilseydim.
Go back in time and maybe listen to my own advice,
Zamanda geri dön ve belki kendi tavsiyemi dinlerim...
I'd tell her to speak up, tell her to shout out,
Ona bağırmasını, haykırmasını söylerdim.
Talk a bit louder, be a bit prouder,
Biraz yüksek sesle, biraz da gururla
Tell her she's beautiful, wonderful,
Ona güzel, mükemmel olduğunu;
Everything she doesn't see,
Göremediği her şey olduğunu söylerdim.
You gotta speak up, you gotta shout out,
Konuşmalısın, haykırmalısın.
And know that right here, right now,
Şimdi, burada biliyorum ki;
You can be beautiful, wonderful,
Güzel, mükemmel olabilirsin;
Anything you wanna be,
İstediğin her şey olabilirsin!
Little me
Küçük ben...
Yeah you got a lot of time to act your age,
Yaşında davranmak için çok zamanın var.
You cannot write a book from a single page,
Tek bir sayfayla kitap yazamazsın.
Hands on the clock only turn one way Tek bir yol kaldığında eller saate kilitlenir ....
şarkı dinlediğim sırada yanaklarımın ıslanmasıyla ağladığımın farkına vardığım an hışımla elimin tersiyle gözyaşlarımı silip tekrar eski pozisyonumu alıp kulaklıklarımı çıkarıp çantama geri koydum başımı cama yaslayarak ağaçların hızla geçtiği ormanlık alanı seyretmeye koyuldum, çok yorgun hissediyorum göz kapaklarım ağırlaşmaya başlayınca onları açık tutmak için verdiğim savaşın sonucu malubiyetle bitti ve kendimi uykunun serin kollarına bıraktım
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı tesadüf ?
FanfictionMasum... Bir o kadar güzel her şeye rağmen bunca yaşanmışlıklara rağmen gerçekten sevebilir mi? Aşkı için mücadele edebilir mi ? Özellikle Zayn'e karşı... Kimberly Zayn 'ın karanlık cehennemine düşen bir melek...