.

34 7 0
                                    

Güneşin yükseldiğini gördüğünde yüzüne bir gülümseme bıraktı.
Mahallede top oynayan çocukların bagırışlarına iç çekse de bir şey demeden kanepeye tekrar kuruldu ve ellerini önünde birleştirdi.

Cezalı olması kendi suçu değildi lakin,annesine de karşı gelemezdi.

Siyaha çalan saç tutamlarını geriye ittirdi ve iri kahve gözleriyle odanın incelemesini yaptı.

Soluk krem duvarlar sobadan yükselen islerle yer yer kararmıştı. Karşısında duran eski  bir televizyon ve onun yanında da küçük bir vitrin vardı.

Televizyonun tepesine öylesine bırakılmış duran dantel,biraz aşağı kaymıştı.

Beyaz tüllerden içeri hafif bir soğukluk estiğinde yerinden kalktı kız ve küçük odanın en güzel yerine gitti.

Saksıdaki sümbülüne önce ofladı sonra başladı anlatmaya.Sobanın sağ yanındaki küçük yemek masasına yerleştirdi kız,çiçeğini.

Anlattıkça içi hem sıkılıyor,hem de ferahlıyordu.

"İşte." dedi sonunda.

"Gördün mü,benim bir suçum yok!Ama annem bana yine de ceza verdi.Ben bir daha o kızla oynamayacağım."

Sustu sümbülü,hep yaptığı gibi.Sadece dinledi,kız anlattı.

Tam sırada bir ses ulaştı kulaklarına.Hafif melodik bir sesti ama kıza,hemen yanından çıkmışçasına  yüksek gelmişti.

Minik ellerini çiçeğin saksısından çekti ve karşısındaki pencereye koştu.Koltuğa tırmanıp araladı beyaz ihtiyar kupları.

Gözlerini çevirdi sonra etrafta.Oyun oynayanlardan başka kimse yoktu sokakta.
Bir de karşı dairede oturan kız vardı.Her gün rüzgarda uçuşurdu saçları.

Derin bir umutsuzlukla çekildi pencereden ve evin daha fazla soğumasına izin vermeyerek tuttuğu kulbu itiyordu ki ses yine yükseldi sokağın başından.

Kulak kesildi kız.

Neydi bu ses?

Nereden geliyordu?

Sonra gördü onu ve annesini umursamadan koştu kapıya.

Kuşluk Vakti Öten KuşlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin