UMUTSUZ

175 4 2
                                    

                                     Arabanın penceresinden gördüğüm manzara beni tatmin etmese de lise hayatımı geçireceğim yere alışmaya çalışıyordum.Aslına bakarsanız fena biryere benzemiyordu.Şehrin ortasından geçen bir ırmak, üzerinde uçuşan martılar, iki yakayı kavuşturan görkemli yürüyüş köprüsüyle sıcak bir ilçe olduğu belliydi.Kafamı pencereden ayırıp içeriye döndüğümde dikiz aynasından bana bakan iki kızarmış gözle karşılaştım.Evet babamı ilk kez böyle görüyordum ve bu beni biraz sarsmıştı.Babam buraya gelirken arkamda duran ilk ve belki de tek kişiydi. Sonuçta annem bile yeni açılmış bir güzel sanatlar lisesi için Zonguldak tan kalkıp Samsun un Çarşamba adlı bu ilçesine gelmemi gereksiz bulanlardandı.Ama buraya gelirken tek amacım resim yeteneğimi geliştirmek için elimden geleni yapmak değil aynı zamanda ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmek ve o kasfetli evden uzaklaşmaktı. Annemle babam boşandıklarından beri annemle yaşıyorum. Babam her ne kadar onunla kalmamı istese de annem kendisiyle yaşamamın daha uygun olacağı konusunda onu ikna etmiş.Bana soran bir kişi bile yok tabi.İşin garip tarafı annem babamdan ayrıldıktan altı buçuk ay sonra iş yerinden biriyle evlendi ve ben onlarala yaşama zorunda kaldım. Adama katlanamıyorum.Zaten çekilmez olan hayatımı trajediye çevirdi.Annemi aldatıyor.Evet onu aldatıyor ve ben hiç bir şey yapamıyorum. Çünkü bunu anneme ilk söylediğimde onu babamla tekrar birleşsinler diye kandırdığımı söyleyip bağırıp çağırmıştı. Daha sonrasındaysa ağzımı bile açmadım. Şimdiyse hayatından biraz olsun uzaklaşmaya çalışıyorum.Ben bu derin düşünclerin içindeyken okula varmıştık bile. Babam arabasını okulun içine doğru sürerken içimde tuhaf hisler vardı. Okul güzel sanatlar lisesi olduğu için kapıdan girmemizle çevre düzeni beni etkilemişti.Bahçede bir çok heykel oturmak için banklar ve yurt ile lojman vardı.Evet yurt da okul bahçesindeydi.İşte bu çok iyiydi.Birden annemin keskin bakışlarıyla karşılaştım.Bakışlarımla gönderdiğim soru işaretini anlamış olucakki 'İlk günden kötü bir izlenim verme istersen Durucum ha ne dersin?' diyerek boynumdaki büyük kulaklığı gösterdi.Hiç sesimi çıkarmadan kulaklığı sırt çantamın içine tıkıştırdım ve hep birlikte okulun içine girdik.

                                  Müdür ve müdür yardımcılarının odaları hemen girişte sağda olduğu için hiç bir zorluk yaşamadan bulduk.Babam kapıyı tıklattı ve içeriye girdik.İçeride iki masa vardı. Masaların başında da ikisinin de müdür yardımcısı olduğunu tahmin ettiğim iki adam.Ama kapıdan girdiğim anda dikkatimi çeken ilk şey ne müdür yardımcıları ne de duvardaki garip tabloydu.Kapıdan girer girmez gözlerimi bir çift mavi göz esir aldı. Aslında renkli gözlü insanlardan pek hoşlanmayan biriyimdir ama hiç bir gözün bu kadar derin olabileceğine şahit olmamıştım.Ben bu düşüncelerden kendimi sıyırmaya çalışırken annemin ittirmesiyle kendimi odada bulmuştum.Mavi çocuksa umursamaz bir şekilde kafasını çevirmişti.

inşallah okuyup beğenebileceğiniz bir şey olmuştur :) bakalım ilk kim okuyacak? bir kişi bile beğense, buraya yorum yazsa çok değerli... onun için gelir 2. bölüm

UMUTSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin