16

2.2K 220 45
                                    

Sehun Luhan'a doğru yavaş yavaş yürürken, Luhan'ın  kelimenin tam anlamıyla ödü kopuyordu.

Sehun, arkadaş ilişkileri boyunca Luhan'a karşı hep korumacıydı. Ondan küçük olmasına rağmen o koruyup kollardı onu. Eğer o hayır diyorsa, hayırdı. Yapma diyorsa, yapmamalıydı.

Luhan, yapmıştı. Sehun'un yapma dediği şeyi yapmıştı. Saatler geçmesine rağmen eve yeni gelmişti. Sehun'un kanı kaynıyor, burnundan içini yakan siniri dışarı bırakıyordu.

"Hoşgeldin, Luhan."

Luhan, kafasını salladı. Cevap verebilecek durumda değildi. Korkuyordu. Sehun, ona zarar vermezdi buna emindi. Ancak fiziksel zarardan değildi bahsedilen. Sehun fiziksel olarak olmasa bile, ruhsal olarak çok fazla yara bırakıyordu.

"Nerdeydin?"

Luhan, konuşmadan önce boğazını temizledi.

"Xi-Xiumin ile birlikteydik. Konuşmaya gittik. Sana gideceğimi söylemiştim."

Öncelerde kekelerken, sonralarda aklına gelen kırgınlıkları ile sesini düzeltti ve sert bir sesle konuştu. Cesaretini kazanmış gibiydi.

"Bende sana gidemeyeceğini söyledim, Xiao Luhan."

Kafasını sağa eğdi, yapmacık bir şekilde gülümsedi. Yüzüne vuran hafif  ışık, yüzünü gölgelendirirken onu daha tehlikeli hale getiriyordu.

"Gitmeliydim, Sehun. Senin aksine, ben insanları dinleyebiliyorum."

Luhan'ın kurduğu cümleye; Sehun'un kaşları havalanıp, yüzüne alaycı gülümseme yerleşirken Luhan'ın yeni yeşeren cesareti yeşerdiği hızla sönmüştü.

"O sana aşık, Luhan."

Sehun'un ağzından çıkanlarla kaşlarını çattı.

"Aşk yine aynı aşk. Ne fark eder ki? Konuşmasaydım nasıl acıtır biliyordum. Bu yüzden gittim konuştum. Kendimde hissettiğim acıyı, bile bile ve göre göre başkasına hissettiremezdim."

Sehun, hiddetle daha fazla yaklaştı. Arada çok az bir mesafe kalana kadar yaklaştı ve durdu. Tartışmaya bağırarak devam etmeyi tercih etti.

"O sana aşık, Luhan. Aklından ne geçiyor bilemezsin. Ya kötü bir şey yapsaydı? Ya sana sahip olmak isteseydi? Sen ne olurdun? Ben ne olurdum, Luhan?"

Luhan, Sehun'un içinden geçen düşüncelere hak versede, haksız bulduğu taraf çoktu.

"Sen beni önemser miydin ya? Neden bu kadar umrunda oldu?"

Az olan mesafeyi daha da aza indirdi. Konuşurken nefesi Luhan'ın yüzüne vurdu.

"Sen benim hep umrumdaydın, Luhan. Sadece son zamanlar benim için yeni sayılabilecek çok şey oldu."

Sehun'un kapattığı mesafeyi Luhan geri açtı. Aralarına boşluk girmesini sağladı.

"O zaman son zamanlarda davrandığın gibi davran. Umursama, kır ve dök. Neden umursuyorsun, neden endişeleniyorsun?"

Luhan'ın sinirle, bağırarak sorduğu soruya en iyi cevabı verdi Sehun.

Aradaki az olan mesafeyi tek adımı ile kapattı. Arada kalan milimlere ise bedenini yerleştirip, Luhan'ın dudaklarına asıldı.

Dudaklarını yasladığı Luhan, ne olduğunu bile anlamazken hafif geri çekildi. Luhan'ın bir şeyleri kavrayabildiğini ve kendine geldiğini fark ettikten sonra, Luhan'dan geçen ıslak ve nemli dudaklarını geri Luhan'ın dudaklarına kapadı.

Yavaş yavaş sakince öperken, Luhan ruhu teslim ediyor, Sehun ise hiç tatmadığı çırpıntıları kalbinde tadıyordu.

Ikiside nefes nefese, duygu yüklü öpüşmeden ayrıldıklarında, Sehun'un yüzünde aptal bir gülümseme, Luhan'ın yüzünde ise şaşkın ama mutlu bir ifade vardı.

Her zaman dolu olan gözleri, daha fazla dolu olan Luhan ağlamamak için kendini zor tutarken, Sehun iki eli Luhan'ın iki yanağında onun vereceği tepkiyi bekliyordu.

Friends / HunhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin