Büyülü

287 4 1
                                    

-18 yıl önce-

"Ikının madam.Az kaldı.Biraz daha güçlü.Başını görebiliyorum.Ikının lütfen."

Çığlıklarımın arasına karışan doğum hemşiresinin sesini artık neredeyse duyamaz hâle gelmiştim.Her geçen saniye ıkınmalarım ve çığlıklarım artarken hemşirenin seside bir o kadar kuvvetleniyordu.

"Az kaldı, çok az.Lütfen son birkez daha madam."

Neredeyse tükenmiş olan bedenim ile son kez diğerlerinden daha güçlü olduğuna inanarak ıkındım.Çökmüş olan bedenimi ameliyat masasına bıraktım.Duyduğum bir bebek çığlığı ile kafamı hafif kaldırıp hemşirenin havlu ile sarmaya çalıştığı bebeğe baktım.Hemşire kucağında ki bebeği büyük bir sevinç ile benim kollarıma bıraktı."Tebrikler madam.Harika bir kızınız oldu."diyerek beni ve bebeğimi bırakıp ameliyathaneden çıktı.

Kucağımda ki bebeğe uzun çok uzun bir şekilde baktım.Öyle saf öyle temizdi ki.Yaşayacaklarından bi haber kendini bu acımasızca olan dünya ya atıvermişti."Üzgünüm küçüğüm, sen bu dünyaya ait değilsin."Elime aldığım makası onun tam kalbine isabet edebilecek şekilde havaya kaldırdım.Gözlerimi sımsıkı kapatıp, yanaklarımdan akan yaşları umursamadan tüm gücüm ile aşağı indirdim.Hayır indiremedim.Biri onun tam kalbinin üstüne geldiğim sırada bileğimden tutup beni durdurdu.

Göz yaşlarım artık hıçkırıklar halinde havaya karışıp gidiyordu.Kafamı çevirmem ile karşımda Jack'i görmem bir oldu.Bana acıyan ve endişeli gözler ile bakıyordu.

"Miranda bu yaptığın doğru değil.O daha bir bebek.Savunmasız bir bebek.Lütfen Miranda.Yapma."

Kucağımda ki bebeği var gücüm ile sıkıp göğsüme bastırdım.Gözyaşlarım yanaklarımdan kafasına oradan da havlu da yok olup gidiyordu.

"Söylesene Jack, ne yapmalıyım.Bile bile onu bu cehenneme nasıl sürükleyebilirim? Onun hayatını mahfedemem.Buna hakkım yok."

"Onu öldürmeye de hakkın yok Miranda.Onu koruyabilirim.Herkezden, herşeyden uzakta onu mutlu edebilirim.Olaylardan haberi olmak zorunda değil."

"Ah Jack.Bir zaman sonra güçleri ortaya çıkar."

"Elimden geldiği sürece uzatırım."

Jack'in yalvaran gözlerine birde bebeğin o masum bakışlarına bakıyordum.Jack bunu yapabilir miydi? Onu herkezden, herşeyden uzak tutabilir miydi?

Kucağımda ki bebeğin alnına uzun bir öpücük bırakıp Jack'in kucağına verdim.

"Isabella.Onun adı Isabella,Jack."

Odanın içini birden parlak bir ışık kapladı.Bakışlarımı o yöne çevirmem ile karşımda duran baştan aşağı siyah giyinimli olan Arthur'u görmem bir oldu.Kafamı acele ile Jack'e çevirdim.

"Onu hemen burdan götür Jack.Duydun mu beni hemen."Jack başını aşağı-yukarı sallayıp ayağını yere vurup ortadan kayboldu.

'Güle güle bebeğim.Güle güle.'

Bakışlarımı Arthur'a çevirdiğimde arsızca sırıtıyordu."Hadi ama Miranda benim çocuğumu benden mi kaçırıyorsun?"Onun yaptığı gibi bende arsızca sırıttım."Senin çocuğun mu? O asla senin çocuğun olamaz Arthur.Bunu anla."

"Hadi ama Miranda, onu tek başına yaptığını söyleme bana."Sırıtmam artık kahkahaya dönüşmüştü."Güldürme beni Arthur.Bana tecavüz ettiğini unuttuğunu söyleme sakın."

Yaşlar gözlerime kadar gelmişti ama şuan sırası değildi.Hemde hiç.Arthur'un gözlerinin siyahı daha da koyulaşırken kafasını bana doğru çevirdi.

"Miranda, Miranda, Miranda.Zevkli bi geceydi.Hadi ama sende kabul et artık."

"Senden iğreniyorum."Söylediğim söz üzerine yanıma gelip çenemi kavradığı gibi sıktı."O.Benim.Çocuğum.Duydun mu beni, benim."

"Seni ahmak.Sen şeytan bende melek soyundanım.İkimizden olan bir çocuğun ne kadar güçlü olabileceğinin farkında mısın ?"Arthur güldü."Bende bunu istiyorum ya!"

"Ona sen bile karşı koyamazsın.O çok, çok güçlü."

"Üzgünüm Miranda.Melek mezarlığına gitme vaktin geldi."

Arthur'un eli ile yaptığı ateş topunun içine baktığımda içinde sadece hırs vardı.

"Bir gün hırsına yenik düşeceksin Arthur."Üzerime doğru gelen ateş topunu görmem ile ölmekten değil de bebeğime birşey olmasından korktum.

'Hayatta güç seninle olsun Isabella'

BüyülüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin