☁25☁

1.2K 141 11
                                    

''Parfümcüde çalışıyordum bir ara.  Bir gün, kapıdan içeriye ufak tefek, yüzü soğuktan kızarmış bir kız girdi. Kapıdan girerken gözlerini kapatıp, 'Allah'ım ne olur hatırlayayım,' gibisinden bir şeyler mırıldandı. 'Buyrun, hoşgeldiniz,' dedim. Önce yutkundu. Sonra konuşmaya başladı. 'Ben bir koku arıyorum ama ismini falan bilmiyorum. Acaba bir kaç tane denesek bulabilir miyiz?' Böyle şeyler çok olurdu dükkanda. Yardım etmek için 'Tabii, ne tür bir kokuydu? Ağır mı? Hafif mi? Şekerli mi?' diye sordum. Durdu biraz. Gözleri doldu. Konuşmak için ağzını açtı ama konuşamadı. Dudağı titredi. 'Unuttum...' diyebildi sadece. Aramaya başladık sonra. Tek tek, bütün erkek parfümlerini koklamaya başladı. En sonunda birini bulduk. Koklamasıyla ağlamaya başlaması bir oldu. 'O, onun gibi kokuyor,' deyip devam etti ağlamaya. Biraz sakinleşince devam etti konuşmaya. 'Kokusunun unuttum. Ama buldum işte. Ne zaman sarılsam, böyle kokardı. Çok aradım bulamadım. Onuda kokusunuda çok aradım o gittikten sonra. O yok... Ama olsun. En azından kokusunu buldum. Kokusu var. Ona olan özlemimi ne kadar giderir bilmiyorum.... Gerçi bütün dünyayı bu kokuyla donatsam, yine bir o etmeyecek. Ama elimde kalan tek avuntu bu işte,' dedi. Ellerine sıktı kokuyu. Ellerini koklaya koklaya çıktı o kız dükkandan. Ben ise olduğum yerde çakılı kaldım.''

-Yapmayın be bunu. Kimseyi kokunuza muhtaç etmeyin.

 Kimseyi kokunuza muhtaç etmeyin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gelmediki GitsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin